7. BÖLÜM

41 8 70
                                    

Sabah gözlerimi tanıdık hoş bir kokuyla açtığımda kendimi bir yatak odasında buldum. Yataktan doğruluğundan gözlerim odanın içinde gezmeye başladı.

Bir erkeğin yatak odası olduğu çok belliydi. Her şey siyah ve gri tonlarındaydı

Bide az da olsa yeşil. Zümrüt yeşili. En sevdiğim renk.

Atlasın yatak odasında olmalıydım. O tanıdık hoş koku da onun kokusu mu?

Ayağa kalktığımda gözüm kitaplık da ki bir resime takıldı. Atlas ve bir kadın vardı. Atlas daha çok küçüktü ve kadın onu kucağına almış sevgiyle ona bakıyordu. Büyük ihtimalle annesi olmalıydı.

Çok güzel bir kadın. Atlas aynı onun kopyası gibi. Ela gözleri ve yanaklarında gamzeleri vardı. Burnu, dudakları, gözleri tıpa tıpa aynıydı. Sadece atlasın çene hattı daha belirgindi.

Acaba annesiyle arası nasıl?

O resmin yanında bir resim daha vardı. Atlas burada da küçüktü ama öbür resmindekinden daha büyüktü. yanın da da aynı yaşta veya ondan bir iki yaş daha küçük bir kız çocuğu vardı. İkisi sarılıyorlardı. Aynı abi kardeş gibi.

Ama buradaki o küçük kız çok tanıdık geliyor. Acayip derecede. Sanki çok iyi tanıdığım biriymiş gibi.

O çerçevelerin yanından ayrılıp lavabo olduğunu düşündüğüm yerin kapısını açtım. Lavabo olduğunu görunce orda işimi halledip önce oradan sonra da da Atlasın odasından çıkarak aşağıya indim.

Gözlerim Atlası aradı ama ortalarda yoktu. Salona bakıp ardından da mutfağa baktım, iki yerde de yoktu. Salona geri geçtiğim sırada başımı bahçeye çevirdiğimde onun orda olduğunu gördüm.

Bahçeye çıkıp ona doğru giderken laf atmadan edemedim "Bu soğukta, ekim ayındayız ve sen bahçeye çıkmış yarı çıplak bir şekilde şınav mi çekiyorsun?"

Evet bu ekim soğuğunda yarı çıplak bir şekildeydi.

Atlas hiç bozmadan şınav çekmeye devam ederken "sanada günaydın" dedi.

"Günaydın. Kaçta kalktın ve üşüyor musun?"

"Hiç uyumadım ki ve üşümüyorum, benim soğuğa karşı bağışıklığım var"

"Iyimiş. Neden uyumadın?"

Harbiden iyiymiş lan benim ellerim buz gibi.

"Uyumam için aklımın içindekilerin susması lazım" dedi.

"Aklının içinde ne gibi şeyler var ki" dediğimde başını kaldırıp bana baktı ve sonradan geri döndü. "Boşver"

İyi ki bir soru sorduk.

Onun tam karşısına oturdum ve onu izlemeye başladı. Aramızda mesafe vardı ama çok da uzak da sayılmazdım.

Ben oturunca Atlas başını kaldırıp bana kısık gözlerle baktı "hadi beni bağışıklığım var da ben o yüzden burdayım. Sen niye burdasin? Girsene içeriye kızım"

Omuz silkerek "burada oturup seni izlemek istiyorum" dedim.

"Ama sonradan sen hasta olunca biz uğraşıyoruz"

Sana uğraş diyen mi oldu?

"Ama bende burda durmak istiyorum"

Atlas gözlerini devirdi ve "peki madem orda oturup beni izle sen" dedi ve kafasını geri eğdi.

Ben geldiğimden beri bir kere bile durmamıştı ve temposunu da hiç bozmamisti. Nefes alışları çok düzgündü.

"Kaç tane çektin?"

Kaya ÇetesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin