mahkeme.

3.7K 241 896
                                    

Emeklerimin karsiligi oy vermeniz. Biliyorsunuz degil mi. 🙃

-5 Gün Sonra, Mahkeme Günü, Tuana Naz Atalay'dan-

"Sevgilim benim, zaten peşimde elli adamınla adliyeye gidiyorum. Başıma en fazla ne gelecek ha canım?"

Çağan'ın yine korumacı ve tedirgin tavırları tutmuştu. Görüntülü aramada yarım saattir Çağan'a laf anlatıyordum.

Kamerayı makyaj masasının aynasına yasladım ve geriye çekilip üzerimi düzeltmeye başladım.

Çağan birkaç gündür ailesinin Hatay'daki mezarlarının taşıtma ve güvenli bir yere götürme derdinde olduğundan görüşemiyorduk. O dışarıda, ben dışarıda farklı yerlere savrulmuştuk.

Bende derslerimi çalışmak adına günümün uzun saatlerini üniversitenin kütüphanesinde geçiriyordum.

Şimdiyse eve gelmiş bir iki saat sonraki mahkeme için hazırlanıyordum. Üzerime siyah kumaş bir pantolon onun üstünede beyaz bir gömlek giyinip içime düzgünce koymuştum. Dolaptaki ayakkabılarımı kendimce eleştirip kombini tamamlayacak ayakkabıyı seçmeye çalışırken bir yandanda Çağan'ı dinliyordum.

"Neyse sen nasılsın görüşemedik kaç gündür." dedi Çağan.

"Ayakkabımı bulursam daha iyi olucam!" dedim sinirli sinirli.

"Ya giy bir tane git işte," ofladım ve en son ayakkabı kutularından birinin içindeki suet, siyah, kalın topuklu ayakkabımı alıp yatağa oturdum. Kamera beni, bende Çağan'ı görebiliyordum.

"Buldum! Bu ayakkabıları geçen gün sipariş etmiştim çok güzeller, bak!" dedim ayakkabıları giyinip. Topuklarımın yere çarpmasıyla çıkan ses eşliğinde telefonumu aldım ve arka kameraya çevirip ayakkabılarımı gösterdim.

"Çok güzeller değil mi!"

"Yok," dedi birden.

"Bir tane çarparım görürsün yoku moku," dedim kamerayı yüzüme çevirip kaşlarımı çatarak.

"Sen daha güzelsin ondan." dedi.

"Ama ayakkabılarım!" dedim yine.

"Tamam tamam onlarda güzeller. Ama senin kadar değil." tekrar ayakkabılarım diyecekken Çağan gözlerini devirip nefesini verdi.

"Tamam Tuana, ayakkabıların daha güzel."

"Heh," dedim sırıtıp. "Adam ol."

Elimdeki telefonla boy aynasının önüne geçtim. Saçlarımı düzleştirip sıkı bir at kuyruğu yapmıştım.

"Ya benim güzeller güzelim yakında avukat olacak avukat!" dedi Çağan, benden daha çok heyecanlanarak.

Gülümseyerek ona döndüm.

"Sende olacaksın. Okuyacaksın, hatta kendi büromuz olacak. Çocuklarımız arkadaşlarına benim annem babam avukat diyecek. Tüm şehir bizi konuşacak!" dedim.

"O da olur bitanem," dedi. Sonra sırıtmaya başladı.

"Ya düşünsene ben mafyalığa devam ediyorum sende avukatımsın falan... Aşırı iyi olmaz mıydı!" dedi.

"Saçmalama be, ne mafyası?" dedim. "Çocuğumu ne hallere getirdiler genç yaşında mafya oldu başımıza," dedim ağıt yakarcasına.

"Ya sende illa bir şeye ağlayacaksın değil mi? Şaka yapıyoruz ya!" dedi.

"Tamam be ne ağlaması," dedim tekrardan duruşumu düzeltip. Güldüğünde gamzesi çıkınca dudaklarımı kameraya birkaç kez bastırdım.

"Yakışıklım benim ya!" dedim. Bu hallerime güldüğünde saate baktım. 10 dakika sonra çıkmam gerekiyordu.

KarmaşaWhere stories live. Discover now