2.2K 104 12
                                    

Taehyung'un anlatımından

Derslikten çıkmış arabama doğru yol almıştım. Bu gece kanlı ay vardı ve ruh eşimi görecektim. Hoş genelde dolunayda da bazı yerlerini görüyordum fakat bunlar bana yetmiyordu. Ben artık kendisini görmek istiyordum. Onu mühürlemek, benim yapmak istiyorum.

Arabayı sitenin otoparkına park edip, asansörün gelmesini bekledim. Sonunda gelen asansöre binip altıya basıp beklemeye başladım. Kızgınlığım yaklaşıyordu ve bu beni geriyordu. Delta olduğumdan dolayı kızgınlıklarım ağır geçiyordu.

Asansör duracağını belirten sesle kendime geldim ve daireme doğru yol aldım. Kapıyı açıp içeriye girdiğimde kendimi direk banyoya attım. Soğuk duş almak iyi gelicektir.

Banyodan çıktığımda saat 22:56 geçiyordu. Hızlıca üstümü giyinip kendimi yatağa attım. Zaten gün içerisinde yorgun olduğumdan uykuya dalmam pek fazla sürmedi.

Bir gölün kenarının yakınında ki çiçek tarlasındaydım ellerimde sanırım benim yaptığım çiçekten taç vardı. Adımlarım beni nereye götürdüğünü bilmiyordum. Bedenimi, zihimi kurdum kontrol ediyordu. Yaptığım herşey isteğim dışı oluyordu. Mesala şuan yüzünü görmediğim bir kişinin kafasına yaptığım tacı koyuyordum. Üstünde beyaz, salaş bir bluz ve şort vardı. Karşımda sanki bir melek vardı. Bacakları da kıyafetleri kadar beyaz ve pürüzsüzdü. Tanrı beni kesinlikle sınıyordu. O, tapılası bacakları bakınarak yetinmek kurdum için bir ızdıraptı. Bir anda gördüklerim yavaş yavaş yok olmaya başladı.

Nefes nefese uyandığımda gördüklerimi idrak etmeye çalışıyordum. O, fazlasıyla güzeldi. Yüzünü görmemiş olmama rağmen bunu anlayabiliyordum. Fakat hiç feromon kokusu alamamıştım ve bu durum biraz garipti. Belki tekrar uyursam onu görebilirdim. Gözlerimi yumup tekrar uyumayı bekledim.

Bu sefer bir çiçek tarlasındaydım ve evet yine oda oradaydı, aynı örtünün üzerinde oturuyordu. Kafasında benim koyduğum taç hâlâ duruyor fakat hiç bir şekilde bana bakmıyordu. Bakışları genellikle hep aşağıdaydı. Yavaş bir şekilde bende yanına oturdum. Bakışları bu sefer benim tarafıma döndü ama kesinlikle yüzüme bakmıyordu. Benim bakışlarım da alt taraflara kayıyordu. Gözlerim şortunun açık bıraktığı bacaklarına kaydı. Teni bembeyazdı. O pürüzsüz bacakları insana kötü düşüncelere sokuyordu. Gözlerim bacaklarından zorda olsa ayrılırken, diz kapağının üzerine koymuş olduğu ellerini baktım. Lakin ellerinden çok bilekleri dikkatimi çekerken görmüş olduğum iplerle şaşırmıştım. Ruh eşimi sıradan biri olacağını düşünüyordum. Fakat yanılıyordum. Ruh eşimde hem beyaz hem kırmızı ipler vardı. Yanımda duran papatyalardan bir tanesini koparıp, önce koklayıp,daha sonra koparmış olduğum papatyayı yanımda duran bedenin kulağına sıkıştırıp, kulağının ne altı ne de boynuna, o iki yerin arasına küçük bir öpücük bıraktım. Öptüğüm gibi feromonlarını almaya başladım. Feromonları çok güzel kokuyordu. En sonunda bana yüzünü dönünce, işte o zaman dayanamamış dudaklarına yapıştım. Fakat karşılık vermiyordu bende karşılık vermesi için alt dudağını ısırdım. Sonunda öpücüğüme karşılık verdiğinde alt dudağını hemen kavradım. O da benim üst dudağımı kavramuş bir şekilde öperken bir anda kendimi geri çektim. İşte o zaman yüzünü görmüştüm. Tanrım...


-1 hafta sonra-
Jungkook'un anlatımından

Omega's DeltaWhere stories live. Discover now