Benim ölü ruhum,onun sıcaklığında çiçek açmıştı...
Rose gördüğü şey ile anlık şok geçirmişti. Karşında Jungkook yerine büyük, siyah ve güneş kadar parlak sarı gözleri olan bir kurt belirmişti. Rose ilk kez onun kokusunu bu kadar çok duyumsamıştı. Şimdi gerçekten bir kurt gibi kokuyordu. Bu portakal kokusunu nasıl unuta bilirdi. Jungkook kurttu . Rose'nin aşkı sanki yeniden bir kez daha doğup, ışığını saçıyordu etrafa. Yeniden körüklenmişti. Karşısındaki siyah kurdun ona yaklaştığını gören Rose de yavaşça ona doğru ilerlemeye başlamıştı. İlk önce bir birilerini koklamış sonra beyaz olan siyah olanın boynuna gömülmüştü. Bu kurtların dilinde sarılmak anlamına geliyordu.
Bu minik sarılmadan sonra nihayet Jungkook eski haline dönmeye karar vermişti. Ama unuttukları bir şey vardı,ikiside şuan çıplaktı. Jungkook Rose'nin güzelliği karşında büyülenip,ona daha derinde hissetmek istese de çok erken olduğunu biliyordu. Onu seviyordu. Ama kalben ,bedenen değil. Jungkook çıplak olduğunu umursamadan hemen Rose'nin üzerini bir battaniye ile örtüp,kendisi ise hızlıca şort giymişti üstüne.
Rose aşık olduğu adamı doğru seçtiği için bir kez daha teşekkür etti Tanrıya. Bu gün hayatının en güzel günüydü.
Rs:Umarım Jennie unnie de iyidir.
...
Jennie'den
Ay ışığı yüzüne vuruyordu. Sanki hiç güzel değilmiş gibi biraz daha parlıyordu. Şuan sadece onu izlemek istiyordum. Yumuşak sarı saçlarını,beyaz soğuk tenini,dolgun dudaklarını , her ince ayrıntısına kadar ezberlemek istiyordum. Onun yanındayken huzurlu hissediyordum
Ancak oda bunu biliyordu beraber olmamız için bir çok zorluğa direnmemiz gerekiyordu.
Jn:Gelecekte bizi ne bekliyor olacak bilmiyorum. Ama umarım o zaman da şuan olduğu gibi yanı başımda olursun.
Jm:Şüphen olmasın
Jn:Ne zamanda beri uyanıksın?
Jm:Parmaklarını dudaklarımda gezdirdiğinden beri.
Jn:Aa öyle bir şey mi yaptım hiç hatırlamıyorum.
Jm:Hıhım.
Jennie ve Jimin sonunda hisslerini bir birilerine söyleye bildikleri için mutlulardı ve tam anın keyfini çıkarıyoruz diye düşünürken davetsiz misafirler buyur etmişlerdi ne yazık ki.
Rs:Aman tanrım sonunda.
Jk: Iyiki Jimin'e mesaj yazmışım
Jn: Gece saat 3 farkında mısınız?!
Rose çok geç geldin ve Jungkook sen neden buradasın?
Jk:Jimin burda ola biliyor ben neden olamıyorum?
Jn: Oda gidiyordu zaten. Öyle değil mi?
Jm: Ne?
Jn:*sinirli bakışlar*
Jm: Gördüğün üzere ben gidiyormuşum Kook hadi !
Jk: Rose unnie beni kovdu . Artık ayrılmamız gerekiyor.
Jn:*derin nefes verir* Sizi sevdiğimi biliyorsunuz çocuklar . Sadece bu gün hepimiz yeterince riske girdik. Başımız belaya girmeden gerçekten bu günü burda bitirmemiz gerek.
Rs:Evet Kook Jennie unnie haklı.
Jk:Tamam tamam biliyorum
Jm: Öyleyse yine görüşürüz.
Jennie'nin yanağına minik bir öpücük kondurup pencereden aşağı atlar. Jungkook'ta aynı şekilde.
Rs:Unnie sana anlatmam gereken şeyler var. Ama önce sen anlat neler oldu?
Jn: Aslında anlatılacak bir şey yok gördün işte.
Rs:Ay utandın mı sen?
Jn:Rosyy
Rs:Peki gerçekten nasıl hissediyorsun unnie?
Jn: Sen kook ile olduğun zaman nasıl hissediyorsan öyle Rosy.
Rs: senin için gerçekten çok mutluyum Unnie.
Jn:Bende senin için mutluyum Rosy. Şimdi anlat bakalım noldu?
Rs: çok güzel bir gün geçirdik. Unnie Jungkook neden garip kokuyorsu biliyor musun?
Jn:Neden?
Rs:Çünkü o bir melez ! Yarı kurt yarı vampir
Jn:Ne?!
Rs: O hayatta kalmaya başarmış unnie . Büyümüş ve yaşamış . Yani sizin içinde bir şans var demektir bu.
Jn: Ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Nasıl?
Rs:Bende bilmiyorum ama ona kesinlikle soracağım.
Jn: Yani bizde Jimin'le mutlu olabiliriz böyle bir şansın var olduğunu söylüyorsun bana.
Rs:Evet unnie aynen öyle diyorum
Jn: Çok teşekkür ederim Rosy bu bugün yaşadığım ikinci güzel an.
Rs: Şimdi artık üstünü değiştir unnie üzerindekiler hala nemli hasta Olacaksın.
Jn: Evet haklısın sende uyu çok yorulmuş gibisin ne yaptıysan artık.
