4. bölüm

219 29 245
                                    

Kapı kolunu sıkıca kavradım ve kendimden emin bir şekilde kapıyı açtım. Ceketini çıkartıp eline almış ve gözlerini kapatarak kendini kapının kenarına yaslamıştı. Onu baştan aşağı süzdüm. Cidden dağılmış durumdaydı. Ayrıca fena halde içki kokuyordu. Yani sarhoş olmadığı konusunda yalan söylemişti. Onu izlediğim sırada gözlerini açmış ve yaslandığı yerden doğrulmuştu.

"Yunho, ben çok üzgün-"

"Tamam, içeri geç orada konuşuruz."

Dediğime şaşırdı ama istediği şey olduğu için sorgulamadan içeri geldi. Onu oturma odasına götürdüm ve koltuğu gösterip oturmasını söyledim. Dediğimi yapıp televizyonun karşısındaki kanepeye oturmuştu. Bense ayaktaydım.

"Burada bekle geliyorum."

Bir şey demesini beklemeden odadan çıktım. Mutfağa gidip içkileri koyduğum dolabı açtım ve birkaç tane bira alıp yanına geri döndüm. Elimdekileri görünce şaşırmış, bir içkilere birde yüzüme bakmıştı. Hepsini masaya koydum ve iki tane açıp birini ona verdim, birini ise kendime aldım. Sonra da yanına oturup ona doğru döndüm. O da aynı şekilde bana dönmüştü ve ikimizde ilk yudumlarımızı almıştık.

"Seni dinliyorum."

İlk önce bakışlarını benden kaçırıp yere indirdi. Pişman olduğu belliydi. Sonra ise derin bir nefes alıp boğazını temizledi ve tekrar bakışlarını bana çevirdi.

"Yunho, ben gerçekten çok üzgünüm. Sana senin isteğin olmadığı halde yaklaştım, seni sıkıştırdım. Dün tanışmış olmamıza rağmen çok ileri gittim. Lütfen affet beni. Çok üzgünüm. Biliyorum kısa bir süredir birbirimizi tanıyoruz ama ben seni kaybetmek istemiyorum Yunho. Nolursun affet beni."

Bir yudum daha aldım. Ona karşı çok çabuk yumuşuyordum ama elimde değildi. Şuan sanki karşımda yetişkin bir adam yokmuşta onun yerine küçük bir çocuk vardı.

"Evet, ileri gittin ve bu ilk sefer değil. Ama seni anlayabiliyorum. O yüzden seni affediyorum. Ama lütfen bir daha yapmamaya çalış çünkü gerçekten bana bir şey yapacaksın sandım."

İkimizde kahkaha atmıştık ve binalarımızı içmeye sohbet ederek devam etmiştik. Birbirimize sevip sevmediğimiz şeylerden, kişiliklerimizden falan bahsetmiştik ve birbirimiz hakkında birçok şey öğrenmiştik. Böyle konuştuğumuz sırada ikimizde çoktan üçüncü biramızı içmeye başlamıştık.

Daha çok konuştuk ve daha çok güldük. Bir ara gözüm saate çarptığında saat 03.19'du. Ama umursamadım ve konuşma devam ettim. Zaman böyle geçti, sonuncu biralarımızı da içtik. İkimizde sarhoş olmuştuk. Şuanda ise o zar zor bir şeyler anlatıyor, bense dudaklarına değil ona odaklanmaya çalışıyordum.

Biraz daha konuştuktan sonra sustu ve beni izlemeye başladı. Susmasına tepki vermedim ve ikimizde birbirimizi izlemeye devam ettik. Uzun bir süre ağzımızdan tek bir kelime dahi çıkmadı. Odada sessizlik vardı ama bu sessizlik birçok şeyin habercisiydi.

Çünkü farketmeden birbirimize oldukça yaklaşmıştık. Aramızda sadece birkaç inç vardı ve o biraz daha yaklaştı. Şuan oldukça sarhoştuk. Acaba... Acaba onu öpsem hatırlar mıydı? Gözleri hafif hafif kapanmaya başlamıştı. Biliyorum, daha az önce onu uyarıp şimdi bunları söylemem saçma ama elimde değil.

Gözleri tamamen kapandığı sırada yutkundum ve aramızda ki mesafeyi daha da azalttım. Nefeslerim ve kalp atışlarım yine hızlanmıştı. Ayrıca nefeslerimin hepsinin yüzüne çarpmasıyla gözleri kıpraşmaya başlamıştı. İyice telaşlanmıştım. Bu yüzden daha fazla düşünmeden gözlerimi sıkıca yumdum ve hızla dudaklarına yapıştım.

Only Inches In Between Us~YunGiDove le storie prendono vita. Scoprilo ora