20] öpeceğim seni

244 27 62
                                    


Taehyungları görünce bana soyluyosunuz bende duzeltiyorum✨️

///

"Ya louis!" unlu elini yüzüne sürüp un canavarına dönüştüğünü fark etmeden şef şapkasından biraz dışarı çıkmış gözlerini rahatsız eden saçlarını arkaya atarken louis'ye doğru yürüdü sinirle. "Hani ben yapacaktım?" dudakları hem sinirden hem de üzüntüden ve ihanetten bükülmüş elleri iki yanında yumruk olmuştu.

"Bebeğim ortalık batsın istemezdik değil mi?" sanki yeterince batmamış gibi konuşup elindeki çöpü kovaya atmış ayakta dikilen kendisine sinirden yanan gözlerle bakan genç çocuğa ilerledi ama aldığı kocaman bir terslenme oldu.

"Yalancı." sırtını louis'ye dönüp kollarını ona küstüğünü belli etmek için göğsünde çaprazladı. Hali tatlı olmaktan çok sinir küpünü andırıyordu.

"Özür dilerim çiçeğim ama kabuk mu yemek isterdin?" kendinden biraz kısa bedenin beline arkadan sarılıp kollarını karnında kavuşturdu, başını da kırgınlıktan çökmüş omuzlara dayayıp unlu yanağa öpücük bıraktı.

Kısa bir süre önce kurabiye yapmaya karar verip mutfağa inmişlerdi ve tariften gerekli malzemeleri bir bir dizerken harry yumurtaları kırmak istediğini söylemişti. Louis tabii ki de ona karşı çıkmayıp onaylamıştı ama onaylamamış olmayı yeğlerdi.

İlk yaptıkları karışım harry'nin içine kabuklarıyla birlikte kırdığı yumurtadan dolayı çöp olmuştu ve dökmek zorunda kalmışlardı, daha önce hiç yumurta kırmamıştı normaldi. İkinci yapışlarında bu sefer kabukları dökmeyeceğine söz verip tekrar kırmak istemişti ve o kadar heyecanlı duruyordu ki louis yine reddedememişti ama işi ona bırakmaya da pek meyilli değildi doğrusu.

Yumurtaya sıra gelene kadar her şeyi karıştırıp hazırlamışlardı ve sıraya yumurtaya geldiğinde louis harry'e unu alması gerektiğini söyleyip ötedeki dolaba yollamıştı ve o, orada yazan kadar unu doldurmaya çalışırken kendisi de yumurtaları karışıma kırıp olası bir faciayı önlemeyi başarmıştı.

Ama şimdi daha büyük bir facia vardı ki bebeği ona küsmüştü ve gerçekten kırılmıştı.

"Affetmeyecek misin beni hm?" diye mırıldandı. başını eğip beyaz boyuna burnunu sokup koklamıştı mis kokulu boyunu, öpücükleri de mesken tutmuştu orayı.

Louis'nin başı boynundayken omuzlarını 'bana ne' manasında yukarı kaldırıp indirdi. "Hayır." dedi.

"Öyle mi?" burnundan verdiği nefesler boynuna çarptığı yeri gıdıklıyordu ve
harry kafasını sürekli gıdıklamayı geçirmek için ona doğru eğip yüzünün boyunda sıkışmasını sağlıyordu. Bu seferkinde kırıp başarılı olmak istemişti.

"Affettirme servisi. Özür dileriz." sarıldığı genç çocuğun bir anda önüne geçip az önce sarıldığı belden aldığı destekle hafif bedeni kucağına alıp tezgahın temiz bir yerine oturttu. Harry ani hareketle ve kendini bir anda tezgahın üstünde bulmasının heyecanıyla ağzı açık beline sarılmış duran louis'ye bakıyordu. Oturduğu için ondan bir kaç santim daha uzun duruyordu.

Özür dileme sebebi o anda ortaya çıkmıştı, kıskacı altındaki bebeğini gıdıklamaya başlamıştı ki harry onun buna iyice alıştığını düşünüyordu. Odasında da gözünden yaş gelene kadar onu gıdıklamıştı ve gülerken harry'i izlemek kendi yüzünde de bir tebessüm açtırmıştı.

"Bebeğim beni affetmezse ne yapacağım bilmiyorum." gıdıklanan bedenin kahkahaları devam ederken bir anda yeni keşfedilmiş yetenekli oyunculuğunu ortaya çıkartıp yüzünü masum biri gibi asip af dilenmeye başladı. Tuttuğu elleri önce öpüp sonra omuzlarına bırakıp yüzünü tekrar şekerli boyuna gömdü, kurabiye diye onu yese yeriydi kullandıkları tüm malzemeleri üstüne başına bulaştırmıştı.

thoroughbred | larryWhere stories live. Discover now