1

1K 43 46
                                    

" Brynja..."

Sesi duydum ancak hareket edemedim. Sanırım yine bir rüyadayım. Bütün irademi zorlayarak parmaklarımı saymaya çalıştım. Sadece yedi parmağım vardı, evet rüyadayım.

" Hadi Brynja yapabilsin."

Bir erkek sesiydi, daha önce tanıdıklarıma hiç benzemiyordu. Muhtemelen yeni bir ölüydü. Keşke rüyama girmeselerdi en azından uyurken rahat olurdum.

" Kolaysa sen buraya gel. Ayrıca bana öyle seslenmeyi kes. Benim adım Bea." Rüyada - özellikle kendi rüyamda - güvende olduğuma inanarak bağırmıştım. Belki kaçıp giderdi.

Adamın ayak seslerini duydum. Bir kaç adımını dinledikten sonra onu karşımda gördüm. Uzun boyluydu, yeşil gözleri ve ensesinde siyah saçları vardı. Pahalı kumaştan yapıldığı belli yeşil birtakım giymişti.

" Buradayım işte."

Yüzümü buruşturdum. " Aferin. Baya iş yaptın. Neden buradasın ki? Beni uyurken rahat bıraksanız olmuyor mu?"

Hareket edebildiğimi fark edince bir kaç adım uzaklaştım. Rüyada olabilirdim fakat karşımda tehlikeli olduğu her halinden belli bir ölü vardı. Tedbiri elden bırakmamak lazımdı.

" Benden korkmana gerek yok sevgili Brynja. "

" Bana öyle deme! Ayrıca kimsin sen? Rüyama girmenin yolunu nasıl buldun? Sizlerin - ölülerin - sadece günümü zehir etme hakkınız var. Geceleri buna dahil değil."

Beni dinlemiyormuş gibi bir hali vardı. Biraz daha yürüdü ve yere oturdu. Ruhunun etrafındaki çizgiler buz mavisiydi, o yastaydı. Kendi ölümü yüzünden mi yastaydı yoksa başka bir şey için mi bilmemin imkanı yoktu. Onun üzgün olması nedense beni yumuşattı. Az önce ona bağırdığım için kendimi kötü hissettim.

" Benden ne istiyorsun?" dedim cevabını bile bile.

" Sence?"

" Seni hayata geri döndürmemi..."

" Göründüğünden çok daha zekisin sevgili Brynja."

Bana öyle deme diye bağırmamak için kendimi tuttum. Ellerimi iki yana açtım. " Kusuruma bakma ama istesem bile bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum. Ayrıca bugünkü listemde bir ölüye hayat vermek yok. O yüzden gitsen iyi olur. "

" Beni hayata döndüreceksin. Bunu bir emir gibi algılama lütfen bu sadece olması gereken bir şey. Hayata dönmeliyim. İkimiz için."

Bu yalanı daha önce çok duymuştum. Ölülerin bana türlü bahanelerle yalvarmasına alışıktım ancak bu adamda farklı bir şeyler olduğunu biliyordum.

" Daha adını bile bilmediğim birini hayata döndüreceğimi sanmıyorsun umarım."

Elini hafifçe alnına vurdu. " Ah çok özür dilerim. Ben Loki, Asgard'dan."

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. " Sen bir tanrısın."

Başını salladı. Daha önce çok fazla kral, kraliçe ya da büyük adamlarla karşılaşmıştım. Birinci Kraliçe Elizabeth bana uzun süre geri gelmek için dil dökmüştü, onu başımdan atmak epey sürmüştü. Ama bir tanrı ilk defa bana gelmişti. Onların ölebildiğini bile bilmiyordum.

" Evet. Bana yardım etmelisin."

Sanırım ölülerin anlama gücünde bir sorun vardı. " Tanrılara özel muamele etmiyorum. Ölüsün ve öyle kalmalısın."

" Peki ya ailen ile ilgili bir şeyler bildiğimi söyleseydim?"

Bedeninin dışında parlayan ruhuna dikkatlice baktım. Yalan belirtisi yoktu. Diğer ölüler gibi zaafımı kullanmaya çalışıyordu ancak gerçekten bir şeyler biliyor olmalıydı.

born to die // Pietro Maximoff Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin