1.bölüm

574 30 210
                                    

Bugün hayatımın en kötü gününü yaşıyordum. Cidden daha ne kadar kötü olabilir bilmiyorum. Çünkü birgün de hem işimden kovulmuş hemde üç yıllık sevgilimden, hayatımın aşkı olan adamdan ayrılmıştım. Bunlarda yetmezmiş gibi üzüntümün öfkeye dönüşmesiyle elimde tuttuğum telefonumu duvara fırlatıp paramparça olmasına neden olmuştum. Artık kimse bana ulaşmazdı ama zaten ulaşmak isteyeceklerini de sanmıyordum. Çünkü sevgilim dediğim, güvendiğim, kalbimi açtığım adam benden ayrılırken beni kötülemeyi de unutmadı ve çevremdeki herkesi asılsız laflarıyla benden uzaklaştırdı. Ama bir yandanda iyi ki kötülemiş çünkü hepsinin gerçek yüzlerini görmüş oldum. Ayrıca işimden kovulma nedenimde yine o. Benden ayrıldığını söyledikten sonra  patronumun yanına gitmiş. Benim hakkımda ne dediğini bilmiyorum ama o dediklerinden sonra patronum direkt yanıma gelip beni herkesin içinde bağıra çağıra dışarı attı.

Şuanda ise önceden yağmış yağmurdan dolayı ıslak olan bir bankta oturmuş, batan güneşi izleyip içimde tuttuğum gözyaşlarımı serbest bırakıyordum. Tüm gün boyunca ağlamama rağmen gözyaşlarım dinmiyor, aksine hızlanıyorlardı.

Cidden anlayamıyordum. Neden bir anda benden ayrıldı, çevremdekileri benden uzaklaştırdı, beni işimden etti. Dahada önemlisi bunca yıla rağmen nasıl bana öyle laflar söyledi, beni hiç tanımadı mı ya da tanımak mı istemedi?

Gözyaşlarım şiddetini artırmış, şiddetine hıçkırıklarımı da eklemişti. Ne kadar gözyaşı dökersem dökeyim, sakinleşemiyordum.

Güneş batana kadar durmadan ağladım. Yoldan geçen insanlar bana garip bir şekilde bakıyor, sonrada yollarına devam ediyorlardı. Bir kişi bile merak edip yanıma gelmemişti. Acaba herkes benden nefret mi ediyordu? Niye ki ben kötü biri miyim?

Artık Güneş'de batmıştı ve gözlerim yorulup şişmişti. Bu yüzden gözlerimi biraz dinlendirmeye çalıştım ama olmuyordu. Çünkü gözyaşlarım olanlar her aklıma geldiğinde ikiye katlanıyordu.

Onunla üç yıldır beraberdik. Artık ciddi bile düşünüyorduk. Hatta daha dün arabadayken bana 'Nasıl bir düğün yapmak istersin?' diye sordu. Bense cevap olarak 'Açık hava düğünü yapalım. Kumsalda gün batımı eşliğinde harika olur.' demiştim. Ama bugün bana 'Senin gibi biriyle kim evlenmek ister ki? Şu haline bak.' gibi şeyler söylemişti.

Gerçekten anlam veremiyordum. Benden neden ayrıldı ki? Bana hiçbir neden de söylemedi. Acaba yalnış bir şey mi yaptım? Ne yaptım ki ben? Ben sadece ona deli gibi aşık olan genç bir adamdım. Bana bunları neden yaptı?

Ağlamam daha da hızlandı. Başımı eğip yüzümü avuçlarımın içine aldım. Bank ıslak olduğu için hem sırtım hemde bacaklarım ıslanmıştı. Şuan bunlar beni rahatsız etsede en son umurumda olacak şeylerdi. Biraz daha ağladıktan sonra kafamın üstüne düşen yağmur damlalarıyla ellerimi yüzümden çekip kafamı kaldırdım. Sırtımı banka yasladım ve gökyüzüne bakıp damlaların yüzüme yağmasını sağladım. Gözlerimi kapadım ve yağmur damlalarının gözyaşlarıma karışmasına izin verdim. Kısa bir süre sonra yağmur daha da hızlandı. Sanki bulutlar benmişim, damlalar da gözyaşlarımmış gibi.

Yağmur artık çok daha hızlıydı ve her yerim sırılsıklam olmuştu. Bunlara rağmen hâlâ bankta oturuyor, ıslak vücudumu umursamıyordum. Farkında olmadan titremeye başlamıştım. Yarın kesin hasta olacaktım ama zaten kimsenin umurunda olmayacağı için sorun olmazdı.

Daha çok üşümeye başlamıştım. Ellerimi kollarıma sürterek ısınmaya çalıştım ama nafile çünkü yağan yağmurla birlikte esen rüzgar ısınmamı engelliyordu. Şuan cidden soğuktan düşüp bayılacaktım. Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı ama onları açık tutmaya çalışıyordum. Tam pes edip kendimi soğuk bir uykunun içine bırakacağım sırada gözlerimi kamaştıran araba farlarını gördüm.

Only Inches In Between Us~YunGiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin