1

510 53 453
                                    

Bu fanfiction, Düşmüş Melekler Senfonisi'nin henüz sola yatmadığı günlerin anısına ortalayarak yazılmıştır. Ayrıca Melek'e olumsuz, Arzu'ya olumlu yorum yapmak ve mantık hatalarımı yüzüme vurmak kesinlikte yasaktır.

***

"Zahmet verdim oğlum sana da. O kadar işin gücün arasında bir de bana yardım ediyorsun." dedi Nazmi Amca sırtımı sıvazlayıp.

Nazmi Amca, babamın çok eski bir arkadaşı ve aile dostumuzdu. Uzun yıllar babamla çalışmış, en zor günlerimizde yanımızda olmuştu. Babam bu dünyada ondan daha çok güvendiği kimse olmadığını söylerdi. Günün birinde başına bir şey gelse, ailesini gözü kapalı emanet edebileceği tek kişiydi Nazmi Amca.

"Ne demek Nazmi Amca. Furkan'a da söyle dikkat etsin kendine."

Ellerimi yıkamaya gideceğim sırada tamirhanenin önüne kırmızı renkli bir otomobil yaklaştı. Ardından içinden kızıl saçlı bir kız indi. Mavi çiçekli bir elbise vardı üzerinde, yüzündeyse hayli telaşlı bir ifade.

Nazmi Amca dürtene kadar kıza öküz gibi baktığımın farkında bile değildim. Kızla göz göze geldiğimizde bakışlarımı kaçıramadım. Ancak kız benim kadar istekli değildi göz teması kurmaya.

Nazmi Amca "Buyur kızım." dediğinde bakışları tamamen ona döndü.

"Küçük bir kaza yaptım ancak araba arkadaşıma ait. Yarına kadar tamir etme imkanınız var mı?" diye sordu kız. Arabadan anladığım kadarıyla arkadaşı baya zengindi.

"Hasara bir bakalım kızım ama yarına çıkaramayız arabayı. Benim çırak hastalanmış, izinli bir süre."

Kızın yüzü düşmüştü ancak 'geçmiş olsun' dediğini duydum. Nazmi Amca'ya halledeceğimi söyleyip arabayı inceledim. Ciddi bir şey yoktu, bir saate hallederdim. Ancak kızın bunu bilmesi için bir neden de yoktu.

"Yarına çıkması zor." dedim arabanın kaputuna elimi yaslayıp. "Ama madem çok acil bugün fazla mesai yapar hallederim."

"Sahiden mi?" dedi kız mahcup bir gülümsemeyle. "Peki yarın kaçta geleyim almaya?"

"8.30'da açıyoruz dükkanı."

"Tamamdır, ne kadar teşekkür etsem az."

Kız, Nazmi Amca'ya iletişim bilgilerini verdikten sonra gitti. Adı Melek'ti. İçimden birkaç kez tekrarladım ismini. Melek... Bu ismin ne kadar güzel olduğunu daha önce hiç fark etmemiştim.

***

Açılış saatinden yarım saat önce tamirhaneye geldim. Sadece üç dakika iletişim kurduğum bir kızı tekrar göreceğim için böyle hissetmem çok saçmaydı. Kendi kendime 'yok canım olur mu öyle şey' diyip dursam da durum ortadaydı. Basbayağı heyecanlıydım işte. Evlilik programlarında bahsedilen elektriklenme oluşmuştu aramızda. Kız da benden elektrik almıştı bence. Almış gibiydi yani. Aldığını umuyordum.

Saat 8.45'e geldiğinde tamirhanenin kapısının açıldığını duydum. 15 dakika geç kalmıştı ama Melek olmalıydı bu. Heyecanla girişe yöneldiğimde sarışın bir adamla karşı karşıya geldim.

"Buyurun?"

Bir süre vahşi batı filmlerindeki düelloya hazırlanan kovboylar gibi süzdük birbirimizi. Adam en sonunda konuştu. "Dün akşam saatlerinde kırmızı bir araba getirilmişti buraya. Onu almaya geldim."

Tamirci Çırağı / ZüpmelWhere stories live. Discover now