⚜️ 17. BÖLÜM ⚜️ DÜZENLİ

1.8K 216 2
                                    

   Doktorlar ellerinde kan üniteleri ile odaya girmesiyle dışarıya çıkarıldım. Ne vardı yanında durmama izin verselerdi? Sırtım soğuk mermerle buluştuğunda başımın ağrısı ile başımı öne eğdim. Başım çatlayacak gibi ağrıyordu. Kim derdi ki koskoca Berzan ağa âşık olacak. Olmuştum işte. O kadar güzel birine âşık olmuştum ki. Sanırsın beni âşık etmek için çıktı karşıma. Gerçekleri öğrendiğinde çekip gitmek isteyeceksin buradan.

Odadan doktorlar çıktığında sırtımı dayadığım soğuk mermere tutunarak ayağa kalktım.

"Karım nasıl, verdiğiniz kanlar işe yarayacak mı?"

"Arin hanımın kan grubuna göre dört ünite kan verdik. Verdiğimiz kanlar damarlarda ki kanı temizleyecektir. Yarın kan testi yaptığımızda temizlenip temizlenmediğini görmüş olacağız ve ona göre yol izleyeceğiz. Zehri atan besinler tüketmesine dikkat edin. Ne kadar bol su o kadar çabuk iyileşme."

Doktor gittikten sonra ağrıyan başımı ovaladım. Ne illet bir şeydi bu. Koridora bizimkilerin girmesi gözlerimi oraya çevirdim.

"Abi iyi misin? " Azadın sorusuyla kendime bu soruyu sordum iyi miydim bilmiyorum. Aklım Arine bir şey olacak korkusu ile duruyordu.

"İyiyim. "

"Gözlerinin altı mosmor olmuş halsiz görünüyorsun. Hiç uyuyup, yemek yemedin mi? "

"Bu durumda canım bir şey istemiyor. Allah'ın izni ile arin bir uyansın gerisi hallolur. "

Diğerlerini bulunduğu köşe de bırakıp koltuklardan bir tanesine oturdum. Baş ağrım gittikçe daha da artıyordu. İki gündür uyumadım ve yemek de yemedim. Tek dileğim karımın iyi olmasıydı. En kısa zamanda tüm gerçeği ona söylemek istiyorum. Yüküm artık omzuma ağır geliyordu.

"Ne düşünüyorsun?" Babamın sesi ile başımı yerden kaldırdım.

"Arin uyanınca gerçekleri söyleyeceğim. Ben bu vebal ile duramam."

"Emin misin Berzan, ya gitmek isterse?"

"İzin vermem gitmesine. Yıllardır hasretini sürdüğüm sevdam kollarımdayken izin vermem beni sevmese bile yüzyıllık sevdamın harcanmasına izin vermem."

***

Bugün üçüncü gündü ve Arin uyanmıştı. Alınan kandan sonra test etmek için laboratuvara göndermişlerdi ve gelen sonuca göre zehir kandan atılmış ve temizlenmişti. İzin isteyip odanın kapısını yavaşça açarak yatakta oturan arinin yanına gidip başından öptüm. Yaptığım şeye şaşırsa da bir şey söylememiş tebessüm etmişti.

"Çok şükür iyisin. Sana bir şey olacak diye çok korktum Arin. Nasıl hissediyorsun kendini?"

"Düşüncen için teşekkür ederim. Gayet iyi hissediyorum ama buradan çıkarsam daha iyi hissedeceğim. Nasıl zehirlendiğimi hatırlamıyorum. Bir anda bir şey oldu sanki.

"Dışarıdan yediğin bir şey mi dokundu ki?"

"Hiçbir şey yemedim dışarıdan. Akşam sizinle beraber yemek yedim o kadar."

"Anladım. Allah'ım bununla geçmiş etsin."

