\7/

700 61 25
                                    

Sonunda Seungmin arkasında Chan ile gelmişti.

"Sonunda gelebildiniz Chan bey. "

Chan, Hyunjin'in dediğine göz devirmiş ve tam karşısına gelerek konuşmaya başlamıştı.

"Ee nasılsın? Nasıl gidiyor? "

"Susta ne istediğini söyle. "

"Sadece takas istiyorum."

"Eşya mı bu? "

"Imm bilmem. "

Chan omuz silkerek konuşmuştu.

Hyunjin, Chan ile Chan'ın hemen arkasında duran Felix arasında gözleri gidiyordu. Kolunu bir anda arkada duran Felix'in kolunu tutmak için uzatmıştı. Felix'in kolunu sıkıca tutmuştu ve bırakmaya da niyeti yoktu. Tam gitmek için adım atacağı zaman Chan, Hyunjin'in kollarından tutmuştu.

"Dur daha karpuz kesecektik."

"Kes lan."

"Hatırlıyor musun biz bu sahneyi yaşamıştık. Bende sevdiğimi almak için gelmiştim ama sen buna izin vermemiştin. Karar senin. Ya Jısung'u verir Felix'i alırsın yada....o zaman olanlardan ben sorumlu olmam."

"Arada ki farkı sana söyliyeyim hemen. Jısung, Felix gibi zorla tutulmuyordu. Hemde Jısung, Minho'nun sevgilisi amk benden ne istiyorsun? "

"O gün Minho orda değildi. İzin verseydin şimdi biz Jısung ile mutluyduk. Neyse sende şimdi o gün olduğu gibi Felix olmadan burdan çık git. "

Hyunjin boş gözlerle Chan'a bakıyordu. Anlayamıyordu. Jısung onu zaten sevmediğini söylemişti. Zaten emindi ki Felix gene olanları ve kişileri unuttuğu için korkuyordu. Nerde olduğunu bilmediği bir yerde kim olduğunu bilmediği iki kişi onun için kavga ediyordu. Hyunjin son bir kez Felix'e baktı.

"Söz veriyorum geri geliceğim."

Kapıyı çarptı ve evden çıkıp arabasına bindi.

Chan, Hyunjin evden çıkana kadar öylece durmuştu. Kapının kapanma sesi gelince tek ayağı üzerinde arkasına dönmüştü. Felix'in kolunda tutup yukarı doğru çekiştirmeye başlamıştı.

"Kolumu bırak! Seni tanımıyorum bile! Ne istiyorsun? Benim ne suçum var? "

Chan, Felix'in dediklerini takmamış ve yukarı kata çıkarmıştı.

Felix'in demin çıktığı odaya gelmişlerdi. Felix ile içeri girdi. Pencerelerin kilitli olduğundan emin olunca Felix'i yatağın yanında bırakıp kapıya yöneldi.

"Kimsin? Yada seni tanıyor muydum? O adamda kimdi? Ne zaman gidicem?"

Felix'in peşpeşe soruları üzerine Chan kapıyı bırakıp arkasını dönmeden konuşmuştu.

"Kim olduğumuzu falan boşver. Ne zaman gideceğinde o adama bağlı. "

Chan adam kelimesini bilerek bastırarak söylemiş ve odadan çıkmıştı. Arkasından kapıyı kapatıp kilitlemişti.

Felix olduğu yere çöküp ağlamaya başlamıştı.

Ne vardı onun da normal bir hayatı, normal bir ailesi olsaydı. Çok bir şey istemiyordu. Normal bir hayat istiyordu sadece.

Ağladığı için gözleri kan çanağı gibi olmuştu. Dudakları da gözleri gibi şişmişti.

Biri kapının önüne gelip kilidi açmıştı. Felix gelenin kim olduğunu merak etmiyordu. O yüzden kafasını kaldırma gereği duymadı.

"Aç mısın?"

Seungmin'in sesiyle Felix kafasını sağa sola sallamıştı.

"Chan kızarsa ben karışmam ama."

Felix kafasını kaldırmamış ve sadece dinlemişti.

"Bak sana ne dicem? Korkmana gerek yok. Chan sana kolay kolay zarar verebilecek biri değil."

