8. bölüm

16.5K 869 42
                                    

Rıfkı “hassiktir üçüzü”.....
Muhittin “oha” yalandan öksürdüm sırf sussunlar diye  sonra atlasa dönüp

“Rahat asker”  o rahata geçti time dönüp

“Sis gidip bir duş alın yemekhanede görüşürüz, Atlas sende benle gel” dedim ben çardağa doğru yürümeye başladım arkamdan gelen ayak sesleri ile Atlas’ın da geldiğini anladım  banka geçip oturdum Atlas ayakta beklediğini gördüm

“Otur asker” dedim o yanıma gelip oturdu hâlâ şaşkındı onun bu haline hafif güldüm 

“Atlas kendine gelmeyi planlıyor musun” demem ile bana baktı

Atlas “pardon ben seni gördüğüme şaşırdım”

“anladım zaten onu”   elini ensesine attı ve kaşıdı

Atlas “üzgünüm ya ben ne dicem bilemiyorum valla”

“bir şey demene gerek yok, anladım ki tüm aileniz olarak Hatay’a gelmişsiniz”

Atlas “sen nerden biliyorsun” dedi kaşlarını çatarak

“Dün Barbaros’u karakolda gördüm” demem ile gözlerinde endişe gördüm

Atlas “karakol? Bir sorun mu var, bir şey mi oldu” dedi

“Yok ya küçük bir pürüz oldu o kadar”

Atlas “anladım, biliyor musun babam asker olduğunu duysa çok sevinir” demesi ile derin nefes aldım 

“Atlas benim asker olduğumu ailene bahsetme, hatta ve hatta benden hiç bahsetme, tamam seni anlıyorum üçüzüm olmak istiyorsun sana böyle bir şans veririm ama ailene benim hakkımda bilgi vermeyeceksin, sana güvenmek istiyorum ama eğer ki güvenimi kırarsan ikinci bir şansı asla vermem” demem ile şaşkınlıkla bana baktı

Atlas “yani sen şimdi üçüzün olmama izin verdin mi”

“evet”  demem ile birden bana sarıldı satılmasına hafif karşılık verdim. Bir süre geçtikten sonra baktım o ayrılmıyor ben ondan ayrıldım. Etrafa baktığımda tek tük asker olduğunu gördüm onlarda bize bakmıyordu ayağa kalktım ve Atlas’a döndüm

“Evet, asker gel seni timin olduğu odaya götüreyim, en azından tanışırsınız” dedim ve ilerlemeye başladım oda arkamdan geliyordu karargaha girin timin dinlemek ve uyumak için kaldığı odaya ilerdim kapıyı çalmadan içeri daldım

“Asker Kalk” demem ile bir anda yere düşme ve küfür sesi geldi

Muhittin “hassiktir gitti götüm”

Rıfkı “ kalk lan ayağa” Muhittin yataktan yere düşmüştü. Şöyle ki tüm tim bu odada kalıyordu 7 tane yatak vardı hatta benim içinde vardı  anlayacağınız oda normalde sadece bu yataklar vardı ve tüm askeriyede vardı böyle odalar askerler dinlensin diye.
Normalde odalarda sadece yatak varken bizim tim televizyon ve koltukta koymuştu odaya bende bu odayı göreli 1 hafta olmuştu hatta. Time döndüğümde hepsi sıraya girmişti

“rahat asker, Evet gençler Yeni üyemiz Atlas siz tanışın kaynaşın benim işlerim var” dedim ve odadan çıktım kapıyı kapattığını gibi duyduğum sesle hafif güldüm

Satılmış “Ebubekir götüme ellemeyi kes”
Odama gelip dosyalar ile ilgilenmeye başladım...

Yazarın anlatımıyla
Barbaros yorucu bir nöbetten sonra eve gelmiş ve kendini koltuğa atmıştı Atlas hariç tüm ev halkı salonda oturuyordu. Atlas ve Barbaros hariç herkes yarın iş başı yapacaktı.

