Jim Jones ve Kurbanları

146 8 0
                                    

Bir vaizin peşinden giden 913 kişinin sır dolu ölümü...


Hitabet yetenekleri ve karizmatik kişilikleri ile insanları etkileyen, inançları ve umutları sömürerek maddi çıkar, cinsel zevk ve güç elde eden kişiler hep oldu. Kimi zaman tarikat lideri, kimi zaman siyasetçi, kimi zaman din adamı kılığına girdiler. İnsanlar onlara öyle biat etti ki mallarını, emeklerini, ailelerini, kendilerini liderlerine sunmayı kendileri istediler. İnanç uğruna ölmek ve öldürmeleri istendiğinde de itiraz etmediler.  

Jim Jones'un ardına takılanlar korkunç bir şekilde öldü. İntihar, cinayet, ABD'nin vahşi bir sosyal deneyinin parçasıydı denildi. Kayıtsız şartsız biat ettikleri kişiden şüphelenmek  "Acaba bir biz delinin peşinden mi gidiyoruz?" diye sormak kimsenin aklına gelmez miydi?  "Acaba bütün bu olanlar daha büyük bir komplonun parçası mıydı?" diye soramadılar mı?" bilemiyoruz.


1. Zehirlenerek Ölmüşlerdi!

18 Kasım 1978'de Güney Amerika'da Guyana'da "Halkın Tapınağı"nın lideri Jim Jones'un vaadedilmiş topraklarına toplanmış 913 insan ölü bulundu. Tarikatının müridi olan bu insanların özgür iradeleri ile zehir içerek intihar ettikleri söylendi. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen gerçekleşen korkunç olayın intihar mı, yoksa katliam mı olduğu hala tartışılıyor.


2. Kilise Küçük Jim'in Ailesi Oldu

Asıl adı James Warren olan "Jim Jones" 1931'de doğdu. Klu Klux Klan üyesi savaş gazisi babası ve çalışan annesi kendi dertlerine daldıklarından küçük Jones'a pek ilgi gösteremediler. 

Anne baba ilgisizliğinin yarattığı boşluğu dinle doldurmaya çalışan Jones, 10 yaşına gelince komşularıyla çeşitli kiliseleri gezmeye başladı. Vaktinin çoğunu dua ederek ve incil okuyarak geçiriyordu.

Yakınları Jones'u,"din saplantılı ve ölüm takıntılı" olduğunu ifade etmişlerdi. Sahip olduğu küçük hayvanlar için cenaze törenleri düzenlediği aktarılan küçük Jones'in ölümü merak ettiği için bir kediyi bıçakladığı da iddialar arasındadır.


3. Gökkuşağı Ailesi ve Liderliğe Doğru

Annesi ve babası ayrıldıktan sonra kendi yoluna giden Jones, kilise eğitimine yöneldi ve vaiz olarak çalışmaya başladı. Hemşire Marcel Baldwin ile evlendi. Çift, Koreli ve AfroAmerikalı 8 çocuk evlat edindi. Vaiz, müritlerini de evlat edinmeye teşvik etmiş veABD'nin Kore politikalarını da eleştirmiştir. 

Meraklı bir okuyucu olan Jones, dini figürlerin yanında Hitler, Stalin, Mao gibi liderlerin de hayatlarını etüt ederek, kitleleri etkileme yöntemlerini anlamaya çalıştı.

Kuvvetli hitabıyla verdiği vaazlar dikkat çekmeye başladı. Yaşıtlarının yaptığı herşeyi (dans, spor...v.s.) günah sayıp, reddeden Jones'in topladığı ilgiye oranla az sayıda arkadaşı vardı.


4. Tarikatını Oluşturmak için Maymun Sattı

Methodist Kilisesinde papaz adayı olarak işe alınmasından sonra iyi bir Evangelist olarak adını duyuran ve itibarı artan Jones, kitlelere ulaşmak için fakirlik konusuna değindi. Siyah, ırkçılık karşıtı konuşmalar yaptı. "Siyah kardeşlerini özgürleştirme" ve  "fakirliği yok etme yolunda" yaptığı konuşmaları ile diğer kiliseler arasından ayrışmaya başladı.  

Kendi cematini oluşturma yolunda, para bulmak amacıyla kapı kapı dolaşıp, evcil maymun sattı.


İLGİNÇ DEDİLER GELDİMWhere stories live. Discover now