27

3.8K 211 71
                                        

Mesut'un anlatımından :

Hava kararmaya yakındı. Bu koca şehire daha yeni gelmiştim. Tanıdığım ve güvendiğim tek Mustafa vardı. O da olmasa bacaklarımda ayakta durmak için pek bir mecalim yok gibiydi.

Evim Mustafaya yakındı. Sahil tarafına bakıyordu. Günün en sevdiğim saati başlamıştı ve ben yine bu zamanı kaçırmamak için üzerime ceketimi alıp evimin önündeki, sahil kıyısının oradaki taşlara oturmaya gidiyordum.

Orası hep boş olurdu ama bugün bir terslik vardı. Her zamanki yerim birisi tarafından kapılmıştı. Buna hafif sinirlensem de tapulu malım olamayacağı aklıma geldi.

Bende ondan az uzaktaki baska bir yere oturdum ve cebimden paketimi çıkarıp içerisinden bir dal aldım. Dudaklarıma götürüp yaktım. Denizin kokusu ve sigaranın birleşimi kadar güzel bir şey yoktu. Olmamıştı da.

Yanımda hareketlilik hissettiğimde o tarafa doğru baktım. Uzakta, benim yerimde, oturan beden bana doğru gelip dibimde durmuştu. Koca şehirde sataşmak için gerçekten beni mi bulmuştu yoksa?

Yanıma bir şey söylemeden oturdu ve diger tarafımda bulunan sigara paketimi aldı. İçinden benim gibi bir dal çıkarttı. Ama yakamadı. Çünkü çakmağı cebime geri koymuştum ve isteyene kadar vermeyi düşünmüyordum.

Ben denize bakarken eliyle omzumu dürtüp kendisine bakmamı sağladı. Ona baktığımda yüzünün berbat gözüktüğünü gördüm. Gözlerinin altı çökmüş, dudakları kuruluktan patlamış ve gözleri ise kan çanağına dönmüştü. Ne derdi vardı kim bilir?

Başıyla benim dudaklarımda olan sigaramı işaret etti. Çakmağı cebimden çıkarmak için hareketleneceğim sırada yüzünü yüzüme yaklaştırıp sigarasının ucunu benim yanan sigarama getirdi. Ve kendisininkinin yanabilmesi için içine derin nefesler çekti.

Sonunda onun da Sigarası yandığında geri çekildi ve nefeslerini alarak dumanını denize doğru üfledi.

Yanımdan kalkmaya çalıştı ama dengesini kaybedip geri oturdu. Eskiden oturduğu yere baktığımda bir poşetin içinde bir sürü bira şişesi olduğunu gördüm. Kim bilir kac tane ve ne zamandan beri içiyordu.

Milletin derdi beni ilgilendirmiyor.hatta hiç merak etmem kimin neyi olduğunu ama bu adamı böyle görünce içim titremişti. Neden böyle hissetmiştim ki? Acımıştım büyük ihtimal ona.

Ben sebeplerini düşünürken yanımdaki adamın hıçkırdığını duydum. Yüzüne bakmadım ama içli içli ağladığını yandan da olsa görebiliyordum. Birde tescillemek için bakıp onu utandırmak istemedim. Nerede görülmüş bir insanın tanımadığı birisinin yanında ağladığı?

Daha yeni oturmuştuk ama sigaralarından aldığı nefesler o kadar fazlaydı ki neredeyse bitmiş gibiydi. Son nefesini de çekip sigarasını avucunun içinde söndürdü. Hiç canı yanmış gibi bir tepkisi yoktu. Taşlaşmış mıydı her yeri?

Söndürdüğü sigarasını attı ve kafasını benim omzuma koydu. Düşmemesi için biraz ona doğru kaydım ve daha iyi yatmasını sağladım. Sadece ona acıdığımdan dolayı yapıyordum bunları. Üzülmüştüm haline. Kocaman adama kim ne yaşatmıştı böyle.

"Ben yaptım."

Ya da adam kendisine ne yapmıştı?

Mırıldanmasıyle ona döndüm. Neyi o yapmıştı?

" Her şey benim yüzümden oldu" , derken elini yumruk yapıp kalbine vurmaya başladı.

Daha sonra elini kaldırdı ve işaret parmağı ile kafasına vurdu.

"Her şey bunun yüzünden oldu. Bu sikik beyin. Bu sikik kafa."

Kafasını kaldırıp bana bakmıyordu. Sanki suçunu üstlenmiş gibiydi ve birisine itiraf etmek için çırpınıyordu.

" Ben ailemi kaybettim."

Eliyle yüzünü kapattı. Omuzları birkaç kere sallandı. Daha sonra elini yüzünden çekti ve yanağından akanları sildi.

Ağlamaktan çatallaşmış sesiyle birlikte ellerini yan yana getirdi. Küçük bir çukur oluştururmuş gibiydi.

" O daha küçücüktü", dedi ve yeniden hıçkırdı.

Birisini mi kaybetmişti acaba?

"Nasıl düzelteceğim ben bunu? Nasıl kazanacağım onu geri?"

Kendi kendine konuşuyor gibiydi. O yüzden cevap verme gereği duymadım. Ama birisini ölüm olarak kaybetmedigine sevinmiştim.

"çok yoruldum."

Bunu dedikten sonra tüm yükü omzuma binmişti. İki saniye geçmeden başı kucağıma düşmüştü.

Elimle omzunu dürttüm. Birkaç mırıltı çıktı ağzından. İyi. Ölmemişti en azından. Büyük ihtimal gerçekten yorulup vücudu kendini bırakmıştı.

Ne yapacaktım şimdi bu haliyle? Burada bırakırsam denizin nemiyle hastalık ya da nezle kapabilir.

Ne kadar istemesem de kendime engel olamadım ve onun bir kolunu omzuma atıp ayağa kalktım. Bir elimi beline koydum ve omzumdaki elinden tutup yürütmeye başladım. Evim zaten yakın olduğu için vardığım gibi onu oturma odasındaki koltuğa oturttum.

Üstündeki ceketi çıkartıp koltuğun koluna koydum. Odama gidip bir yastık ve kalın örtü alıp odaya geri döndüm. Döndüğümde onun koltuğa çoktan kıvrıldığını görmüştüm.

Başını elimle kaldırdım ve altına yastığı koydum. Üstüne de örtüyü örtüp odadan çıktım ve kapısını kapattım. Umarım uyandığında ne olduğunu unutup bana saldırmaya kalkmazdı.

Çünkü acısını umursamadan çenesini kırardım.

Mesut biraz geri kafalı bir karakter.
Okan'ı zaten tanıyoruz.

Bu kitapta 1 - 2 bölüm daha yazarım onlarla alakalı.

Daha sonra onlara özel kitaba geçmek istiyorum.

Mahalle Abisi [b×b] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin