= 15 = Küçük Şey

144 32 11
                                    

Kutunun içinde fantastik Batı filmlerinden fırlamış genç bir ejderhaya benzeyen küçük bir şey oturuyordu, vücudu amniyotik sıvıdan dolayı yapışkandı. Aradaki fark, sırtında siyah bir kürk olmasıydı. Kulakları üzgünmüş gibi aşağı sarkmıştı.

"Bu da nedir böyle?" Han Li başını yana eğdi.

O küçük şey de Han Li'ye bakmak için başını eğdi. Onu kopyalıyormuş gibi yüzünde bir merak ifadesi vardı.

"Zhou Yu, onu öldürmeli miyiz... Yoksa öldürmemeli miyiz?" diye sordu Wu Yun.

"Bu organizma hangi seviyede?"

Herkes Zhou Qing'e baktı, çünkü Nibelungen yaratıkları arasında en çok bilgi sahibi oydu.

Zhou Qing yaklaştı ve Zhou Yu'nun yanında durdu. Gözlerini kıstı ve küçük varlığı dikkatle inceledi.

"Boyut açısından, iri bir yenidoğan değil. İki başlı kurt örümceğinin yavrularından da çok daha küçük... C sınıfı veya daha düşük bir organizma olmalı."

"Ayrıca çok da güzel değil. O yılan akrebin güzelliğiyle karşılaştırılamaz bile." Han Li de incelemek için yaklaştı. "Hayatta kalmanın ikinci yasasının ne olduğunu hatırlıyor musunuz? Bir organizma ne kadar güzelse, o kadar tehlikelidir. Görünüşü 'güzel' olmaktan uzak..."

"Peki, sence Perytonlar güzel miydi?" diye sordu Wu Yun.

Han Li konuşmadı. Çirkin organizmalar güvenli anlamına gelmiyordu ama güzel organizmalar kesinlikle tehlikeliydi.

"Yanımızda götürmeyi düşünmüyorsan, burada bırakalım gitsin. Ama getireceksen... Lütfen önce onu temizler misin? Şu sıvısı, öğk..." Wu Yun bir tiksintiyle baktı. "Sümükle kaplı gibi görünüyor..."

Kutunun arkasında da insanlar olduğunu anlayan küçük şey arkasını döndü. İki pençesi kutunun yan tarafına yapıştı, Wu Yun'a baktı ve hafif bir "Hrn?" sesi çıkardı.

"Siktir... Lütfen bana o masum gözlerle bakma. Kendimi suçlu hissediyorum!" Wu Yu, yüzünü kapattı ve timsah gözyaşlarını siliyor gibi yaptı.

"Daha kendimizi savunmaktan aciziz ama evcil hayvan mı bakalım istiyorsunuz?" Han Li sordu. O küçük şeye baktı ve içini çekti, "Yani... C sınıfının altında bir organizma, ebeveynleri de yok... Muhtemelen çok yakında bir şeytanın yiyeceği olur gider zavallı."

"Ah, kadınlar... Şeytana bile hemen sempati besleyebiliyorlar." dedi Wu Yun alayla.

Silahını iki eliyle tutan Zhou Yu, bir elini serbest bıraktı ve çömelerek parmağıyla küçük şeyin kulağını dürttü.

Küçük şey ufak temasla hemen sırtının üzerine düştü. Küçük pençeleriyle kulağını kaşıdı ve şaşı gözleriyle ona baktı.

"Aman Tanrım, yeni doğmuş bir bebek gibi... Onu öldürsek de burada bıraksak da suç..." Han Li dertli dertli konuştu.

"O zaman temizleyin şunu da öyle devam edelim." Wu Yun öğürmemek için kendini zor tutuyordu.

Tecrübesine dayanarak, tehlikeli görünmese bile öyle olmayacağına güvenilmemesi gerektiğini düşünüyordu.

"Ne ile sileceğim?" Zhou Yu sordu. "Neden kıyafetlerini çıkarmıyorsun, ben de yavrucağın yüzünü gözünü sileyim?"

"Siktir git." dedi Wu Yun gözlerini devirerek. "Bu harika vücudumu kıskandığını biliyorum ama herkese şov yapmaya hevesli değilim."

Han Li, Wu Yun'u görmezden geldi. Boynundaki ipek eşarbı çözdü ve Zhou Yu'ya verdi. "Elimde olan sadece bu."

Zhou Yu başını salladıktan sonra küçük şeyi kulağından tutup kaldırdı. Vücudundan aşağı sıvı damlıyordu.

Laws Of The Other WorldWhere stories live. Discover now