20

25 4 7
                                    

"Hoşgeldin."

Kyu kapıyı açtı ve Taehyun'un içeriye girmesini izledi. Normalde olduğundan çok daha neşeli gözüküyordu, ki bu biraz imkansız bir durumdu çünkü Kyu neredeyse günün her saati mutluydu, kapıyı kapattığı gibi bağırdı. "Çok garip ama bir yandan da şaşırtıcı bir şekilde iyi bir şey oldu, sana anlatmam lazım hemen!"

Taehyun kaşlarını çatarak koltuğa oturdu. "Ne oldu ya?" Yanına geçen Kyu anında konuşmaya başladı. "Eunwoo buraya geldi."

Taehyun birkaç saniyeliğine Eunwoo'nun kim olduğunu düşündü, nedense hala sahte isimlerine alışamamıştı, derken Kyu'nun Haechan'dan bahsettiğini fark edince gözlerini büyülttü. "Ne alaka ya? Neden gelmiş senin yanına?" Bir yandan da endişelenmişti çünkü Haechan'ın yine saçma sapan hareketlerde bulunmuş olmasından korkuyordu.

"Benden özür diledi, aramızdaki meseleye karıştığı için ve beni üzdüğü için falan bir şeyler söyledi. Senin onunla konuşmadığından da bahsetti. Ne kadar pişman olduğundan-"

Taehyun, Kyu'nun sözünü öfleyerek kesti. "Gelip benden özür dilemiyor ama sana bunları söyleyebiliyor. Gerçekten inanılmaz." Tekrar Kyu'ya baktı. "Sen ne dedin peki? Onu affetmedin herhalde?"

"Tabii ki affettim!" Gözleriyle masanın üzerindeki vazoyu gösterdi. İçinde sarı güller duruyordu. "Bana bunları almış, görüyor musun? Bence gerçekten yaptığı şeyden utanç duyuyor Taehyun, onu sen de affetmelisin."

"Benden özür dilemedi ki Kyu. Eğer dilerse belki affetmeyi ya da onunla konuşmayı düşünebilirdim. Yaptığı şeyden pişman olduğunu gösteren bir şey yapmadı bana." Hafifçe gülümsedi. "Tamam, gelip senden özür dilemesi gerçekten çok hoş olmuş. Sonuçta burada en çok üzülen kişi sendin. Ama yine de dediğim gibi..."

"Sarı gülleri almasının sebebi de onların arkadaşlığı simgelemesiymiş." Kyu derin bir nefes aldı ve gülümseyerek ayağa kalktı. "İnternette araştırdım. Kırmızı güller aşkı, beyaz güller masumiyeti simgeliyormuş. Pembe güller ise hayranlık duyduğun kişiye veriliyormuş."

Vazodan aldığı bir adet gülü Taehyun'a uzattı. "Bu da senin için. Arkadaşım olduğun için sarı gül." Taehyun gülümseyerek kendisine uzattığı gülü aldı. "Eğer yanımda mor gül olsaydı onu da verirdim ama maalesef yok."

Taehyun kaşlarını çattı. "Mor güller neyin sembolü oluyor?" Kyu gülümsedi ve mutfağa doğru yürüdü. "Bilmem. Bunu kendin öğrenmeye ne dersin?"

"Peki, öyle olsun." Peşinden gidip tezgahtaki atışrımalıklara baktı. "Tanrım, ne kadar çok şey hazırlamışsın!"

Kyu gülümsedi. "İşimi ciddiye alırım." Kaşlarını kaldırdı ve aklına çok iyi bir fikir gelmiş gibi derin bir nefes aldı. "Bak ne diyeceğim? Yarın akşam abimin doğum günü partisi var, her sene yaptığı gibi bu sene de maskeli bir parti hazırlıyor. Kasabadaki gençlerle toplanmak ve eğlenmek için bahanemiz aslında."

"Abin çok ilginç bir adama benziyor. Jeju adasındaki uçsuz bucaksız köyde maskeli parti düzenlemek herkesin yapabileceği bir şey değilmiş gibi geldi bana." Eline patlamış mısırı alıp koltuğa geçti. "Yoksa beni de mi davet ediyorsun?"

"Evet, tabii ki! Ve partiye geleceksen yanında bir kavalyen olmalı." Kyu masadaki diğer atıştırmalıkları da salona getirdi. "Ben her sene abime eşlik ederim. O yüzden beraber katılamayız. Ben de düşündüm ki..."

Taehyun, Kyu'nun ne diyeceğini anlayınca sertçe başını iki yana salladı. "Hayatta olmaz."

"Ya neden ama? Zaten onunla konuşman gerektiğini ikimiz de biliyoruz." Taehyun'un omzuna dokunan Kyu gülümsedi. "Partiye gelip içeri girdikten sonra zaten bizimle takılırsınız. Hadi ama Taehyun!"

casually cruel / lee donghyuck + girlWhere stories live. Discover now