×28

3.3K 299 87
                                    

arkdslar kisa bir duz yazi yazayim dedim uzattim da uzattim imdat 😭 sıkılırsanız sonlara dogru gidin ya da yapin iste bi seyler... iyi okumalar...

-

Gecenin bir körü, kafam karmakarışık ve ağzım tam anlamıyla bir karış açık bir şekilde ekrana bakıyordum.

Konuşmak istediğini söylediğinde konunun böyle bir şey olabileceği aklımın ucundan dahi geçmemişti. On dakika öncesine kadar yarı açık gözlerimle, camdan yarım bir şekilde içeriyi aydınlatan ay ışığının yardımıyla ekranı zorlukla görmeye çalışırken şimdi bana âşık olduğunu söylemesinin etkisiyle tümüyle açılmış bilincim ile yatağımda öylece duruyordum.

Yüzüme vurduğu şeylerin doğru olmasından ötürü ne kızabiliyor ne de üzerine bir laf söyleme kuvveti buluyordum kendimde. O defteri başkasıyla birlikte olmasına rağmen hâlâ beni sevmesinden ötürü yazdığının, üstelik bu günlerde bile yazmaya devam ettiğinin farkındaydım. Son karşılaşmamızdan sonra aramızda yaşanan her şeyin büyük bir sorumlusu o defter olsa da gözümde bunu küçültmeye çalışmıştım. Kabul etmek, görmek istememiştim. O zaman beni seviyordu, bunu reddedemezdim, ama şimdi? Evliyken bana yaptığı onca destekte, en yakın arkadaşlarımdan biri olmak istediğini söylediğinde, hâlâ kalbi beni mi barındırıyordu içinde?

Onca yaşananlardan ve geçmişimizden sonra bunu kabullenemezdim. Beni aldatmıştı. Söze kolay, ne yaşadığımı maalesef ki sadece ben ve yanımda kalıp destek çıkmaya çalışan birkaç arkadaşım biliyordu. Hayatınızı birlikte geçirmek istediğiniz o kişiyi bulduğunuzu düşündüğünüzde ve o sizi ilerlediğiniz yolun daha yarısına bile ulaşamadan bıraktığında bunun acısı, tüm hayatınızın gidişatını etkiliyordu. Bu yüzden olsa gerek ki başkasını severken bile tüm bu kırıklıkları örtmekte ve bir kenara atmakta hiçbir zaman başarılı olamamıştım.

Nefeslerim istemsizce hızlanırken ekranını kapattığım telefonumu yumuşak bir şeymiş gibi avcumun içinde sıkıyordum. Şimdi birdenbire tüm geçmişin konusunu açarak bildiğim her şeyin, tüm acıların yalan olduğunu söylüyordu. Neye inanmam ve ne düşünmem gerektiğini bilmediğim bir noktadaydım. Ailesini öyle istediğinden ötürü hiçbir zaman düzgün tanıyamamıştım ama anlattıklarından sonra, özellikle babasını sevmediğini, hatta ondan nefret ettiğini görebiliyordum. Hastanede yatarken bile hiç umursamadığı belli oluyordu.

Yani o muydu sebebi? Nasıl bir sebep başka biriyle yurt dışına giderek beni bırakmasını gerektirebilirdi ki?

Gözlerim birkaç saniyeliğine kapanarak bana mantıklı düşünebilmem için zaman tanıdığında yanına gitmeyi düşünmeye başlamıştım. Eğer gerçekler bambaşkaysa ve sonunda aklından geçirdiği, bana anlatmadığı şeyleri dökülecekse bunu onun sesinden duymak ve kendisini karşımda görmek istiyordum. Çünkü her mimiğini, bakışını, ses tonunun değişimlerini ezbere bilen biri olarak doğrularını söylediğini rahatça anlayabilir ve ona kalbimin derinliklerinden inanabilirdim.

Bu kaçınılmaz gerçekten nefret ediyordum fakat Jeongguk'a hâlâ aşık olduğumu inkâr etmek aptallık olurdu. Belki bu aptallığa neredeyse evlenmek üzereyken başvurabilmiştim ama tek engel ona olan güvensizliğimken, kalbimdeki yoğun duyguları gizleyemiyordum. Ondan kopamamıştım, belki de hiç kopmak istememiştim. Beni geride bıraktığı için çok öfkeli hissediyordum ve hayal kırıklığıyla doluydum. Tüm güzel duygularımı bu yöne sürükleyerek kendimi başkasını sevmek için zorlamıştım, bir gün başarmıştım da.

Sanırım kaderimde onunla ayrılmak varmış, çünkü kendimi gelecekte bir kandırmaca oyunu içerisinde bulmayı gerçekten hiç istemezdim.

Kendimi toplamayı başardığımda telefonumu bir kenara bırakarak yataktan ayaklandım ve odadan sessiz adımlarla çıkmaya çalıştım. Gözlerim karanlığa alıştığından etrafı daha rahatça seçiyor, kalbimin düzensiz atan ritimlerine dayanmaya çalışarak hemen yandaki odasına ilerliyordum. Kapısının önünde duraksadığımda fazla düşünmeden hafifçe kapısını tıklatmış, ben olduğumu anlayarak belki de reddetmesinden önce yavaşça aralamıştım. Açtığı masa lambasından ötürü hafifçe parlaklığın vurduğu yüzünü anında fark ettiğimde gözlerimizin buluşması saniyeler almıştı. Yorganın içine bürünmüş, elinde sıkı sıkı kavradığı telefonuyla yüksek ihtimal benden bir yanıt bekliyordu. Merak kaplı ifademi yok etmeye çalışarak yüzüme sakin ve daha yumuşak bir ifade ekleyerek içeriye doğru girdim.

the red notebook ✔Where stories live. Discover now