eighteen

135 15 22
                                    

"Tanrı veya yukarıda her kim varsa, her şeyden vazgeçmeye hazırım.. sadece lütfen ona bir şans daha ver"

Jungkook o anı kafasından silmeyi istedi aylar boyunca. Çocukluk arkadaşı diyebileceği kadar uzun bir geçmişleri olan Taehyung'u, yoğun bakım ünitesinin duvarına çökmüş, hıçkırıkları yüzünden nefessiz kalırken, inanmadığı tanrıya dua ederken gördüğünü silmek istedi gözlerinden. İnanmak istemedi o ana. Belki bir rüya görüyordu şuan. Hayır, bir kabus.

Ayakları yere yapışmış gibi olduğu yerden hareket edemezken, öylece durup Taehyung'u izlemiş, oğlanın mutluluktan ağladığını söylemesini beklemişti.

Ama onun yerine, yoğun bakım ünitesinden boylu boyuna beyaz çarşafa kaplanmış bir sedye çıkmıştı. Taehyung olabilirmişcesine daha da fazla ağlayıp boğazını yırtarken, uğuldayan kulakları yüzünden Jungkook, oğlanın ne dediğini anlamıyordu.
Taehyung, bir Jungkook'u, bir yataktaki bedeni işaret edip bir şeyler anlatmak istiyordu ama Jungkook'un kapanan bilinci, ne olduğunu anlamasına izin vermemişti.

O sırada odada Jinle tek kalan Yoonginin hiçbir şeyden haberi yoktu. Jin bilerek söylemek istememişti çünkü arkadaşını tanıyordu. Eğer genç adam Jimin'in durumunu bilseydi; kemoterapisini almaz, yorgunluktan bayılacak konuma gelene kadar yeni arkadaşı olan Jungkook'un dibinden ayrılmazdı.

Elbette ki yoongiye söyleyeceklerdi ama şuan onun durumuda oldukça kötü bir haldeydi ve her şeyi bir kenara bırakıp tedavilerini daha sıkıya almak zorundalardı. Yoongiyi kaybedemezlerdi.

Kemoterapi için gireceği odanın önüne geldiklerinde derin derin nefes aldı Yoongi, canı çok acıyacaktı, içeride geçecek her ana lanet okuyacaktı ve ağlamaktan sesi kısılacaktı. Hepsine alışmıştı aylardır ama alışması bir halta yaramıyordu.

Jin'in omzuna hafif bir yumruk atıp odanın içine girerken oğlanın içinde kötü bir his vardı. Kalbindeki his bir şeyleri yerine oturtamıyordu, boğazını rahat bırakmıyordu. Birkaç dakika içinde Namjoon da gelince yoongi için hiç rahat geçmeyen dakikalar başlamıştı. Muhtemelen odadan baygın çıkacaktı.

İki oğlan da, gözlerini hava kararmak üzereyken açmıştı. Yoongi vücudunun her yerindeki o sızıyı hâlâ hissedebiliyordu muhtemelen birkaç gün böyle geçecekti. Yatakta kendi kendine doğrulmaya çalışırken, yan taraftaki çekmeceliğin üstündeki telefonun çalmasıyla bakışları ona dönmüş ve Jin'in neden kendisini aradağını anlayamayarak telefonu kulağına götürmüştü.

"Neredesin?"

Karşıdaki, derin bir nefes bırakırken, sesi, kulağa gergin geliyordu.

"Yüzyüze olursak bana demediğini ve yapmadığını bırakmayacağın için bugün eve erken dönüyorum ve sana bu haberi telefonda veriyorum, üzgünüm Yoon"

Yoongi, ne olduğunu anlamazken, aklına herhangi bir tahmin de gelmiyordu. Genç adamın bu kadar gergin olabileceği bir durum, konu yoktu ortada. Tam sorgulamak için ağzını aralamıştı ki odaya elinde belgelerle Namjoon girmişti. Doktor, telefondaki kişinin kim olduğunu bilerek konuşmasına devam etsin diye Yoongiye kafa sallamış ve ayakta dikilmeye devam etmişti.

"Namjoon geldiğine göre söyleyebilirim"

"Ne saçmalıyorsun sen yine? Bu kadar abartılı konuşup altından salak saçma bir şey çıkarırsan seni öldürürüm Kim Seokjin"

Namjoon sessizce yatağın kenarına otururken, Yoonginin gözü adamın elindeki belgelere kaymıştı. Jeon Jungkook.

"Ne sikim dönüyor?"

"Jungkook'un hastanede yatan arkadaşı Jimin varya, onu kaybettik Yoon"

🦥🦥🦥

YANSIN BU ELLER YANSIN

ne yazıyorum ne yapıyorum bu olay nereye varacak inanın bilmiyorum öyle aldım başımı gidiyorum azıcık saçmaladım ve saçmalayacağım gibi duruyor şimdiden üzgünüm

Umarım beğenmişsinizdir 🫶

Five Days |𝐘𝐎𝐎𝐍𝐊𝐎𝐎𝐊|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin