Kumarbaz kardeşlerin doğuşu

706 32 29
                                    

Soğuk bir geceydi, İtalya'nın Floransa şehrini yağmur bulutları sarmıştı.

Sokağın köşesinde özellikle burjuva sınıfların gittiği bir kumarhane vardı, mekanın ismi kocaman ışıklı yazılarla parlıyordu önü ise yüksek sınıfların lüks arabaları doluydu, mekan büyük ve ihtişamlıydı. İçerisi ise sonunun belli olmadığı şans oyunları oynayan insanlarla doluydu. Ağırlıklı olarak adamların bulunduğu mekanda onları tatmin etmek için bulunan dekolteli dar elbiseler giyip fiziğiyle ilgilerini çekmeye çalışan kadınlar vardı.

Bir masada kahkahalar yükselmeye başladı ve herkes o yöne baktı, ihtişamlı kıyafetleri, parlak mücevherleri, rencide eder gülüşüyle gülen bir adam ve karşısında kirli palto, kırışık kıyafetler ve dağınık saçlarıyla endişeli ve büyük korkulu gözlerle ona bakan fakir görünümlü kumral bir adam.

Bu zavallı görünen şahıs tam bir kumar bağımlısıydı, adamın adı Fredo idi, sırf sonu belli olmayan şans oyunlarından çıkan bir kaç para için geçmişinde ki çoğu şeyi kaybetmişti. Karısını, mesleğini ve çocuklarını, ama kaybettiği tek şey bunlarla da sınırlı kalmamıştı. Sağ elindeki parmaklarını da kaybetmişti... Çoğunlukla kaybettiği bu oyunlarda asla akıllanmıyor, bir yerlerden borç alıp sürekli mekana gelip kumar oynuyordu.

Karşısındaki bu züppe adam onun parmaklarını kazandığı bir oyun sonucu  kesmişti, işte bu kumar mekanının diğerlerinden ayrı yanı, kural olmaması ve her türlü şeyin kabul görülmesiydi. Fredo bu seferde oyunu kaybettiğinden züppe adamın adamları aniden üstüne atlayıp onu tuttu ve sağ kolunu sıkıca tutmuştu

Adam: bu sefer alacağım şey parmağından fazlası olacak Fredo.

Fredo :L-LÜTFEN YALVARIRIM BUNU YAPMA BUNUN BAŞKA BİR YOLU OLMALI LÜTFEN

Çaresiz korkulu göz yaşlarıyla yalvarıyor vücudundan terler akıyordu. Adam onunla alaycı bir ses tonu ile konuşmaya başladı.

Adam: sırf o kolunu kesmek için kendime altın kaplama bir balta yaptırdım biliyor musun Fredo, bana arabadan baltamı getirin.

Adamın uşaklarından biri baltayı getirmek üzere gitti o sırada diğer uşaklarından kaçmaktan için çırpınan Fredo düşünüyordu. Onu tutan adamın altına tekme atıp onun birden geri çekilmesini sağlayınca diğer adam şaşkınlık yaşamadan hızla kolunu çekip kaçmaya başladı,

Adam: YAKALAYIN ONU NE BEKLİYORSUNUZ

Adamın uşakları direk onu yakalamaya başladı, Fredo masadan masaya atlıyor ve birilerine çarpıyordu ya da uşaklarına üstüne birilerini itiyordu, en sonunda bir çıkış kapısı bulmuş çıkmıştı, adamın uşakları da arkasından gelip baktığında Fredoyu ortalarda göremedi, etrafı biraz göz gezdirdikten sonra uşaklar içeri girdi ve gitti. O sırada çöp konteynırının içine saklanan Fredo gizlice çıktı ve oradan uzaklaştı. Hem yaşadığı korkuyu düşünüyor hem de yağmurlu yolda ilerliyordu.

Yolda ilerler iken arkasından birinin onu takip ettiği hissine kapılmıştı, umursamadan yoluna devam ediyordu ama içindeki korku hissi artınca sokağın köşesine geçti ve durdu ve birden tuhaf duran biri etrafa bakındı, Fredo tuhaf duran bu kişinin kolundan tuttu ve kenara çekti. Tuhaf görünen bu kişi, uzun yağmurluk gibi duran bir şey giymiş, yüzünü ve kafasını saklıyordu.