Seungmin getirdiği tepsiyi yatağın yanında ki masaya bırakıp dışarı çıkmıştı. Kapıyı da arkasından kilitleyip aşşağı inmişti.

Felix'in gözleri kapanmaya başlamıştı. Yaklaşık üç saattir odadaydı ve ara ara tekrar ağlamaya başlıyordu. Başı sürekli dönüyor ve midesi bulanıyordu. Aşşağıdan kapının çalma sesini duymuştu. Konuşmalara bakılırsa Chan gelmişti. Nereye gitmişti ki?

Felix'in gözleri artık dayanamıyordu. En son birinin adımlarının odasına doğru geldiğini duymuştu.

Gözünü açtığında beyaz hastane tavanı ile göz göze gelmişti. Kafasını sol tarafa doğru döndürüp serumlu koluna baktı. Kafasını diğer tarafa çevirdiğinde ise başında bekleyen Chan'ı gördü.

Chan uyandığınu fark edince hemen ayaklanmıştı.

"İyi misn?"

Felix kafasını sallayarak cevap vermişti. Chan odanın kapısını açarak koridorda ki hemşireye haber verip içeri girmişti tekrar. İçeri giren hemşire Felix'in sol tarafına geçip kolunda ki serumu kontrol etmişti.

"Daha iyi misiniz efendim? "

Felix olumlu mırıltılar çıkarınca kadın Chan'a dönmüştü.

"Efendim bay Hyunjin'in buraya gelmesi lazım. Siz mi ararsınız biz mi haber verelim?"

"Ben burdayım ona gerek yok."

"Kayıtlara göre Felix'in ebeveyni o gözüküyor. Eğer haber vermiyecekseniz biz veririz. "

"Tamam ne yapıyorsanız yapın. "

"Şey.... Hyunjin kim? "

İkisini bölen Felix olmuştu. Hemşire yatakta uzanan bedene dönmüştü.

"Hatırlamıyor musunuz Felix bey? "

"Hayır."

"Ah..şey..üvey babanız. Ben doktora haber vereyim. Tekrar geçmiş olsun efendim. "

Kadın odadan çıkıp kapıyı arkasından kapatmıştı.

Ortama sessizlik hakim olmuştu. Bu sessizliği bozan içeriye giren doktor olmuştu.

"Günaydın Felix bey. "

Adam içeri gülerek girmişti. Felix'in cevap vermemesine bir şey dememiş ve serumu kontrol etmek için Felix'in yanına gelmişti. Bir yandan elindeki kağıtları kontrol ediyor bir yandan da konuşuyordu.

"Kendini nasıl hissediyor-"

"Niye bayıldım? Niye hala bir şeyleri unutuyorum? İyi olmiyacak mıyım? "

"Bunu senle konuşamam. "

"Kimle konuşacaksını-"

İçeri giren kişi ile herkes dönüp gelene bakmıştı. Hyunjin içeri girdiği gibi Felix'in yanına geçip yatağın yanına çökmüştü.

"İyi misin? Başında ağrın falan var mı? "

"Hayır yok ama...siz kimsiniz? "

Doktor araya girip ikisinide bölmüştü.

"Cidden hatırlamıyor musunuz? "

Felix kafasını sağa sola sallamıştı.
Doktor eli ile Hyunjin'in arkasında duran Chan'ı eli ile işaret etmişti.

"Peki o adamı? "

Felix gene kafasını sallamıştı. Gene unutmuştu. Buna artık eskisi kadar üzlümesede acıyordu kendine. Herşeyi nasıl bu kadar çabuk unutabiliyordu ki?

Doktor bu sefer Hyunjin'e döndü.

"Efendim sizinle konuşmamız lazım. "

Adam elindeki kağıtlara son bir kere göz gezdirerek konuşmutu. Hyunjin kafası ile onaylayınca Chan'a dönmüştü.

"Siz neyi oluyorsunuz? "

Chan omuzlarını silkmekle yetinmişti.

Hyunjin, Felix'e son bir kere bakıp kapıya yönelmişti.

"Beyefendi sizde çıkabilir misiniz? Dinlenmesi lazım. "

Chan cevap vermeden odadan çıkıp gitmişti. Hyunjin ve doktorda hemen ardından.

My little baby/HyunlixDonde viven las historias. Descúbrelo ahora