Benden sonra Arinin yanına tek tek girerek herkes geçmiş olsun dileklerini iletip ziyaret ederek eve döndüler. Bir müddet sonra bizde hastanede durduktan sonra doktorun yaptığı olumlu açıklama üzerine bizi taburcu etmişti. Benden çok Arin sevinmişti bu duruma.

***

ARİN

Güneşin vurduğu erken saatlerde gözlerimi açtığım da yanım da uyuyan Berzan'a baktım. Benimle bitişik yaşamak ister gibi dibimden ayrılmıyordu. Bu durumu ister istemez tuhafıma gidiyor ve garipsiyordum. Hastaneden çıktığımdan beri her gece ateşimi ölçüyor bir müddet sonra da yanımda uyuyakalıyordu. Yataktan kalktıktan sonra ayaklarımı sarkıttım. Hastaneden çıkalı dört gün olmuştu. Kanımda ki nikotin temizlenmesi için yemediğim şey kalmamıştı. İçmediğim kadar çok su içmiştim. Bazen kendimi ördek gibi hissediyordum.

Dört gündür yatakta yatıyordum. Berzan koltukta uyumama izin vermiyordu. Kendisi de beni beklerken yanıma uyuyakalıyordu ve kısacası biz dört gündür beraber uyuyorduk. Bu durum ister istemez hoşuma gitse de aklıma gelen ihtimaller ona olan duyguların önüne geçiyordu.

Berzan'ı odada göremediğim için işe gittiğini düşünerek kalktım yataktan. Banyoda işlerimi halledene kadar havalanması için odanın penceresini açıp banyoya gittim. Kısa bir duşun ardından bütün işlerimi bitirip üzerimi giyinmek için odaya geçtim. Güzel bir akılsızlık edip eşyalarımı almayı akıl edememiştim. Sadece iç çamaşırlarımı yanıma almıştım. En azından onlar vardı.

Hızlı bir şekilde odaya geçip üzerimde ki havluyu yere bıraktım. Dolaptan aldığım eşyaları hızlıca üzerime giydim. Saçlarımı kurulamak için başımı öne eğeceğim sırada aynaya yansıyan görüntü ile kıpkırmızı kesildim. Çünkü Berzan odadaydı beni bu halim ile görmüştü. Bileğine takacağı saat yarım kalmıştı anlaşılan. Elimde ki havlu ile hızlıca yüzümü kapatmam ile Berzan'ın keyifli kahkahası odayı doldurdu. Şimdi daha çok kızardım.

"Ne olursun bana hiçbir şey görmediğini söyle." Cevap beklercesine havlunun bir köşesinden tek gözüm ile bakıyordum. Birkaç adımda yanıma gelip dolap ile kendi arasına aldı beni. Başımda ki havluyu çekip saçlarımı kulağımın arkasına atıp eğildi.

"Hiçbir şey görmedim merak etme. Çünkü belinde ki gamzene hayran olunmayacak gibi değildi." Söylediği şey üzerinden gözlerimi kaçırış ve utanarak başımı öne eğmiştim.

"Ne o, utandın mı sen?"

"Ne utanacağım be! Erkek milleti değil misiniz? Nerede çıplak karı görseniz gözlerinizi belertip bakıyorsunuz"

"Hım. Baktığım için suç benim oluyorsa. Öyle gamzelere suçlu olmaya razıyım ben."

Göz kırpıp benden uzaklaştığın da yerde ki havluyu alıp Berzan'a attım. "Çık dışarı Berzan!" Gülerek ceketini sırtına alıp çıktı odadan. Berzan belimde ki gamzemin güzel olduğunu söylemişti. Aynanın karşısına geçip tişörtümü yukarı kaldırıp onun gördüğü ama benim göremediğim gamzeme baktım. Ne yapıyordum ben ya?

Saçlarımı kurutup üstümü başımı düzelttikten sonra aşağıya kahvaltı etmek için indim. Umarım Berzan işe gitmiştir de görmem. 

KANUNSUZ TOPRAKLAR | RAFLARDAWhere stories live. Discover now