Fredo: KİMSİN SEN NEDEN BENİ TAKİP EDİYORSUN, YOKSA O ZÜPPENİN ADAMIMISIN

Tuhaf duran bu kişi hafif ve sinsice kıkırdadı, bu ürkünç kıkırdama ile Fredo'nun korkusu ve merakı daha da artmıştı. Bu gizemli kişinin ses tonundan bir kadın olduğunu anlamıştı sadece, kadın başını kaldırmadan ona cevap verdi,

Kadın : kimden bahsettiğin konusunda hiçbir fikrim yok

Fredo: o-o zaman... Kimsin sen? Neden beni takip ediyorsun; dedi titrek bir sesle Fredo

Kadın: ah merak etme pek önemli biri değilim, sadece sana ihtiyacım var.

Fredo şaşkınlığa uğrayarak daha büyük gözlerle ona baktı ve cevap verdi

Fredo: ne demek istiyorsun?

Kadın cebinden küçük bir tüp çıkardı ve ona uzattı

Fredo :buda ne? Amacın ne senin

Kadın: fakir ve zavallı biri olduğunu biliyorum, bu tüpü al ve içindeki kimyasalı içeceğine dök

Fredo: NE!? NE DİYORSUN SEN BE KADIN KENDİNE GEL

Kadın: ses tonunu alçalt doktor fredo

Fredo nun şaşkınlığı ikiye katlandı ve bu kimliğini merak ettiği kadını dinlemeye devam etti. Kadın onun eski mesleğini tahmin etmişti ve bu onun merakını ikiye katlıyordu

Fredo: pekala...kimsin ve neyin nesisin neden bunu içmemi söylüyorsun.

Kadın : sadece sana yardım etmek istiyorum, sen şansız bir kumarbazsın, bunu al iç ve güçler kazan

Fredo birden kahkaha atar ve kadına döner

Fredo :pfft, güçler kazanmak mı, canım sen hangi filmi izledin de bu kadar etkilendin?

Kadın kendini bozmayarak ona cevap verir,

Kadın :denemekten zarar gelmez öyle değil mi, bir şey kaybetmezsin.

Fredo düşünür ve şüpheli gözlerle ona bakar, madem bir şey kaybetmeyeceğim düşüncesine kapılarak kadının elinden tüpü alır ve cebine atar. Kadın içten içten sırıtır ve direk gider

Fredo: HEY HEY DUR

Kadın hızlı adımlarla gitmiş aniden kaybolmuştu, Fredo onu aramaya çalışsa da bulamamıştı, aramaya çalışırken aniden ayağı kaydı ve sert zemine düştü, canı yanmış ve sinirlenmişti hemen kalkıp eve gitti.

Küçük bir bahçesi, küçük bir banyo, mutfak ile odanın aynı konumda bulunduğu eski küçük bir kulübede yaşıyordu, zamanla çoğu şeyi kaybettikten sonra buraya yerleşti ama tek değildi, ona arkadaşlık eden bir papağanla yaşıyordu. Papağanın ismi Enzo idi. Fredo eve girdi direk kendine koltuğa atıp gözlerini kapattı.

Etraf simsiyahtı ve Fredonun ayakları yerden kesilmişti birden mavi bir varlığın ona doğru geldiğini fark etti tam yardım edin diye bağıracakken gözlerini açıp uyandı, papağan Enzo ise ona bakıyordu. Gördüklerinin rüya olduğunu fark edince duvardaki kırık saate baktı ve sadece 1 saat geçtiğini fark etti. 

Ayağa kalktı ve çıkarmayı unuttuğu paltosunu çıkarıp köşeye bıraktı, ardından oturup sokakta kadınla konuştuğu şeyleri hatırlayıp tüpe bakmaya başladı, birkaç dakika öylece baktıktan sonra sehpaya koydu ve kalktı, çekmeceden küçük bir sandık çıkardı ve koltuğa geri oturdu, sandığın içini açtı, sandıkta ölen 3 çocuğunun bir kaç küçük oyuncağı, zar taşları, kurdele, fotoğrafları ve hiç açılmamış iskambil kağıdı kutusu. 

Belki de bu kumar takıntısı o hiç açılmamış iskambil kağıdı kutusuyla başlamıştı. Sandığa bakıp geçmişini düşünmeye daldığında birden papağanı çıldırdı, sanki biri onu dürtmüş ya da tüylerini yolmuş gibi cırlıyordu işin tuhaf kısmı ise kimyasal tüpünü almıştı, etrafta delicesine uçuyordu.

Fredo: ENZO NE OLUYOR! ENZO!

Papağanını tutmaya çalışan Fredo onu yakaladı, ama tüp birden sandığın içine düştü ve büyük bir patlama meydana geldi, Enzoya sarılık bir şekilde duvara yapışıp düşen Fredo başından hasar almıştı. Kafasını kaldırıp baktığında karşısında 3 tuhaf çocuk gördü...





<3

PowerPight Kids - GAMBLERS / PPG Paralel Evren Where stories live. Discover now