7

742 66 34
                                    

"Hadi kalkalım artık." Dedi Dilan saatine bakarken. Bilgisayarımı kapattım ve kafamı salladım. Üniversiteden arkadaşım Dilan'la bir kafeye ders çalışmaya gelmiştik. Toparlandıktan sonra kafeden çıktık ve yürümeye başladık. "Ahu, hafta sonu Tuğçe parti veriyormuş gidelim mi?" Dilan'ın sorusuyla ona yan yan baktım. Biz Avrupalı değiliz, bizim ahlakımıza ters.

"Dilan şaka mı yapıyorsun? Babam değil o partiye gitmeme izin vermek, senin bu teklifi bana sunduğunu duysa seninle tüm ilişkilerimi keser. Parti falan bizlik değil. Sen hafta sonu gel bize annemle birlikte dizi günü yapalım. Her kanalda dizisi var, döndürür döndürür izleriz." Dilan bunu dememle güldü ve "Feriha teyzemle her şeye varım." Dedi. Dilan şu hayattaki tek ve en yakın arkadaşımdı. Aslında lisede tanışmıştık. Şu hayatta anlaşabildiğim nadir insanlardı. Hafiften bir yılanlık vardı bu kızda. Sanırım bu yüzden iyi anlaşıyorduk.

Havaya baktı ve "hava da erken kararmaya başladı." Onu onayladım. "Beni çok geriyor bu saatler." Dedi etrafına bakarken. Bunu yaşamak gerçekten üzücüydü. Gönül rahatlığıyla evimize bile dönemiyorduk. Onu rahatlatmak için kolumu omzuna attım ve "Korkma kızım, ben varım yanında." Dedim olmayan kol kasımı göstererek. Gülerek kafasını salladı. "Doğru, aslında senden korkmalıyım." Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Neden herkes bana eşkıya muamelesi yapıyor ya?!" Dedim sinirle. Tamam geçmişim çok iyi değildi ama abartıyorlardı.

"Neden mi?" Dedi ve güldü. "Lisede tüm okul senden korkuyordu Ahu." Omuzlarımı silktim ve "çok saçma Neden korkuyorlardı ki?" Dedim önüme bakarken. "Çünkü okulda mafya babası gibi dolaşıyordun!" Dedi gerçekleri yüzüme vurarak. Lisede bazı olaylarım vardı ama geçmiş geçmişte kalmıştı canım. Ne önemi vardı?

"Herkeste benim gecmisimi yüzüme vurmaya çok meraklı bu sıralar." Dedim ve devam ettim. "Tamam geçmişimde biraz sinirli, sert biri olabilirim ama düzeldi, kendime çeki düzen verdim. Artık sakin, sinirlerine hakim olabilen biriyim-" derken biri sertçe kolumdan bilgisayar çantamı çekti. Yanımdan hızla koşan kişiyi görünce şokla koluma baktım. Boştu!

"Bilgisayarım!" Diye sinirle bağırdım ve peşinden koşmaya başladım. Son hız koşuyordum. Bas Ahu bas, o bilgisayarı kimseye yar edemeyiz. "Ahu!" Arkamdan bağıran Dilan'ı duyuyordum fakat hiç durmadan hırsızın peşinden devam ettim. Büyük ihtimal Dilan da peşimizden geliyordu.

"Hırsız! Tutun şunu!" Diye bağırsamda herkes bana alık gibi bakıyordu. "Polis yok mu? Tutun şunu!" Kimse bir şey yapmıyordu. Çıldıracaktım! "Ulan tutsanıza!" Sinirden kendimi parçalayacaktım! Ciğerlerim iflas etme derecesindeydi fakat duramazdım. Ben kendimi imha etmezsem bilgisayarı bana alan babam beni imha ederdi!

Peşinde koştuğum hırsız bir oraya bir buraya dönüyordu. Nereye gittimizi bilmiyordum ama hiç önemli değildi. O bilgisayarı kimseye yar edemezdim! Hırsızın bir anda durmasıyla bende durdum. Etrafıma baktığımda çıkmaz sokağa girdiğimizi farkettim. Ellerimi dizlerime yasladım ve nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Hırsız da aynı şekildeydi. "Abla, niye pes etmiyorsun ya?!'

Kalktım ve ellerimi belime koydum. Nefes nefese konuşmaya başladım. "Lan ben o bilgisayarı aldırabilmek için neler çektim, bırakır mıyım lan sana?!" Diye bağırdım. Arkamdan gelen ayak sesleriyle oraya baktım. Dilan da gelmişti. Nefes nefese "Ne yaşıyoruz lan biz?!" Diye bağırdı. İnan bende bilmiyorum Dilan.

"Abla, sal beni gideyim." Dedi Hırsız yüzsüz gibi. Kafamı iki yana salladım. "Hayatta olmaz." Hırsız Derin bir nefes aldı. "Abla, bak işim gücüm var. Sal beni." Sinirle ona baktım. "Ulan sen yüzsüz müsün?! Hem suçlu hem güçlü. Ver lan bilgisayarımı!" Kafasını salladı. "Abla benim işim bu, yapamam." Oflayarak ona baktım. Bir anda üzerine çullanırsam tehlikeli şeyler olabilirdi.

Deli ile divaneWhere stories live. Discover now