10

323 32 23
                                    

Okulun yeni döneminin ilk dersi bitmek üzereydi bile. Yeni atanan biyolojisi hocası bayan Seri, sınıfla samimiyet kurmakta pek zorluk çekmemişti. İlk ders tanışma fastıyla akıp gitmişken, ön sıradakiler hocayı daha iyi tanımak için gereksiz detaylı sorularıyla meşgul ediyordu.

Win pencere tarafında, sıra arkadaşı okuldan ayrıldığı için tek oturuyordu.
Bu yüzden oldukça sıkılmış bir halde kafasını cama çevirerek temiz gökyüzünü izlemeye başlamıştı.

Başını eline yaslayarak düşüncelere dalmış, sınıfla ilgisini kısa sürede koparmıştı bile.

Son zamanlarda, Jay konusunda içinde ufakta olsa iyi veya kötü hiç
bir his barınmıyordu. Kapıyı çekip gittiğinden beri hiç konuşmamıştı zaten. Tek umduğu şey, onunla tekrardan bir daha karşılaşmamaktı.

Aklında dolanan düşüncelerin odağı tek ve netti.

Bright'ı artık görebilecek miydi, gerçekten yaşanacak mıydı bu?

Öğle arasında kantinde bir başına otururken aniden masasına oturup, "Selam, Bright benim." mi diyecekti?

Yada yalnız kalabilmek için okulun bodrum merdivenlerinde oturup onu mu bekleyecekti?

Dün gece uyuyamadığından, kafasının içinde bunları kurmuştu. Şimdi ise
aklına her Bright'ı görebilme fikri geldiğinde yüzünde oluşan tebessüme engel olamıyordu.

"Sınıf çok havasız, pencereyi açar mısın?" dedi önündeki çocuk daraldığını belli eden mimikleriyle.

Win çok bekletmeden kafasıyla onaylayıp, pencereyi açmıştı. Açmasıyla beraber sınıfın içine aniden dolan hava, onun da rahatlamasına sebep olmuştu.
Göz kapaklarını kapatıp, içine
çektiği temiz havayı yavaşca bıraktı.

Hocanın sınıfa doğru konuşmasıyla daha sonra gözlerini açmış, dikkatini vermişti.

"Dersin bitmesine son 8 dakika." dedi bayan Seri kolundaki altın saatine baktıktan sonra.

"Yoklamayı artık alsam iyi olur." derken önündeki sınıf defterini açtı ve sırayla isimleri saymaya başladı.
Win, kendi ismi okunduktan sonra tekrar camdan dışarıya izlemeye başladı. Diğer öğrencilerinde sırayla isimleri okunmaya devam ediyordu.

"Bright Vachirawit." bayan Seri'nin okuduğu yabancı isimle tüm sınıf sessizliğe büründü.

Win, yanlış duyduğunu düşündü ilk başta. Fakat önündekilerin "Bright kim?" diye aralarında fısırdaşmasıyla durumun gerçekliğinin farkına varmış, şaşkınlığı yüzünden istemeden ağzını aralamıştı.

"Bright burda değil mi?" diyerek tekrarladı bayan Seri, gözlerini sınıfta gezdirerek.

"Hocam bu sınıfta Bright adında bir öğrenci yok, yanlış okudunuz galiba." diyerek lafa atladı, en arka dörtlü sıradan bir öğrenci.

"Görünüşe göre yeni öğrenci, çünkü listede ismi var."

Bayan Seri, hiçbir öğrenciden cevap gelmeyince sorgulamaktan vazgeçip, listedeki diğer ismi okumaya kalkıştı. İşte tam o sırada hızlı tıklatılan kapı sesiyle okuduğu isim yarıda kalmış, bakışlarını sınıfa yeni giren öğrenciye taşımıştı.

Kapının açıldığını belli edercesine gıcırdayan kapı sesi, Win'in hızlıca o yöne dönmesini ve gelen kişiyi görür görmez hafifçe gülümsemesini sağlamıştı.

Derse oldukça geç kalmış olan çocuk, çantası tek kolundayken, ellerinin cebinde olduğunu farkedip hızlıca çıkarmıştı. Beyaz okul gömleğinin içine giydiği siyah tişört'üyle ne kadar dikkat çektiğinden bir haberdi.

"Yeni öğrenci Bright sen olmalısın?" dedi bayan Seri.

Bright kafa sallayarak onayladı. "Baya geç kaldım ama, girebilir miyim?"

Sınıfa yabancı gelen hal ve hareketleri
Win'in daha çok gülümsemesine sebep olmuştu.

Bayan Seri'yi geç kaldığına dair özürlerini sunarken, iri gözleriyle kendisini arayan Bright'ın onu bulmasını beklemişti.

Kolundan düşmek üzere olan çantasını tuttuğu sırada, kendisini izleyen çocuğu farkettiğinde gülümsedi. Etraftaki gözlerin üstünde olduğunu umursamadan, hızlı adımlarla gencin sırasına yaklaştı.

Sınıftaki diğer boş sıraları umursamadan Win'in yanına oturmuştu bile.

Bunun üzerine Win, göz temasını daha yeni kesebilmişti. Yanındaki çocuğa kafasını çevirmek yerine önüne bakıyordu. Kontrolsüzce dizlerini titretiyor ve dudaklarını dişliyor iken oldukça gergindi, fakat bunu ilk defa görebildiği yanındaki çocuğa belli etmek istemiyordu.

"Merhaba." dedi Bright sık verdiği nefeslerinin arasında. Onu bu kadar yakından görebilmenin verdiği heyecan kalp ritminin düzenini
alt üst etmişti.

"Merhaba." diyerek hızla karşılık vermişti Win. Fakat daha sonrasında ne diyeceğini bile bilmiyordu.

Bright küçük bir nefes bırakarak gülümsedi, onun da yanındaki heyecanlı gençten farkı yoktu.

Win yüzündeki minik gülümsemeyi
gizlerken zorlanıyordu, Bright ise gencin güzelliğine kapılmış olan gözlerini onun üstünden çekmekten.

Ön sıradalarındaki çocuk, ikiliyi tuhafça süzdükten sonra önüne dönmüştü, fakat ikiside bunu farketmemişti.

Kısa bir süre sonra tiz çalan sesin zili duyulmuştu bile. İlk teneffüsün etkisiyle neredeyse sınıf boşalmış, sadece kimsenin uyandıramadığı
o çocuk kalmıştı.

Bright kolunu masaya dayamış, yanındaki gence tam bir şekilde dönmüştü. Bunun üzerine Win, istemeden yerinde birazcık hareketlenmiş, çekingen bakışlarını onunkiyle birleştirmişti.

"Yakından daha iyi görünüyorsun." derin sesiyle konuşurken, gencin yüz hatlarının her detayını inceliyor, istemeden alt dudağını dişliyordu Bright.

Win hiçbir şey diyemeden gülümsemişti sadece. Brigt ona bu kadar güzel bakarken, içinde bulundukları durumdan dolayı kendisini son derece heyecanlı hissediyordu zaten. Farketmeden avuçları içindeki kumaşları sıkıyor, dudaklarını birbirine bastırıyordu.

Heyecanından dolayı tek kelime edemediği için çok suçlu hissetmeye başlamıştı, bu yüzden içinden kendine absürt küfürler ediyordu.

"Pek hayal ettiğin gibi çıkmadım karşına sanırım?"

"Sadece, şaşırdım biraz." dedi Win, sesi biraz kısık çıkmıştı istemeden.

"Planladığımdan erken çıktım karşına, öyle gerekti."

"Anlamadım, neden?"

Bright silik bir gülüş attıktan sonra gence biraz daha yaklaştı. Win, kulağına yaklaşan sıcak nefesi hissederken şaşkın yüz ifadesini bastıramıyordu.

"Şuan, bu güzel anda bunu konuşmak istemiyorum, belki daha sonra.."

Fısıldadığı kulaktan uzaklaşıp gencin yüzüne doğruldu ve gözlerinin tam içine baktı. Win, ilk defa karşılaştığı bu gözlerin etkisine çabuk kapılmak istemiyordu. Karşısındaki genç, kendi kafasında kurduğundan bin kat daha yakışıklı görünüyordu zaten. Bu yüzden hızla kaçırmıştı gözlerini onunkilerden.

Win dudaklarını birbirine bastırarak, minik gülümsemesini ortaya çıkarmış kafa sallayarak onaylamıştı onu.

Win'in bu sevimli yüz ifadeleri, Bright'ı deli ediyor, kendini kontrol etmesini zorlaştırıyordu.

"Karşıma çıkacağını söylediğinde sınıfıma gelmeni beklemiyordum, hem de yeni öğrencisi olarak."

"Bende beklemiyordum. Ama hayat işte, hep insanın beklemediği şeyler çıkarır karşısına."

"Evet, ama neden?"

"Çünkü yanında ve yakınında olmama ihtiyacın vardı, benim de aynı şekilde."



yoruldum diye burda
bitirdim dmdksğwöş

as it was, brightwinWhere stories live. Discover now