onze (finale)

183 21 7
                                    

Hongjoong, hayatta tekrar ve tekrar kaybettiğini hissetmişti.

Hep hissettiği duyguyu tekrar yaşamıştı.

Hastaneden nasıl kendisini dışarı çıkardığını bilmiyordu.

Kazadan kendisi pek bir yara almadan atlatmıştı.

Çünkü araba sevgilisinin tarafından çarpmıştı.

Hongjoong, kendi durumunun iyi olduğunu öğrenince doktorundan izin alarak kendi sevgilisi ile ilgilenen doktorun yanına gitmişti direkt.

Sevgilisinin durumunu sorduğunda ise tekrar kaybettiğini anlamıştı.

Biricik kahramanını da kaybetmişti.

Hongjoong, doktorun dediklerinden sonra gözlerinin dolmasına engel olamamış ve hızlıca ağlayarak hastaneden çıkmıştı.

Şimdi ise şiddetli bir yağmurun altında, hastanenin önünde dizlerinin üstüne çökmüş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

Önce canından çok sevdiği annesi, ardından en yakın dostu gibi olan büyükannesi ve en sonunda ise biricik kahramanı sırayla gitmişti.

Hongjoong, kendisini hiç bu kadar çaresiz hissetmemişti.

Artık bir başınaydı. Kimsesi yoktu. Ne yapacağını bilmiyordu.

Mavi saçları, iyice gözlerinin üstüne gelirken gözlerinin yaşlarına engel olmuyordu.

Bu kadarı ona ağır gelmişti. Ufak bedeni bu kadar yükü kaldıracak mıydı bilmiyordu.

Kalbi acıyordu mavi saçlının, herşey için daha çok erken olduğunu düşünüyordu.

Kahramanı ile ne de çok hayal kurmuştu oysa ki.

Belki evlenip balayında istedikleri ülkeye gidebilirlerdi. Yanlarında San ve Wooyoung ile hemde.

Belki evlendikten sonra çocuk evlat edinebilirlerdi. Kahramanı çocukları çok severdi.

Belki daha büyük bir eve taşınıp köpek sahiplenebilirlerdi. Çünkü kahramanı köpekleri de severdi.

Ve daha nicesini düşünmüştü mavi saçlın oğlan. Şimdi ise hepsi suya düşmüştü.

San ve Wooyoung, doktorların kendilerini aramaları ile hastaneye gelmişlerdi.

San, Wooyoung'u zar zor sarhoş halinden çıkarmıştı doktorun aramasından.

Neyse ki ikisi de şuan ayık bir haldeydi.

İkili hastaneye endişeli bir şekilde yürürlerken, diz üstüne çökmüş hıçkıra hıçkıra ağlayan mavi saçlı oğlanı beklemiyorlardı.

İkili, mavi saçlıyı görünce hızlıca onun yanına geldiler ve ellerinde ki şemsiyeyi onunda üstüne tuttular.

Wooyoung, hızlıca Hongjoong'un önüne çömeldi ve onun başını kendi omzuna yasladı.

"Noldu tatlım?"

"O gitti Woo gitti işte. Hani kahramanlar ölmezdi?"

Wooyoung ve San duydukları şey ile şok geçirmişçe bir süre durduktan sonra ikisininde yüzü düşmüştü ama kendi acılarını şuan unutup mavi saçlı ile ilgilenmeleri gerekiyordu.

Çünkü, mavi saçlının bunu tek başına atlatamayacağını biliyorlardı.

Wooyoung, sıkıca sarıldı mavi saçlı oğlana.

Hongjoong, ağlamaya devam ediyordu. Ufak bedeni soğuktan titremeye başlamıştı.

San, şemsiyeyi ikisinin üstünde tutmaya devam ediyordu üstünde ki montu çıkarıp mavi saçlının omuzlarına koydu.

the hero / seongjoong  ✔Where stories live. Discover now