Rs: Hey öyle bir şeyler olmadı bir kere.
Jn: Tamam sadece şaka !
2 gün sonra
Jk: Ah nihayet seni çok özlemiştim.
Rs:Bende seni çok özledim Jeon.
Jk: Sen buraya nasıl gele bildin?
Rs: Jennie unnie bir çok kez okuldan kaçıp ormana gidiyormuş o yardım etti.
Jk:Bak sen Jennie unnie de ne marifetler varmış.
Rs: Neyse şuan konumuz bu değil . Sen beni nereye götürmek istiyordun?
Jk: Seni annemle tanıştırmak istiyordum.
Rs:Ne ?! hayır bir dakika ben hiç uygun giyinmedim . Ayrıca hiç hazır değilim. Nasıl konuşmam gerektiğini bilmiyorum.
Jk:Merak etme ben konuşacağım zaten. Her şey iyi olacak güven bana
Rose içindeki heyecanla ve mutlulukla beraber Jungkook'u takip ediyordu. Yol boyunca kafasında bir kaç tanışma senaryosu kuruyordu. Ama daha şimdi farkediyordu Rose. Geldiği yeri görünce bir an boğazı düğümlenmiş gibi hissetmişti.
Rs:Jeon.. Ben .
Jk: Burası annemin mezarı.
Rs:Ben çok üzgünüm
Jk: Bu gün annemin ölüm yıldönümü bu yüzden seni buraya getirmek istedim. Annemle konusmak için. Hayatımda nasıl mükemmel bir insana sahip olduğumu ona anlatmak istedim.
Rs: Nasıl oldu?
Jk: Annem beni doğururken öldü. Ben bir melezim bunu biliyorsun. Annem bana hayat vermek için kendi hayatından vazgeçti.
Jungkook daha fazla gözyaşlarını tutamadı. Duygularını belli etmeyi sevmezdi. Ama şuan yanında Rose vardı. Ona her şeyi anlatmak istiyordu.
Rs:Ben çok üzgünüm kook . Eminim hayatta olsa senin gibi güzel bir kalbe sahip bir oğlu olduğu için gurur duyardı. Seni çok sevmiş belli. Yaşananlar için asla ve sakın kendini suçlama . Annen böyle yapmanı istemezdi . Onu tanımıyorum belki ama çok mükemmel bir kadın olduğuna eminim.
Jk: Ben onu hiç tanıyamadım Rosy.
Rose karşısında ağlayarak konuşan sevgilisini görünce kalbi 4 bir yerden parçalanıyormuş gibi hissediyordu. Bu güler yüzün arkasında aslında ne tür acılar saklıydı. Rose sımsıkı sarılmıştı sevdiği çocuğa. Annesinin boşluğunu dolduramazdı belki ama yine de bunun için çabalayacak onu tüm kalbiyle sevmeye devam edecekti.
...
Jn:Rosy geldin sordun mu ? ne de-..
Hey bir şey mi oldu?
Rose nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Bir taraftan Kook'un yaşadığı şeyleri öğrenmiş içi parçalanıyordu. Diğer taraftan arkadaşına anne olursa öle bileceğini nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Hangisi daha çok acıtıyordu . Kendisi bile karar veremedi.
Jn:Rosy bir şey söyle. Kavga mı ettiniz?
Rs: Unnie b-ben bu gün mezarlığa gittim.
Jn:Neden bebeğim noldu sana ?!
Rs: Jungkook'un anne ... annesini ziyaret ettik.
Jennie bir an nefes alamıyor gibi hissetti. Arkadaşının ne demek istediğini tahmin ede biliyordu.
Jn: Nasıl ölmüş?
Rs:Unnie herkes de öyle olmaya bilir. Başka bir yol-..
Jn:Rose Nasıl öldü dedim!
Rs: Jungkook'u doğururken.
Rose'nin son cümlede sesi titremişti. Ne yapması gerekiyordu Jennie'ye teselli mi vermeliydi? Yoksa onu yalnız mı bırakması gerekirdi?
Jn: Tamam anladım.
Rs:Ne?
Jn:Konsey ama Jungkook'un doğumuna izin vermiş . Bebeğe bir zarar gelmemiş. Peki babası ona ne olmuş?
Rs: bir süre kendine gelememiş ama Jungkook'u o büyütmüş. Ama sen ne .. anlamadım unnie neler geçiyor aklından?!
Jn: Boş ver Rosy . Şimdi bunları düşünmek için erken . Kook için çok üzüldüm. Umarım iyi olur.
Rs: Unnie lütfen bana iyi olacağını söyle.
Rose bugün yaşadığı olayları kaldıramamış ve ağlamaya başlamıştı. Jennie'nin böyle garip konuşması onu daha çok endişelendiriyordu.
Jn:Hey şhh ağlama bebeğim. Ben iyi olacağım Rosy . Jungkook'ta iyi olacak. Şimdi uyu geç oldu.
Rs:Beraber uyusak
Jn:Tamam koca bebek
Jennie hiç bir şey olmamış gibi davranacaktı. Ama şuanda içinde fırtınalar kopuyordu...
Umarım beğenirsiniz. Sizi seviyorum. I 💜U
STAI LEGGENDO
Limèrence
Lupi mannariLimèrence~Tutkuyla âşık olma hâli. Omegalar korunması gereken özel varlıklardır. Çünkü büyüleyici bir güzellik ve koku barındırıyorlar. Onlardan biri de Roseanne abisi Teahyung tarafından korunuyordu.Ama bir gün Rose aniden Alpha okuluna gelmek zor...
