2 " suçluluk duygusundan kaçamıyorum "

198 25 40
                                    

-

Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.

-

günler ilerledikçe eric'in juyeon'a karşı olan duyguları büyümeye, beni de öldürmeye devam etti.

onun, artık gün içerisindeki her kelimesi juyeon ile ilgili oluyordu. bu çok normal bir şeydi ama ben buna alışamıyordum. o duygularını bağıra çağıra ifade ederken, ben kendimi susmaya alıştıramıyordum.

bazenleri kendime, bazenleri eric'e, bazenleri ise ona kızıyordum. ona kızmamım asıl sebebi herkesi kendine aşık edebilecek kadar mükemmel olması. gülümsemesiyle her gün bir sürü kişiyi daha kendine aşık etmeye devam etmesiydi. eric'e kızma nedenim ise çok saçmaydı. juyeon'dan hoşlanması.

asıl kendime kızıyordum ben. neden ona aşık oldum? neden eric'den önce arkadaşlarıma ondan hoşlandığımı söylemedim? neden eric ile hâlâ arkadaşım? nasıl eric'in yüzüne bakabilecek cesareti kendimde bulabiliyorum?

yaklaşık bir haftadır bu düşünceler ile kafamı allak bullak etmiş, etrafımdaki herkese saçma hareketlerde bulunmuştum. ve şimdi de bir yüzsüz gibi çantamı sırama bıraktım, yanlarına gidecektim.

minho, eric ve hyunjin daha gelmemişti. sadece sunwoo ve chanhee vardı. ikisi, sınıfın orta sıralarında yan yana oturuyordu. oturduğumuz yerler birbirine yakın sayılırdı. ben duvar tarafında en arkanın bir önünde oturuyordum. minho, hemen yanımda. eric ve hyunjin ise camın olduğu sıralarda, arkalı-önlü oturuyordu.

"günaydın." dedim. sesim tam olarak nasıl çıkmıştı hiçbir fikrim yoktu ama normal çıkmış olması için dua ettim. karşılık olarak ise aynı olduğunu düşündüğüm şekilde bir günaydın aldım.

saat daha erken olduğu için tam olarak ayılamamışlardı. sunwoo neredeyse uyumuştu, chanhee de telefonuyla oynuyordu. fazla konuşmadık ve sadece öylece bekledik. ben de biraz sıkılmıştım. kendi sırama geri döndüm ve kafamı sırama koydum. önümde oturan jungwoo "naber?" diye sorunca kafamı kaldırmadan gözlerimi ona çevirdim.

"iyiyim sanırım, sen?" dedim hafif bir şaşkınlıkla. jungwoo ve ben en son lisenin başında konuşuyorduk. şu an ikinci sınıftık.

"ben iyiyim de, sana bir şey olmuş gibi. yüzüne gözüne baksana, sanki sikmişler gibi." dedi. pek şaşırmadım aslında, öyle durduğumun farkındaydım.

"aslında bir şeyim yok. sadece gece oyuna dalmışım, uyuyamadım." diyerek ona küçük bir yalan söyledim.

"iyi o zaman, ders başlamadan biraz uyu. bayan yoo geldiği zaman seni kaldırırım." dedi ve önüne döndü. işte o an minho ile konuşuyor gibiydim. beni koruyor, bana sahip çıkıyor hissi yaratıyordu.

onunla tekrardan yakınlaştığımızı hissediyordum. tekrar arkadaş olduğumuzu.

bayan yoo içeri girdiği zaman, jungwoo hızla beni uyandırmış ve herkes gibi ayağa kalkmama yardım etmişti. küçük bir günaydın fastlından sonra hepimiz geri oturmuştuk. ben de o sıra jungwoo'ya teşekkür ettim.

sonra minho'ya döndüm, gülümsemeye çalıştım. farketmişti sanırım ona baktığımı.

"dün gece oyun oynayıp uyumadın demi lan?" diye sordu. ben de onada yalan söyleyerek kafamı salladım.

kafama vurdu. "beynini sikim senin. beni geçmeye çalışıyorsan nah geçersin kardeşim, boşuna hevesleniyorsun. o oyun benim için yaratılmış." dedi. önce kızmış sonra da enerjimi kazanmama yardımcı olmak için beni güldürmeye çalışmıştı. ben de gülmüştüm. bu sefer içtenlikle.

"seni öyle bir geçerim ki, aklın hayalin şaşar bak." diye bu sefer ben kafasına vurdum. sıralarımızda kendi kendimize atışmaya devam ederken bayan yoo yoklama almaya başlamıştı.

"hyunjin."

"burada."

"soyeon."

"burada."

"seonghwa."

"buradayım efendim." diyen sese döndüm. sınıfımıza, lisenin ikinci -yani bu yıl- gelmişti. bu yüzden konuştuğu pek kimse yoktu ama jungwoo ile yakın duruyordu. kibar biriydi.

"jungwoo."

"her zaman buradayım hocam. tüm mükemmelliğimle birlikte."

"sağ ol jungwoo'cum. devam edelim, hwanwoong."

"burada."

"eric."

arkadaşımın adını duyduğum an istemsizce bir durgunluk yaşadım. istemsizce, vücuduma yayılıyordu.

"hyunjae." bu sefer kendi adımı duydum. kendime gelmeye çalıştım. "burada." dedim kısık çıktığının farkına varmadığım sesimle. ben dışında kimse duymamıştı.

"hyunjae?"

adımı tekrardan söyleyen öğretmenimize karşı, boğazımı temizleyerek cevap verdim bu kez. "burada."

"gençler biraz daha yüksek sesle cevap verin lütfen. yoksa yok yazılabilirsiniz." diye uyardı hocamız. herkes de onaylayan mırıltılar çıkardı.

yoklama bittikten sonra hoca ders anlatmaya başlamıştı ama ben cidden hiçbir boka odaklanamıyordum. kafam sürekli başka yerlere gidiyor, beni çıkmaza doğru sürüklüyordu.

-

kısa oldu. elimden daha uzunu gelmiyo valla yapcak bişi yok.

07072023

more than words ; bbangmil. Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