bölüm 14

1.6K 192 392
                                    

oy sınırı: 40
yorum sınırı: 60
iyi okumalar 🚙
(lutfen sovmeyin bana tsk)

yazar pov.
bir hafta. bir haftadır hyunjin'i görmemişti felix. hyunjin ondan kaçıyordu, bunun farkındaydı çünkü hyunjin ne zaman seungmin ve changbin'i görse selam verirdi, ya da arkadaşlarının söylediği buydu. tek bildiği hyunjin'in saçlarının artık kan kırmızısı olduğuydu, nasıl durduğunu düşünürken bile aklını sıyırmamak için zor tutuyordu kendini.

felix çoğu kez hyunjin ile konuşmak için ders çıkışına gelmişti ama onu bir kez bile görememişti. onu görme umudu ile hyunjin'in genelde olduğu mekanları da her gün dolaşıyordu ama hyunjin asla ayrılmadığı o söğüt ağacının altına bir kereliğine de olsa uğramamıştı bile.

pişman olmuştu. haksızlık etmişti. kendisini de, hyunjin'i de üzmüştü. felix bir haftadır hyunjin'den başka bir şey düşünemez olmuştu. seungmin ve changbin'e de hep onu soruyordu, aldığı cevaplarla tatmin olmayınca da yine kendisini odasına kapatıp saatlerce ağlıyordu. bir haftadır odanın diğer tarafına dokunamamıştı, hyunjin'in son kez dokunduklarını bozmak istemiyordu.

her gece kendisine yazılan mektupları tekrar tekrar okuyordu. hatta artık kendisi de yazmayı düşünmüştü, belki karşısına çıkamasa bile yazdıklarıyla kendisini affettirebilirdi. ama olmuyordu işte, onun gibi düşüncelerini istediği şekilde kağıda dökemiyordu. mesleğinde de en çok bunda zorlanırdı zaten, bulduğu bestelere söz yazması aylarını alırdı.

ders çıkışı odasına geldiğinde havasızlıkla yüzünü buruşturdu. odası zaten darmadağınıktı, bir haftadır elini hiçbir şeye sürmemişti. sadece ilaçlarını içiyordu çünkü seungmin ve changbin'e söz vermişti. hem hyunjin olsa o da içmesini ve iyileşmesini isterdi değil mi? ya da felix öyle umuyordu.

artık hyunjin'i sevdiğinden kesin olarak emin olmuştu. onsuz hayatından zevk almıyordu. her ne kadar onun için kötü bir gün olmuş olsa bile festival gününü düşünmeden edemiyordu. hyunjin'in onu kucağına alması, ona sarılması, güzelim demesi... aklından bir an bile çıkmıyordu.

camları açıp etrafa bir göz gezdirdi ve sonunda ortalığı toplaması gerektiğine karar verdi. önce yemek çöplerini toplayıp büyük poşete attı, sonrasında ise yatağının üstündeki kıyafetleri alıp kirli sepetine attı. sepet taşmak üzereydi, en kısa zamanda çamaşırhaneye gitmesi gerektiğini aklının bir köşesine not etti.

etrafı toplarken hava yavaş yavaş kararmaya başlıyordu ve felix'in midesine sabah atıştırdığı bir dilim hazır kekten başka bir şey girmediği için içeriden garip sesler geliyordu. neyse ki dolabının içinde zombi istilası olsa bile ona yetecek kadar ramen stoğu vardı.

en sevdiği tavuklu ramen'i pişirip yediğinde ve etrafı tamamen temizlediğinde ise saat çoktan 9'u bulmuştu, yavaş yavaş kış mevsimine girdiklerinden çok çabuk gece oluyordu ve bu felix'in çok hoşuna gidiyordu çünkü kendisi tamamen bir gece insanıydı. kulaklığını takıp penceresinden yansıyan ay ışığı eşliğinde kitap okumaktan hoşlanırdı ve şimdi de tam onu yapacaktı.

felix sevdiği şeyleri yaparken huzurlu hissederdi ama bu gece biraz farklıydı, içinde kötü bir his vardı ve sebebi hakkında hiçbir fikri yoktu. arkadaşlarıyla konuşup bir şeylerinin olup olmadığını sordu, rahatlamıştı. seungmin felix'in birden böyle aramasından kuşkulansa da pek üstelememişti bu durumu. aldığı ilaçlar bazen onu kötü bir ruh haline sürüklerdi, seungmin de yine depresif bir gece geçirdiğini düşünmüştü.

oda arkadaşı, hyunlix.Where stories live. Discover now