بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
DOKTOR
Bayramın üçüncü günüydü bugün. Gümüşhane'den sabah dönmüş konakta bitmeyen misafir döngüsü içinde oradan oraya koşturuyordum. Zeyd mi? Maalesef o işine dönmüştü. Hem şirket hem askeriye hem de aşiretin kargaşasında mahvoluyordu sevdiğim. Keşke, deyip susuyordum içimden. Keşke şeytanın fısıltısıydı elbette. Ben de isterdim sessiz sakin bir yerde sevdamla huzurla yaşamayı ancak bizim için takdir edilen buydu ve razıydım her şeye.Sevgim karşılık bulmuştu ya, olmaz denilen bütün hayallerim bir bir önüme serilmişti ya, daha ne ister ve nasıl şükürsüzlük ederdim?
Elhamdulillah...
Fark etmiştim ki; insanın bir güz, bir de bahar dönemi vardı. Güz dönemi hiç bitmeyecek sanıp da soğuğa aldanırsak, kimden geldiğini unutursak mevsimlerin, pişman olacağımız şeyler yapıyorduk. Ancak güz de yaz da bahar da bizim, hepsi gelenden ötürü hoştur, başımızın tacıdır diyebilsek kadere rıza gösterebilsek sabır ve namazla Allah'tan yardım isteyip baharı beklesek, asla pişmanlık duymayız, duymuyorduk...
İşte böyleydi bizim halimizde.
Sabırla başımıza gelenlere rıza gösterdik. Bekledik, dua ettik. Olanda hayr olduğuna inandık ve imtihanın sonundaki güzelliğe ulaştık Elhamdulillah. Belki aylarca yandı ciğerimiz, belki yıllarca silmek için çaba sarf etmemiz gereken izler var üzerimizde; lakin durup da şunu idrak etmek bak işte, bitti. Bu imtihan da sona erdi. Diyebilmek... Bu huzur hiçbir şeyde yok!Elbette bizler yaşadığımız müddetçe imtihanlar olacak hep. Kimi zaman öyle ağır olacak ki kaldıramıyorum, zannedeceksin. Kimi zaman da her güne yeni küçük imtihanlarla uyanacaksın. Fakat hepsinin de yegane sahibi Allah ﷻ sana yardım edecek. Kalbin hüzünden ölecek gibi olacak bazen hatta, ama adı üstünde sınavdayız biz! Sınav kağıtları toplandığı zaman çektiğin sıkıntıları unutacaksın. Eğer Yaradan'a karşı hata etmezsen, ya da ettiğin hatalardan dönersen, o kağıtlar defter olarak eline geçtiğinde pişman olmazsın. Ancak isyan eder, neden dersen, ben hak etmedim dersen; hem sıkıntı çeker hem de sonunda hüsrana uğrayanlardan olursun.
Değer mi? Bu dünyada çektiğin sıkıntıların üzerine bir de ahiret yurdunu mahvetmeye, cidden değer mi?
Değmez...
"Eee Katre... Sen neler yapıyorsun? Çalışmayı düşünüyor musun?"
Soruyu soran Zeyd'in uzak akrabalarından birinin kızıydı. Bir kaç aylık evliydi ve dediğine göre de hamileydi.
"Bilmem, hiç düşünmedim bunu. Yani evliliğimiz yeni yeni oturuyor. Önceden isterdim hep bir klinikte ebelik yapmayı ancak şimdilerde aklıma bile gelmiyor."
"Tabii, konakta gündem yoğun oluyordur. Aşiret ağasıyla evli olmanın sorunlarından biri de yeterince ne istediğini oturup düşünememek olsa gerek. Ama olsun, keyfin yerindeyse nasıl istersen öyle yaparsın. İhtiyacın yok nasılsa."
Kadının dedikleriyle içim burkulur gibi oldu bir anda. Son zamanlarda yaşadığım hır gür bana hayallerimi bile unutturmuştu, değil mi?
"Öyle Elhamdulillah. Şey... Senin bildiğin bir kadın doğum kliniği var mı buralarda Nazan? Çalışacağım için değil de, ne bileyim aklıma geldi. Nezih ve mahremiyete dikkat eden bir yer olsa düşünürüm belki, yani bilemedim."
Kararsız söylemim Nazan'ın ve diğer kızları güldürürken genç kadın başıyla onayladı beni.
"Demek istediğini anladım canım. Zaten Zeyd Ağa da diğer türlü göndermez seni bir yere." derken bu sefer daha da genişledi gülümsemesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K.Ö.Z [✔️]
SpiritualAntep'in ihtişamlı konaklarından birinde, aşk acısını sır gibi saklayan Üsteğmen Zeyd ve sevdiği adamı ölmeden yüreğindeki mezara gömen Katre'nin hikayesi... KÖZ; Sırrını gel sen çöz... Alıntı; Sanki bir filmin içinde gibiydim tam şu anda. Ağır çeki...