Bölüm 7 | "Yapayalnız"

1.6K 88 60
                                    

Yeni bölüme hazır mıyızz!!! ilk defa Koray'a üzüldüğüm bir bölüm oldu. İyi okumalar ve sizden ricam yorum yapmanız ve oy vermeniz. iyi ki varsınız.

Okuduğunuz tarih?

***

"YAPAYALNIZ"

"Bir anın doğması için, bir anın ölmesi gerekir. Yeni bir "ben" için eski bir benin kuruyup solması gibi."

Elif Şafak


Rüzgârın her saniye şiddetini arttırdığını hissediyordum. Bu rüzgâr daha da güçleniyor ve zamanla küçük bir hortuma dönüşüyor. Hortumun içine bin bir farklı duygu karışıyor. Duyguların yanında gözyaşı, çarpıntı ve kalp kırığı da ekleniyor ve hortum durdurulamaz bir seviyeye ulaşıyordu. Peki ya ne zaman son bulacaktı bu hortum? Ne zaman özgür bırakacaktı hislerimle beni baş başa?

Ya da bu hortum aslında gerçek değil miydi? Ya da ben hissetmemeye başlamıştım. Artık hiçbir şeyi bilmiyordum ve geldiğim halden korkuyordum.

Çalan kapıya yataktan kalktığım gibi fırlamıştım ve kilitleri çözüp onu gördüğümde hissettiğim tek şey buydu: hiçlik. Hiçliğin sesi duyulur muydu? Ben duyuyordum.

Ona karşı hissettiğim tek duygunun koca bir hiçlik olması canımı yakıyordu. Kırılan kalbimin görülecek çok hesabı vardı ama içimdeki bu duygu her şeyi yok ediyordu. Bu duyguyu tanımıyordum ve en can yakıcı kısım da zaten buydu.

"Beni özledin mi?"

Ben eve girdikten yaklaşık bir saat sonra kapı çalmıştı. Bu sırada duş almış ve üzerimdeki ağırlıklardan arınmıştım. Çok sık film izlemezdim ancak tam kendime güzel bir cinayet temalı bir film ayarlamıştım ki ısrarla çalan kapı bütün keyfimi yarıda kesmişti. Kapıyı açtığımda ise karşımda o vardı. Bir haftadır doğru dürüst haber alamadığım kocam nihayet evine gelmişti.

"Sevgilim," diyerek boynuma atladı. "Çok özlemişim seni," dedi.

"Bu kadar erken beklemiyordum. Haftaya geleceğini söylemiştin?"

"Bu gönül, senin hasretine dayanamadı, güzelim." Eminim öyledir. O beni yarı yolda terk bıraktığından beri süslü cümleleri etki etmiyordu. Aldatması ilişkimizi yarıda bırakmasıydı ve ben şimdi terk edilmiş gibi hissediyordum. Bir kez o güveni kaybetmiştim ben. İçim acıyordu ona bakınca. Acımamalıydı.

Bu kadar sıcak hissetmemeliydim ona karşı ama dur deyince durmuyordu hisler, bit deyince bitmiyordu hemen. Hiçliğin sesi de burada devreye giriyordu maalesef.

Sonra durup düşünüyorum beni seviyor mu diye. Her ihanet sevgiyle başlıyordu aslında ama bu aşk değildi. Yeni yeni anlamıştım bunu. Aşk sanıyordum aramızdaki çekimi, sevgisi önce aşka ve ardından ihanete dönmüştü. Gerçekten âşık olsaydı benden, kalbimden gitmezdi, gitmemeliydi.

Gitmezdi, değil mi? Böyle kötü hissettirmemeliydi.

Peki ya hiç var olmadıysa kalbimde, dokunamadıysa hislerime?

Ondan uzaklaşarak aramıza mesafe koydum. Ben geri gittikçe o daha da yaklaşıyordu. "Hâlâ kırgın mısın bana?" diye sordu merakla. Kafamı çok karıştırıyordu. Ondan nefret etmek için elime çok fazla sebep verse de o benim kocamdı ve ben ne kadar inkâr etmeye çalışsam da ona kırgındım ve içimde küçük de olsa bir parça ona hâlâ garip hisler besliyordu.

Beslememeliydi ama bunu durduramamıştım. Ona hissettiğim o küçük his beni gurursuz bir kadın gibi hissettiriyordu ve bu kırıcıydı. Kendime olan özsaygımı yerle bir ediyordu ama bunu da aşacaktım. Kendimi uyuşturacak ve yüzeye çıkmayı deneyen hislerimi yok edecektim.

KRİZANTEMWhere stories live. Discover now