Barbaros gözlerini kapatıp koltuğa yaslandı, gözlerini kapattığı gibi karşısına Alara’nın yüzü gelmişti. ALARA artık onun için kız kardeşti ve onu kabul etmese de artık kalbi benimsemişti dün gece söylediği laflar için pişman olmuştu bir tarafı haklısın derken bir tarafı haksız olduğunu söylüyordu.

Savaş bey oğlunun yorgun ve düşünceli halini görünce kaşlarını çattı

Savaş “oğlum iyi misin bir sorun mu var?” demesi ile herkes Barbaros’a dönmüştü
Arman (üçüz) “abi iyi misin bir yerin mi ağrıyor” diye sordu  Barbaros derin nefes aldı ve ailesine baktı

Barbaros “ben Alara’yı gördüm” dedi herkes şaşkınca Barbaros’a baktı Savaş bey aklıma gelen ile konuşmaya başladı

Savaş “kesin paramız var mı yok mu  diye bizi takip etti”  diye söylendi  Barbaros anında babasına sinir ile dönüp kaşlarını çattı

Barbaros “Yok öyle bir şey baba, kız burada yaşıyormuş hatta bakılırsa biz onu takip ediyoruz gibi olur” herkes kaşlarını çattı normalde Barbaros asla böyle bir şey demez ve Alara’yı kötüleri ama Alara’ya yakın davranınca herkes şaşırmıştı

Arman “abi ne bu haller, sanki o kızı kabul etmiş gibi duruyorsun”  demesi ile Barbaros hepsine teker teker bakıp

Barbaros “Öyle, o da benim kardeşim si ne derseniz  deyin ama benim gözümde Alara o kız veya o kadın gibi değil” (üvey kardeşi ve öz annesin den bahsediyor) dedi ve salondan çıktı arkasında ise ona sinirle bakan ailesi vardı
Akın “o kız abimin aklını çelmiş belli ki”

Arman “haklısın abi o kızın gerçek yüzünü göstermeliyiz” 

Akın “o nasıl olacak” dedi tek kaşını kaldırarak Savaş bey aklıma gelen fikir ile oğullarına döndü

Savaş “ benim aklıma bir şey geldi” dedi Arman ve Akın babalarına döndü

Arman “anlat baba”  dedi Savaş bey derin nefes alıp anlatmaya başladı

Savaş “ şimdi biz bu kızı yemeğe çağıracağız sonra annemin bana verdiği o pahalı ve değerli yüzüğü banyonun kapısını katacağız  tabi yüzüğü gören Alara pahalı ve değerli olduğunu anlayıp yüzüğü görüp alacak ve bizde koyduğumuz kamera ile onu yakalayacağız” dedi

Akın “çok güzel bir plan baba ama ilk geldiğinde yüzüğü banyonun kapısına koyarsak dikkat çekeriz”

Arman “o zaman söyle yapalım yemek için masaya geçtiğimizde bir süre sonra ayağa kalkıp birimiz yüzüğü banyo kapısının önüne koyar  sonra yemeğe başlarız başladıktan bir süre sonra yanlışlıkla Alara’nın üstüme bir şey dökeriz oda üstünü temizlemek için banyoya gider ve yüzüğü görür ve alır, yemekten sonra salona geçeriz o sırada baba seni yalandan ararız sende ayağa kalkıp telefonu açmak için odana gidersin ve o sırada yüzüğün kaybolduğunu söylersin ve yüzük Ankara’da çıkar ne Alara’nın gerçek yüzü ortaya çıkar ve bitti o kızdan sonsuza kadar kurtulduk”

Savaş” aferin oğlum ne kadar zekisin lan sen” deyip ayağa kalkıp oğlunun anlından öptü.

Peki her şey bu kadar kolay mı olacaktı Alara o yüzüğü alacak mıydı. Onların yaptığı plan çok yanlış yerlere gelecekti ilerde ne olacağı belli değildi tek belli olan Gündoğdu ailesinin bu plan yüzünden pişman olacaklarıydı...

Alara’nın anlatımıyla 
Kafamı dosyalardan kaldırıp saate baktım 18.24 olduğunu görünce şaşkınlıkla baka bakakaldım hassiktir oha ben o kadar saat bu odada mıydım ya zaman ne kadar çabuk geçmişti. Midemin guruldaması ile aç olduğumu  fark ettim oha oha ben şuan sadece sabah kahvaltısı ile duruyordum ya eve gidip yemek yesem iyi olurdu....

Karargahtan çıkmış arabama binip evin önüne gelmiştim arabayı park edip indim karşıda gördüğüm nakliye aracı ile kaşlarımı çattım sanırım yeni biri geliyordu mahalleye  onları takmayıp evime doğru ilerlerken duyduğum  ses ile durdum

Kadir “Alara” arkamı dönüp baktığımda bizim 4’lüyü gördim (diğer bölümde nezarethanedeki 4’li)

Onlar yanıma gelmişti

Kadir “oha Alara senin burada ne işin var”

“burada yaşıyorum ben asıl senin burada ne işin var diye sormuyorum belli ki  yeni taşınan kişiler sisiniz” 

Süleyman “valla çok zekisin kız” dedi ve güldü Modemden gelen ikinci bir guruldama ile gözlerimi şaşkınlıkla açtım hayır ama ya herkesin içinde olmaz cidden

Emre “sanırım baya acıkmışsın” dedi hepsine baktığımda gülmemek için zor duruyordular

“gülüyorsanız gülün biraz daha gülmeseniz nefessiz kalmaktan öleceksiniz” demem ile hepsi kahkahayı bastı onlar gülerken ben onlara kötü kötü bakıyordum hepsi en sonunda sustu

Hakan “gel istersen bizle yemek ye fazladan döner sipariş etmiştik”

“Rahatsız etmeyeyim”

Kadir “yok kız ne rahatsızlığı” dedi ve koluma girdi ve onların evine doğru yürümeye başladık nakliye aracı gitmişti sanırım işleri bitmişti tanıdık binaya girip ilerlerken 3 katta iken bir anda Muhittin abinin kapısı açıldı ve elinde satır ile bize bakıyordu (mahalle kasabı)

“Muhittin abi şu satır ile dolaşma dedim kaç defa sana”

Muhittin “olur mu öyle şey kızım siz askerler ve polisler nasıl silahınız dan ayrılmıyor sanız bende satırımdan ayrılamıyorum, onu bunu geçte nereye kız böyle yoksa zorla mı götürüyorlar zorla ise şöyle hemen keseyim hepsini”
dedi ve elindeki satırı  tehditkâr bir şekilde salladı Onun bu haline ben gülerken diğerleri benim arkama geçmişti

“Yok öyle bir şey abi ya biz tanışıyoruz beyler ile, yemeğe çağırınca gıdım dedim bende”

Muhittin “anladım kızım ama bir yanlışları olursa şöyle ben keseyim onları”

“Tamam muhittin abi sen şimdi içeri git yok pelin teyze seni kıt kıt diye doğrar” demem ile hızla kapıyı kapattı  ben onun bu haline gülerken diğerleri şaşkınlıkla bakmıştı

Süleyman “bu nasıl mahalle lan”

“hey hey mahallede laf etmeyin çok güzel bir mahalle burası”

Kadir “haklısın geldiğimizden beri herkes yardıma ihtiyacımız olup olmadığını soruyordu”

Emre “neyse ne hadi hadi gidip yemek yiyelim acıktım bende” demesi ile beraber onların evine yani 4. Kata çıktık kapı zaten açıktı ayakkabılar ile içeri girdik

Kadir “yerleri sileceğimiz için sorun değil ayakkabı ile girin” demişti beraber salona doğru ilerledik içeri girdiğimde koltukta oturmuş kaşları çatık telefona bakan kişiyi görmem ile şaşırdım.....

1314 kelime

Arkadaşlar bu arada diğer bölümde
Umut  Ege Atalay (yani enişte olma adayı yaşı buyuk geldiği için 35 ten 30 yaptım haberiniz olsa)

DEĞİŞEN HAYATIM Where stories live. Discover now