quatre

169 21 16
                                    

1 saat sonra...

"Herşey için teşekkür ederim evladım. Ne iyi oldun da geldin. Çok sevdim seni. Hongjoongum ile de iyi arkadaş olmuşsunuz. Çok sevindim. Arada gel böyle olur mu?"

"Tabii ki de gelirim. Siz hiç merak etmeyin"

Seonghwa hafifçe gülümsedi ve el salladı daha sonra kapıya doğru ilerlemeye başladı.

Hongjoong peşinden ilerliyordu. Hala kafasında dönen bir sürü soru vardı.

Seonghwa, kapıyı açtı ve ayakkabılarını giymeye başladı.

Hongjoong, ona bakıyordu. Herşeyiyle inceliyordu.

"Büyükannen çok tatlı kadın. Senin gibi biri ile olmasına sevindim"

Onun sözü ile dalgınlığından çıkıp kendisini düzeltti.

"Eh yani. İşe de gidip geliyorum ben bazen yoruluyorum onunla ilgilenemiyorum. Bugün de işten izin alıp geldim vakit geçiririz diye"

"Ah ben böldüm zamanınızı özür dilerim. Haber de vermedim sürpriz olsun istemiştim"

"Sorun değil büyükannem sevdi seni zaten. O sevdiyse hiç sorun yok demektir"

"Oh iyi o zaman" Seonghwa ayakkabılarını giydikten sonra ayağa kalktı ve montunu giydi daha sonra Hongjoong'a döndü.

Hongjoong, kendisinden uzun kızıl saçlıya bakıyordu.

"Teşekkür ederim geldiğin için. Büyükannemi böyle mutlu görmemiştim uzun zamandır"

"Rica ederim. İsterse her zaman gelirim. Tabii sende istersen"

"Büyükannem isterse bana da asla sorun olmaz. Merak etme"

"Ah peki o zaman bu arada sen mutfakta bana birşey diyecektin. Ne diyecektin?"

İşte Hongjoong, Seonghwa'nın bu sözü ile duraksadı.

Sormak ile sormamak arasında kaldı ama bunu yapması gerekiyordu.

"Büyükanneme ve bana neden yardım ettin? Veya bu sadece bize özgü birşey mi yoksa herkese karşı böyle misin?"

Seonghwa, sorduğu soru ile hafifçe gülümsedi.

"Ben yardım etmeyi severim Hongjoong. Bana okulda boşuna kahraman demiyorlar. Benim o lakabım, sadece okul içinde geçerli değil. Okul dışında da çok yardım eden biriyimdir ben. Bu sadece size özgü bir durum değil"

"Ah anladım. Gerçekten çok iyi birisin"

"Herkes öyle diyor. Ben sadece kendim oluyorum o kadar. Kendi özüm böyle benim"

"Senin gibi insanlar bulmak bu dönemde çok zor"

"Farkındayım bende bir bakıma o insanların ölmediğini, hala bazılarının hayatta olduklarını ama kendi içlerinde ki duyguları göstermediklerini ispatlamaya çalışıyorum. Bunu da kendim olarak yapıyorum. Çünkü bir insan ne kadar kötü olursa olsun, o insanın içinde az da olsa bir sevgi veya iyilik duygusu var olduğuna inanıyorum"

Hongjoong, Seonghwa'nın şiir gibi sözleri ve şiir okurmuşçasına sesine hayranlıkla bakıyordu.

Etkilenmiş gibiydi.

Hemde fazlasıyla...

"Ah biraz kafanı mı karıştırdım?"

Seonghwa'nın bu sorusu ile kendisine gelen Hongjoong başını iki yana doğru salladı.

"Hayır gayet iyi anladım ne demek istediğini. Sen gerçekten çok iyi düşünüyorsun"

"Ah teşekkür ederim"

the hero / seongjoong  ✔Where stories live. Discover now