1.BÖLÜM: "DEHŞET"

57 10 1
                                    

Lütfen yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın! Umarım bölümü severek okursunuz. Bölüm bittiğinde yorumlarda buluşalım! :)

Bölüm Şarkısı: The Lumineers- Sleep On The Floor

_______


Kulaklarımı dolduran yoğun silah sesleri beraberinde tiz, acı çığlıkları da getiriyordu. Gözlerimi aralamayı kendime hedef bellemişken ansızın hissettiğim tarifi olmayan acı beni esiri altına aldı. Hatırladığım tek şey bir an da büyük bir çatışmanın içinde olduğumuzdu. Saç diplerimde hissettiğim ıslaklıkla bütün bedenimi kaplayan korku beraberinde tiz bir inilti döküldü dudaklarımdan.

"Kanıyor."

Sesin sahibini gözlerim sıcacık bir perde tarafından esir alındığı için göremiyordum. Bahsettiği cümleyi idrak edebilmem için büyük ve şaşırılacak bir çaba sarf etme gereği duydum. "Kanıyor," diyerek cümlesini tekrar etti kimliğine uzak olduğum insan. Uzun ve acılı bir süreç sonunda birbirine yapışmış uzun kirpiklerimi çözmeyi başarıp gözlerimi araladım. Elim refleks olarak saç diplerime yol çizdi, ardından elime gelen ıslaklık hissiyle midem kasılırken elimi yavaşça indirdim. Etrafı fazlasıyla bulanık gördüğüm için elime bulaşan ve hala kurumamış olan rahatsız edici sıvının ıslaklığının sebebini kestiremiyordum. "Bulanık," diye mırıldandım oturduğum rahatsız edici zeminden güçlükle doğrulurken.

Sesim bedenimde hissettiğim güçsüzlüğü ezecek kadar belli belirsiz çıkmıştı.

Bulanık görmemin nedeni havada ateşten çıkan yakıcı dumanların hâkim olmasıydı. Burnuma kan kokularıyla birlikte rahatsız edici yanık kokuları da geliyor, burnumun içini yakıyordu. Kan kokularını bastıran yanık kokuları bütün havayı hakimiyeti altına almış, sanki her tarafı kapkara bir sis bulutu ele geçirmiş gibiydi. Görüşüm yavaş yavaş netleşirken tam çaprazımda, sol bacağında, diz kapağının üzerine ufak cam parçası batmış ve kanayan bacağının üzerine çoktan kana bulanmış elleriyle akan kanı denetlemek için baskı uygulayan en az benim yaşlarımda bir kız gördüm.

Sarı saçları pis dumandan solmuş, uçları kanın kiriyle lekelenip turuncumsu bir renge bürünmüştü. Başımın ağrımasını göz ardı ederek kıza doğru yaklaşırken silahtan çıkan yoğun sesi daha yakından duymaya başladım ve bu hiç hoşuma gitmedi. Kulaklarım duyma yetisini gittikçe yitiriyordu. Derin bir nefes aldım ve etraftaki pis, burun yakan kokuyu ciğerlerime çekmek zorunda kaldım.

"Sana yardım edeceğim," diyerek kızın biraz da olsa bana güvenebilmesini umdum. Ne kadar başarılı olduğumdan emin değildim fakat kızın terlemiş yüzündeki o donuk ifade bir an olsun gözden kaybolmuş gibiydi. Kızın hemen ayaklarının dibinde duran ufak, hafif yırtılmış kumaş parçası görüş alanıma girdiğinde yaklaşmakta olan silah seslerini önemsemeden kıza doğru ilerledim. Kumaş parçası, kızın ayaklarına ters geçirdiği bir sürü toz ve kirden üzeri kapkara olmuş krem rengi ayakkabılarının hemen dibinde duruyordu. Parçayı elime aldığımda gözlerim kıza çevrildi, bir yerden tanıdık geliyordu ama bir türlü nereden tanıdık geldiğini çıkaramıyordum.

Kumaş parçası uzundu ve az da olsa kızın kansızlıktan ölme ihtimalini indirgeyebilecekti. Gözlerim hala acıyla inleyen kızın üzerindeyken, "Ellerini bacağından çekmeni istiyorum. Biraz sonra yapacağım hareket canının fazlasıyla yanmasına sebep olacak ama dayanmak zorundasın. Sesini çıkarmaman gerekiyor. Sessiz durman gerek. Anladın mı?" dedim güçsüzce. Beni anlayamayacak korkusuyla cümleleri ardı ardına sıraladım.

Yaşla dolmuş olan açık gri gözleriyle bana bakarken anladığını belli etmek için başını aşağı yukarı salladı ve her yeri kana bulanmış olan ellerini bacağından çekmeyi başardı. Elimdeki kumaş parçasını dikkatli bir şekilde kızın bacağının altından geçirdim. Bunu yapabilmem için bacağını hafif kaldırmam gerekmişti ve ben bu işlemi sürdürürken bir an olsun gözlerimi, gözlerini sımsıkı yummuş olan kızdan ayırmıyordum. "Şimdi kumaşın uçlarını tutmanı isteyeceğim. Camı çıkarmam gerekiyor ve bunu senin yardımın olmadan başaramam. Canın yanacak ama sabretmek zorundasın."

KÜLLERİN DOĞUŞU - EPOCHAL (1. KİTAP) Donde viven las historias. Descúbrelo ahora