Otuz sekiz

11.1K 1K 394
                                    

Kurduğu cümleyle birlikte gerildğimi hissettim.

Kendiyle ilgili şeyler anlatmasını seviyordum, ama 'kötü bir tepki vermeden önce sonuna kadar dinle' dediği için ister istemez korkmuştum şimdi.

Kötü şeyler mi anlatacaktı da kötü bir tepki vermemi bekliyordu?

Birden aklıma gelen bıçaklanma olayı tüylerimin diken diken olmasını sağladı. 'Ben bir katilim' dese şuracıkta bayılır kalırdım.

Anlatmak için benden bir tepki beklediğini anladığımda, "Anlat, dinliyorum," diyebildim zar zor.

Dinlemek istemiyordum.

Onun hakkında kötü bir şey duymak istemiyordum.

Onayımı alınca, derin bir nefes aldı. Konuşmak için dudaklarını birkaç kez aralamış, sonra ne diyeceğini bilemediği için tekrar kapatmıştı.

Nerden başlayacağını bilmediği belliydi.

"Kusura bakma." Bir türlü konuşamadığı için kendine sinirlenmişti galiba. "Bu nasıl anlatılır, bilmiyorum. Daha önce kimseye anlatmak zorunda kalmamıştım."

Yatağın üzerinde duran elinin üzerine kendi elimi koydum. "İstemiyorsan anlatmak zorunda değilsin."

Kanmadı.

"Senden bir şey saklamak istemiyorum." Elinin üzerine koyduğum elimi tuttu sıkıca, güç almak istermiş gibi. "Dediğim gibi, lütfen sonuna kadar dinle beni, olur mu?"

Kafamı refleksle aşağı yukarı sallarken, seslice yutkundum.

Elimde değildi, korkuyordum.

"Ailemi sevdin mi?" diye sordu, alakasız bir şekilde. Böyle sorunca afalladım ama cevap vermekte gecikmedim.

"Hem de nasıl, çok tatlılar. Özellikle annenle üvey baban! Birbirlerini çok sevdikleri o kadar belli ki.." Benim heyecanlı sözlerime karşılık, burukça gülümsedi Serkan.

"Şimdi gözüne ideal aile gibi görünüyor olabiliriz, ama geçmişimiz çok acı verici. Ben de, annem de, abim de, kız kardeşim de.. Hepimiz de çok çektik babam olacak o şerefsizden. O günleri hatırlamak hiç istemiyorum, bize yaşattıklarını anlatsam sen bile oturur ağlarsın halimize, bu yüzden çok detaya gitmeden anlatmaya çalışacağım. Ne kadar olursa artık.."

Geçmişinin acı verici olduğunu tahmin edebiliyordum, ama babası yüzünden olduğunu tahmin edememiştim. Bana aşık olduğunu söylemesine rağmen bir türlü güvenememesinden şüphelenmiştim zaten.

"Bizi bir dövmediği bir Allah'ın günü yoktu, Erdem. Aklına gelebilecek bütün saçma sebepler için gelir, hıncını bizden çıkarırdı. Maç izlerken tuttuğu takım kaybeder, gelir bizi döverdi. Yediği yemeği beğenmez, gelir bizi döverdi. Çorabının eşini bulamaz, gelir yine döverdi." Sinirli bir soluk alıp verdi. "Biz bebekken dokunmazdı bize, babalık da yapmazdı tabi ama dövmüyordu da. Daha çok psikolojimizi sikmeyi tercih ediyordu, annemi döveceği zaman saçından sürükleyerek yanımıza getirir öyle döverdi gözümüzün önünde. Sonra aklımız biraz yetmeye başlayınca, annemi korumaya kalkışınca, bizi de dövmeye başladı."

Duraksadı, ve burnunu çekip tavana baktı birkaç saniye. O kızarmış gözlerini görmemi istemiyordu ama ben çoktan ağlamaya başlamıştım bile.

İçimdeki korku, karşımdaki adamın acısıyla uçup gitmişti. Onun acısı benim de canımı yakıyordu.

"Hiç unutmam o günü, bir gün babamın bize yaptığı işkence annemin canına tak etti ve babamın karşısına dikilip, 'ben boşanmak istiyorum' dedi. Dördümüz bir olduk, babamı bir odaya sokup kapıyı üzerine kilitledik. Apar topar eşyalarımızı topladık, ne bulduysak koyduk çantaya ve annemin en yakın dostu olan Ayten ablaya gittik. Annem o kadar emin ki, Ayten ablanın bize yardım edeceğinden." Kafasını eğdiğinde göz göze geldik. Benim yanağımdan akıp giden yaşlarda takılı kaldı gözleri. "Kadın babamın metresiymiş. 'Siz benim sevgilimi nasıl odaya kapatırsınız' diye ilk önce azarladı bizi, ondan sonra kocasıyla birlikte bizi zorla geri evimize götürdüler. Artık nasıl geniş bir mideleri varsa, adamın bile haberi varmış karısının babamla ilişkisi olduğunu."

İDDİA -BXBWhere stories live. Discover now