0.9

912 51 27
                                    

Asklarım nasılsınızz? Aşık bir yazar bırakıyorum buraya hihihihi

The neighbourhood - Sweater Weather

-

Balından...

"Günaydıınnn." diye bir ses ile uyandım. Gözlerimi açtığımda annem karşımda elinde bir tepsiyle duruyordu. "Güzelliğime kahvaltı getirdimm."

Uyku sersemi gözlerimi ovuşturarak gülümsedim. "Oy yerim seni benn." dedim.

Yatakta doğrulduğumda tepsiyi yatağımın yanındaki komodine bıraktı. "Saat kaç?" diye sordum.

Annem kolundaki saate baktı ve "on bire çeyrek var." dedi.

"Güzelim bugünü birlikte geçiricektik ama hastaneyle ilgili bir sorun çıkmış bu yüzden benim gitmem gerekiyor, sen istediğini yapabilirsin çok geç kalmam. Afiyet olsun." dedi ve alnımdan öperek odamdan çıktı.

Ben tek başıma ne yapacaktım ki şimdi? Netflixden birkaç film açıp izledim ama çok da sarmadı. Mira'yla da bayağıdır buluşmuyorduk. Telefonfan numarasını çevirdim ve telefonu kulağıma koydum. Birkaç kere çaldıktan sonra açıldı "alo?"

"Mira naber nasılsın bebişim?" ne diyeceğimi anlamış gibi "yarım saat sonra müsaitim nereye gidiyoruz?" dedi. Beni bu kadar tanıyor olmasına şaşıyordum bazen. "Valla bilmiyorum annemin işi çıktı gidelim biyerlere içim sıkıldı vallahi." Arka taraftan bi kıkırdama sesleri geldi "olur bize gel benden birşeyler giyersin."

"Tamamdır yirmi dakikaya ordayım." üstümdeki pijamaları umursamadan çıktım. Çok umursamaz bir insanımdır söylemiş miydim? konu tabi sevdiğim insanlar olunca ayrı.

Dediğim vakitte Mira'nın kapısının önündeydim. Bi çılgınlık yaparak kenardaki demirlere basarak Mira'nın odasına tırmandım. Camın açık olmasını fırsat bilerek içeri daldım. Kapının önünde beklemeye başladım.

Kapı birden açıldı ve Mira beni görür görmez çığlığı basıp buz dolu suyu suratıma fırtlattı. "Senin ebene koyim ben mira!"

"Gerizekalı! kedi gibi camdan girersen olacağı bu aklım çıktı!" sinirli sinirli bakarken hafiften kıkırdadım. Üstümü süzdü ve yüzünü ekşiterek "Puh Allah seni kahretmesin bu kılık ne dilenci gibi insan azıcık özenir ne giydiğine yürü kıyafet odama benim." diyerek kolumdan tutruğu gibi dolabının önüne sürükledi beni.

"Hmm sana ne giydirsek şimdii???" diye kendi kendine sorarak dolaba bakmaya başladı.

"Aha buldum!" dedi ve dolaptan aşırı mini bir elbise çıkardı. "Oha mira oha! Alt tarafı bi avm'ye gidicez duyan da konsere, bara filan gidiyoruz zannedicek."

"Öff çok sade giyiniyosun sen azıcık süslensene ya." diye ısrar etti. "Ya sen istediğin kadar süslen bana bi kot tişört ver yeter."

Bana gözlerini devirirken "iyi seç istediğini dolaptan giy." Dolaba baktığımda bi tane pantolon bile neredeyse bulamadım. "Kızım bune sen karlı havada bile etek mi giyiyosun götüne kar kısılmıyo mu ben lahana gibi giyinince bile donuyorum."

Miray bana mındar gibi baktı. "Öf aman iyi be giycez etek napalım." Dolapta mini etekten başka etek de yokki aq. Opak çorabın üzerine mini bir şort eteği giyip üzerine de bej bir boğazlı kazak giydim. Mira çok şık ve tarz giyinen bir kızdır. Hem seme hem de uke karakterli bir insan ama seme yanı ağır basıyor.

Onun öyle rengarenk kıyafet dolabında bulamazsınız hep siyah ya da beyaz giyer -çoğunlukla siyah- benim dolabımda az çok öyle ama ben ona göre daha çok etek giyiniyorum o ise ful etek, pantolon çok nadir giyer.

Saçlarımı yaptıktan sonra hazırdım. (Multimedya balın'ın kombini) mira'ya baktığımda "Vay vay vay." diyip göz kırptım. Sade giyinmişti ilk kez ama çok şıktı bir o kadar da. Üzerinde mavi bir jeans, mini bir top crop ve bol bir kot ceket vardı. "Hain madem pantolonun vardı niye söylemiyosun."

Piç sırıtışı atıp " çünkü bugün ben giyinmek istiyordum ve sana göstersem kıçını yırtardın bunu giymek için." dedi. Harbiden çok pislikti bu kız. Tamamen hazırlandıktan sonra evden çıkıp avm'ye doğru yol aldık.

Mira kendini kaybetmiş bir şekilde o mağazadan o mağazaya giriyordu. Beni de tabi peşinde sürüklüyordu. Başkası yapsa sıkılırdım ama mira'yla sıkılmak imkansız gibi bişey.

En son Zara'dan bir sürü kıyafet aldıktan sonra çıktık. "Off çok acıktım ben birşeyler yiyelim mii?" dedi mira. "Olur valla bende kurt gibi açım."

Yemek katına giderken bi tane mücevher mağazası dikkatimi çekti. "Mira şu mağazaya girelim mi bi?" Neden olduğunu anlamış gibi piç piç sırıtarak "girelim bakalım." dedi.

İçeri girdiğimizde o kendine birşeyler bakmaya başladı. Bende öylesine bakıyordum ki silver pembe parlak taşlı bir yüzük dikkatimi çekti. Bu melise çok yakışır diye düşündüm.

Mira o kadar çok şey aldıktan sonra parası kalmamış olucak ki bişey almadı. Gidip omzuna bi tane çaktım "noldu len paran mı kalmadı." gülmeye başladım. O da güldü. "Neyse ben yemek katına geçiyorum sen gelirsin."

"Tamam sen git ben bi yüzük beğendim onu alıcam, gelirim birazdan." Mira yemek katına doğru gitti. Ben ise melisin minik ellerine çok yakışacağını düşündüğüm yüzüğü de alıp kasaya gittim. Fiyatı biraz uçuktu ama olsun onun gamzelerini görmeye değecekti.

Mira çoktan pizzaları siparişt etmişti. "Yüzüğü göstersene?" dedi. "Hediye paketi yaptım açmiyim şimdi."

Yüzüne bi gülümseme yerleşti "melise aldın dimi." o kadar mı belli olmuştu ona aldığım. "Yes sir."

"Tahmin etmiştim zaten yüzükçüye girerken daha sen öyle parlak yüzükler takmayı sevmezsin pek daha sade şeyler seversin." Beni bu kadar iyi tanıması korkuyor olsa da gülüp geçtim. O sırada yemeklerimiz gelmişti.

Yemek yiyerek ve sohbet ederek güzel bir gün geçirmiştik. Değişiklik olmuştu bana da bayağı eğlenmiştim. Son noktaya da kahve alarak atmıştık ve şimdi o kendi evine bende Lalin annemin evine doğru yol almıştık.

***
Evett, beynimi yediniz bölüm bölüm diye alın size bölüm djskskalaşş

MİNİĞİM (gxg)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora