Bölüm 11 | "Kırık Kalbin Hüznü"

1.4K 86 120
                                    

Son zamanlarda gelen güzel yorumlarınız beni çok mutlu etti. Umarım bu bölümü severek okursunuz. Başlamadan önce oy vermeniz ve yorum yapmayı unutmamanız bana vereceğiniz en değerli destek olur. Keyifli okumalar! 🌼

Okuduğunuz tarih?

***

"KIRIK KALBİN HÜZNÜ"

"Eğer o muhteşemse, kolay olmayacak. Kolaysa, muhteşem olmayacak. Eğer ona değerse, vazgeçmezsin. Vazgeçersen, sen değmezsin."

Bob Marley



Nefes alıyorsun, yiyip içiyorsun, eğlendiğini düşünüyorlar. Siz bunları yaşamak mı diyorsunuz? Eğer öyleyse ben diyemiyorum. İnsan her gün yaşarken ölemez. İçi her an yanmaz yaşarken, gözyaşları kuruduktan sonra bile aynanın karşısına geçip sessizce ağlayan insan yaşamaz, yaşayamaz.

Bırak yaşadığını sansınlar. Görme onları, işitme. Ne de olsa onlar da yaşayıp gidecek buradan. Ama sen yaşamıyorsun.

Öldün.

Henüz farkında değildin ama kendini kemiklerinin kafes yaptığı mezara gömmüştün. Aslında en rahat yerin de orasıydı ama kurtulamıyordun. Kurtulmak istiyordun ama ölümün geri dönüşü yoktu. Geri döndürecek tek şey...

Neyse.

Ruhun öldü senin, göğüs kafesinin ortasında "kalp" diye taşıdığını yok ettiler senin. Hissedemiyorsun onu, ulaşamıyorsun ona. Orada bir acı kırıntısı beliriyor. Bir şeyler hissettin diye yaşadığını sanıyorsun.

Sanmaya devam et çünkü sen öldün. Kalbin ağrıyorsa yaşamıyorsun artık.

Heyecan, mutluluk, aşk, güven... Bunlar yoktu artık benim içimde. Sadece acı hissediyordum ve bu beni paramparça ediyordu. Son günlerde döktüğüm gözyaşlarının haddi hesabı yoktu.

Gözümün altındaki morluklar, yüzümün renginin eski canlılığını yitirmesi benim yavaş bir şeklide ruhuma son vermeye başladığımın en büyük kanıtıydı ve şahidiydi.

Hâlbuki tek isteğim beni saran bir çift koldu. Tek ihtiyacımı bile isteyemez, bunu söylemeye utanır olmuştum. Birine, bana sarılır mısın, demek bile yıpratıyordu beni. Yıpratmakla kalmıyor, yalnızlığımı bir kez daha hatırlatıp yerden yere vuruyordu.

Ben, eski ben değildim.

Peki, kimdim ki ben? Neyin nesiydim?

Şimdi son kez soruyorum kendime: Kimsin sen Lavinya Dinçer?

Kimsin sen Lavinya Ekinci?

Sahi kimdim ki ben, artık bunu bile bilmiyordum. Çok tüketmişlerdi beni. Dünyayı seviyordum, kafamda kurduğum dünyadan tiksiniyordum. Zihnim kirlenmişti bir kere, nasıl aklayacağımı bilemiyordum.

"Ufuk, bunlar yanlış. Ne dediğinin farkında değilsin. Bana böyle dememelisin, beni zindanlarımdan çıkarmamalısın." Çünkü beni oradan çıkarırsan sana bağlanırım. Bağlanmamalıyım.

"Orada yaşamaya çalışırken kendini öldürdüğünün farkında değilsin," dedi tek kaşını kaldırarak. Ben zaten ölüyüm, diyemedim. İçim yanarken yaşadığımı sanan sizlersiniz, yaralarımı hatırlatan da büyüten de sizlersiniz.

Ona bakmak da artık yaraydı. Kanaması durmayan bir yaraydı. Böyle olmamalıydı. Ona baktıkça o güzel gözleri beni kendine hapsediyordu. Bu zindan zihnimin aksine beni kurtarıyordu, yaşatıyordu.

KRİZANTEMWhere stories live. Discover now