5.Bölüm

332 28 2
                                    

Sabahın erken saatlerinde uyanıp hazırlanmıştım. Kahvaltıyı bizimkilerle etmeyi planlarken bütün planım alt üst olmuştu. Şuan Akasya ailesiyle sessiz sakin soğuk rüzgarların ortada cirit attığı bir kahvaltı ediyorduk.
Çok fazla yemek yemek istemiyordum. Dün Mete'nin bahsettiği börekler için saklıyordum kendimi. Umarım patateslidir.

"Aç değil misin?"

Ege kulağıma eğilerek fısıldamıştı. Bakışlarımı ona çevirdim.

"Nerden çıkardın? Yiyorum işte."

Biraz sert mi oldu?

"Özür dilerim. Öyle tabağına oynadığını görü-..."

Hızla sözünü kestim.

"Kusura bakma biraz sert oldu. Erken kalktığım için biraz huysuzum sanırım. Ve sana küçük bir sır veriyim. Deli gibi açım ama anneannemin böreklerine saklıyorum kendimi."

Sırıttı. Tam bir şey söyleyecekti ki çaprazımda oturan çocuk sözünü kesti.

"Toplum içinde kulaktan kulağa konuşulmayacağını bilmiyor musunuz? Hadi bu kızı anlarım. İpsiz sapsız! Sana ne oluyor Ege?"

Ayak tırnağımın üstündeki toz tanesi bile olamayacak angut bana laf mı atıyordu?

"Sanırım sende nasıl konuşacağını bilmiyorsun. Öğretmemi ister misin?"

Gayet sakin ve düz bir sesle konuştum. Onlarla konuşmak istemiyorum fakat beni buna zorluyorlar. Yanındaki çocuk konuştu.

"Hadi ya sen mi öğreteceksin? Sizin kenar mahallede nasıl konuşuyorlar anlatsana biraz. Belki ne dediğini az biraz anlarız."

Beni aşağılamaya çalıştığı uzaydan bakılsa bile belli olan çocuğa diktim bakışlarımı. Sinirlenmiyordum. Sanki bütün sinirlerim alınmış gibi düz ve soğuk davranıyordum.

" Kardeşinin konuşma becerisi olmadığını fark edip ona destek olman beni mutlu etti. Böyle kardeş dayanışmaları her zaman gözümü yaşartır."

Konuşma arasında sahte göz yaşımı sildim. Dudaklarım alayla kıvrıldı.

"Dediğimi anlama konusunda zorluk çekiyor gibi görünmüyorsun. Sanırım aynı mahalledeniz."

Ne sanıyorlardı bilmiyorum. Ben yeni girdiğim ortamlarda her zaman sessiz sakin olan o kızdım. Sonradan açılırdım. Beni sessiz görüp ezmeye mi çalışıyorlardı? Kendimi ezdirecek değildim.
Bu davranışlara fazla tahammül etmiyecektim. Benim gidicek bir evim vardı. Onlara muhtaç değildim. Bu halime şükrettim. İyki arkamda duran bir ailem vardı.

"Çocuklar lütfen! Tartışmayı bırakın ve sessizce kahvaltımızı edelim."

Bu uyarıyı kendi üzerime alınmadım. Sonuçta onlar başlattı. Yavaşça sandalyeden kalktım.

"Size afiyet olsun."

Ben gitmeye hazırlanırken Semra Hanım kolumdan tuttu.

"Kızım lütfen... Onlar adına özür dilerim. Kahvaltımızı yapmaya devam edelim."

"Semra Hanım kalkma sebebim gereksiz söz dalaşı değil. İzniniz olursa kardeşim geliyor. Onunla birlikte dışarı çıkacağım."

Gözümde değeri olmayan insanların sözleri canımı acıtmıyor. Sağolsun sevgili babam bunu bana öğretmişti.

"Bildiğim kadarıyla tek çocuktun?"

Bu soruyu Tuğrul Bey sormuştu. Bu ne yahu bir de hesap mı vereceğim?

"Yalanları biraz daha geliştir ufaklık!"

Ulan bu çocuğu öldürürüm. Bana yalancı dedi!
Derin bir nefes aldım.

TOMRİS: SIFIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin