6.Bölüm

33.7K 1.5K 41
                                    

"KOUŞŞŞ KALK KALK KALK , KALK ASKER SEN HEP BÖYLE UYUYOR MUSUN?"

Allah Bismillah. Ananı noluyor lan? Uyandığımda karşımda Ali Yarbay'ı görmem ile hemen esas duruşa geçtim.

"Yüzbaşı Asena Güngör/ Mardin emredin komutanım."

"İKİ DAKİKA İÇİNDE BAHÇEDE OL ASKER!"

"Emredersiniz Komutanım."

Şimdi sıçtık işte. İçtimaları Ali Yarbay yaptırıyorsa oradan ölüm çıkar. Hemen giyinip aşağı indiğimde tanımadığım üç adam daha vardı. Sanırsam bunlar görevden gelen kuzenlerdi. Çünkü büyük abi hala görevdeydi bildiğim kadarıyla. Ali Yarbay gelip hemen beni kollarının altına aldı ve tanıtmaya başladı.

"Asena bunlar kuzenlerin. Ahmet Astsubay Kıdemli Üstçavuş; Mert, Üsteğmen ve Pusat, Binbaşı. Çocuklar bu da kuzeniniz Asena."

Pusat'ın benden rütbeli olması ile Pusat'ın önünde durup tekmil vermedim. Çünkü ondan daha üst rütbeli olan biri vardı.

Benim vermemem gibi Ahmet ve Mert de vermemişti. Odamdaki sesten dolayı evdekiler uyanır diye düşünüyordum ama kimse uyanmamıştı. Tabi Nergis Hanım dışında. Nergis Hanım sabahın köründe bizi bu halde görünce kaşlarını çattı.

"Ali ne oluyor burada? Neden bu kadar erken uyandınız?"

"Önemli bir şey değil yenge. Sen uyu ben çocukların boyunun ölçüsünü alacağım."

"Ali çocuklar daha yeni geldi zorlamasan?"

Çok sessiz bir şekilde sormuştu. Demek ki Nergis Hanım da Yarbayın mesleğine olan bağlılığını biliyor. Nergis hanımın gitmesi üzerine Yarbay dördümüzü bahçeye çıkarıp bu gün ilk gün olduğu için çok zorlamayacağını söyledi. Namık Kemal'in bir lafı vardır bilir misin amca bey. At yalanı inananı...

 Ben ve Pusat Binbaşı önde diğer ikisi arkada evin etrafında elli tur koşu ile başladık. Arada bana fark edilmediklerini sanıp bakıyorlardı. Ben ise onlar ile nasıl olsa evde tanışacağımız için içtimaya odaklanmıştım. Yani ben Yarbayın içtimalarına  alışkın olduğum için normaldi. Muhtemelen Pusat Binbaşı da alışmıştı ama Ahmet ve Mert elli turu duyunca yutkunmuşlardı. Hadi ama o kadar fazla değildi...

###

Yaklaşık üç saattir içtima yapıyorduk. Son demlerdeyim diyebilirdim. Şu an ise kaç olduğunu saymayı bıraktığım şınavı çekiyorduk. Ali Yarbay daha fazla "zorlanmamız " için şınavı en sona bırakmış. Sıra sıra hepimizin arasında gezmeye başladı. Sıra bana gelince ayağını basmadı direkt üstüme oturdu. Binbaşı duygularını iyi saklıyordu. Ama bu sefer oda şaşırmıştı. Çünkü onlara sadece ayağı ile baskı uygulayıp geçmişti.  Ve evet Ali yarbay fit olmasına rağmen kaslı ve ağır bir vücudu vardı. O kadar içtimanın üzerine hali ile biraz zorlanıyordum. O sıra Ali Yarbay dikkatimi dağıtmak için benimle dalga geçmeye başladı.

"Ne oldu Yüzbaşım zorlanıyor musun?"

"Estağfurullah komutanım, çok şükür paslanmadım."

Bunu demem ile bir kıkırtı sesi işittim. Ali Yarbay'ın üstümden kalması ile bu günlük bu kadar yeteceğini söylemişti. Demek ki yarın da içtima vardı. Şınav pozisyonundan kalkmam ile karşımda bir sürü(!) pardon Bozkurt ailesi gördüm. O sırada Nergis Hanım endişe ile bana doğru gelip amca beye söylenmeye başladı.

"Ali ne yapıyorsun Allah aşkına ilk günden bir şey demedim ama kızın üstüne oturmak nedir ya?"

"Alışık o yenge. Onu ben yetiştirdim herhalde zorlanmayacak. Bu onun için çerez ben ona daha zorlu olanlarını yaptırdım."

Nergis Hanım ve Ali Yarbay tartışarak içeri girecektim ki Burak'ın "Bu kız az önce amcam üstünde iken şınav mı çekti ben mi yanlış gördüm?" Durup arkamı döndüm ve ona göz kırpıp içeri girdim. Bu sırada Musa komutanın gururlu bakışlarını yakalamıştım. O öyle bakınca içim nedensizce bir sıcak olmuştu.

Üst katta bana verilen odaya girip ilk olarak duş aldım. Bu gün bir işim olmadığı için çizim yapmayı planlıyordum. Evet çizim yapmayı seviyorum ve güzelde çiziyorum. Boş zamanım olduğunda çizerdim. Banyodan çıktığımda hemen valizimin yanına gidip bu gün giyeceğim kıyafetleri çıkardım.

Aşağı indiğimde herkes kahvaltı masasına kurulmuştu. Bende tek boş yere yani Rüzgar ve Pusat Binbaşının arasına oturdum. Musa Komutanın afiyet olsun dedikten sonra herkes yemeğe koyuldu. Manyak ikizler sürekli bana bakıyordu. Artık daha fazla dayanamayıp ağızlarındaki baklayı çıkarmaları için konuştum.

"Manyak ikizler?"

"Efendim?"

"Efendim?"

"Ya beş saniye içinde ağzınızdaki baklayı çıkarırsınız ya da sizi çatıdan söyleyene kadar sallandırırım."

"Beş."

Birbirlerine bakıyorlardı.

"Dört."

Uraz ağzını açtı ama geri kapattı.

"Üç, Demek ki sallandırılmak istiyorsunuz. Bana hava hoş."

"İki."

O sırada hemen Araz göt korkusundan konuşmaya başladı.

"Gidecek misin? Yani şu an burada duruyorsun ama sen aile istemiyordun. Demek istediğim iznin bitince gidecek misin? Daha gelmeyecek misin?"

Bunu demesi ile herkes yemeği bıraktı. Sadece Ali yarbay ve Musa Komutan yemeğe devam ediyordu. Muhtemelen onlar vereceğim cevabı biliyordu.

"Bilmiyorum, Yani daha bu konu üzerinde düşünmedim. Neyse ben doydum size afiyet olsun."

Deyip hemen odaya çıktım. Çantadan resim defterimi, kalemlerimi, telefonu ve kulaklığı alıp bahçeye çıktım. Bahçede resim çizmem için uygun bir yer vardı. Kulaklıklarımı takıp resim çizmeye başladım.

Ne zamandan beri resim çizdiğimi bilmiyorum. Ama hava artık kararmıştı. Ve  ben resim çizmeye başladıktan yarım saat sonra Sena biraz uzakta beni izliyordu. Bu ailenin bende çekindiğini biliyordum. Her an çekip gitmemden veya başka bir şeyden korkuyorlardı. Bir önceki kız bunlara ne yaşattıysa hiçbiri benim yanıma gelmiyordu. Gerçi o kızın onlara ne yaşattığını az çok tahmin ediyordum. Yalnız kalmak güzeldi. Ama o kızın onlara yaptığını benimde yapacağımı sanmaları beni sinirlendiriyordu. Arkamı döndüğümde Sena bunu beklemediği için ilk afallasa da arkasını dönüp eve gidiyordu ta ki benim Sena'ya seslenmeme kadar. 

"Sena!"

"Efendim?"

"Gelsene."

Bunu dememi ve onu fark etmemi beklemiyor olacak ki yüz ifadesinden şaşırdığı belli oluyordu. Yavaş ve çekingen adımlar ile yanıma geliyordu. Geldiğinde yanıma oturması için elimi yanımdaki yere pat patladım. O oturduğunda ise konuşmaya başladım.

Asker Kızın Yeni Hayatı -Düzenleniyor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin