14

110 20 17
                                    

Hello, bu bölüm en son bölümümüz olan Yılbaşı bölümünden öncesi. Yani 12. bölümün sonundan devam ediyoruz.

Keyifli okumalar <3

***

" Bacaklarını daha çok aç." dedi Natasha bininci kez.

Kendimi daha da zorladım fakat bacaklarımı ancak bu kadar açabiliyordum. Yalvaran gözlerle ona baktım. " Acı bana, yemin ederim sadece bu kadar açılıyor."

Natasha birkaç saniye ciddiyetle beni inceledi, sonra bir anda ayağını zarifçe hareket ettirip benim ayağımı kaydırdı. Acıyla bağırdım fakat bacaklarım onun istediği gibi açılmıştı.

" Bak Maddie, her zaman daha iyisini yapabilirsin."

Acıyla gözlerim doldu. " Ahhh." Bacaklarımı zar zor kendime çekip kendimi yana yatırdım.

Clint kahkahalarla gülerken bacaklarımı ovuşturdum. " Gülün tabii, kolaysa siz yapında görelim."

Yıllarca eğitim almış iki ajana bunu söylemem aptallıktı fakat kaslarımın ağrısından bunu umursayacak durumda değildim.

Natasha zarince bacaklarından birini alıp ensesinin arkasına koydu. Gözlerim kocaman açılırken o çok rahat duruyordu. " Çok da zor değil. Senin eğitimin küçüklükten başlamadığı için zorlanıyorsun sadece."

Clint hızlıca ayağa kalktı. " O zaman bir gösteri de benden." Üst üste iki ters takla attı.

" İkinizde de gerçekten o kadar nefret ediyorum ki şu an bunu ifade edecek kelimeleri bulamıyorum."

Ben kendimi sırt üstü yere bırakırken onların kendi aralarında bakıştığını hissettim.

Natasha bu sefer arkadaşça yanıma eğildi. " Kendini neden bu kadar zorluyorsun Maddie? "

" Çünkü ponpon kız takımına girmem hatta mümkünse takım kaptanı olmam lazım."

Clint yanıma oturdu ve elimi tuttu. " Tony ile takılmayı azaltman lazım, kendine bu kadar yüklenme. Jimnastik bir anda yapabileceğin bir spor değildir. Yıllarını bu işe vermen lazım."

Elimi elinden çekip yüzüme kapattım. " İkinizde yardımcı olmuyorsunuz. "

Aralarındaki duygu akışı o kadar gürültülüydü ki gözümü açıp bakmadan neler hissettiklerini biliyordum. Bana acıyorlardı. Onlara göre yine kendimi zora sokacak aptalca bir şey yapmaya çalışıyordum.

" Tamam devam edelim." dedi Natasha neşeli bir sesle.

" Asla takıma giremeyeceksem bu kadar çalışmamın anlamı ne ki." diye sızlandım. İnadım da umudum da tükenmeye başlamıştı.

" Bazen önemli olan sonuç değildir Maddie. Madem önemli olan o yoldur. O yolu nasıl seçtiğin, o yolda neler yaptığın ve neler öğrendiğindir. Sana başarısızlık gibi gelse de aslında attığın her adım seni biraz daha ileri taşır."

Sözleri boğazıma otururken içimi çektim. " Aman ne hoş sözler. Keşke ajanlık kariyeri yerine edebiyatı falan seçseydin. " Ayağa kalktım ve birkaç tane esneme hareketi yaptım, kendimi sonunda hazır hissedince ellerimi birbirine vurdum. " Hadi devam edelim."


Natasha keyifle gülümserken bir anda bir endişe dalgası hissettim. Öyle yoğundu ki donup kaldım. Bir saniye bile geçmeden endişenin kaynağı olan kişi içeri mavi ışıklarla birlikte girdi. Pietro bir anda " Maddie kaçırılmış!" diye haykırdı.

Kaşlarımızı çatarak ona bakmaya başladık. Seslice boğazımı temizledim. " Bildiğim kadarıyla beni kimse kaçırmadı Piet."

Hızlıca bana dönüp derin bir nefes verdi. " Tanrı aşkına Mad aklım çıktı! Kahvaltıya inmiştim senin daha gelmediğini görünce uyanamadın sandım sonra odana çıktım ama yoktun. Bu kadar erken kalkmış olmanın tek nedeni muhtemelen kaçırımış olmandır diye düşündüm ama şükürler olsun ki burasın. "

born to die // Pietro Maximoff Where stories live. Discover now