5

121 19 17
                                    

Jimin, jungkook ve taehyung bahçede oturmuş kitap okurken taehyung "üvey kardeş" dediğinde jimin taehyung'a baktı "ne var" dediğinde taehyung güldü "kasabaya inelim mi?" dediğinde jimin "olur" diyerek onayladı, jungkook "oturun yerinizde, suga duyarsa kötü olur" dediğinde jimin "ama kookie, lütfeeen" diyerek güldüğünde jungkook kahve gözlere baktı.

Jimin'i ilk gördüğü günden beri etkileniyordu bunu inkar edemezdi, babası "kasaba da, dışarıda soğukta kalmışlardı, yeni kardeşleriniz namjoon ve jimin" dediğinde yıkılmıştı, şansı olmayacağını düşünmüştü ki düşündüğü gibi de olmuştu yada o öyle sanıyordu.

Daldığı gözlerden kafasını sallayarak kurtuldu "hayır dedim" dediğinde taehyung "hadi tavşan, lütfen, hem biz eğleniyoruz, hiç mi düşünmüyorsun bizi" dediğinde jungkook "sizi düşündüğüm için hayır diyorum, çok istiyorsanız suga dan izin alalım" dediğinde taehyung ve jimin kafasını salladı "hayır, kızar bize, izin vermez" dediğinde jungkook "hiç denediniz mi?" dediğinde kafalarını salladılar.

Jungkook kalktı "hadi izin alalım" diyerek diğerlerini de kaldırıp ilerledi, kapının önüne geldiklerinde muhafız kapıyı çaldı, onay geldiğinde açtılar, üçlü içeri girdi, suga onlara bakıyordu yanındaki kahin ise kızarmış yanakları ile kafasını eğmişti.

Suga "bir şey mi oldu?" dediğinde jungkook "kasabaya inip dolaşmak istiyoruz" dediğinde suga "tabi" diyerek muhafıza baktı "5 muhafız prenslere eşlik etsin" dediğinde muhafız eğilerek odadan çıktı.

Jimin "teşekkür ederiz abi" dediğinde suga kafasını salladı "gizli çıkmadığınız sürece muhafızlar ile çıkabilirsiniz" dediğinde taehyung "üzügünüz, izin istesek kızarsın sandık" dediğinde suga güldü "neden kızayım, gidin hadi" dediğinde üçlü gülerek çıktı odadan, jungkook "ne dedim size" dediğinde hepsi güldü.

Namjoon askerler ile her şeyi öğrenmişti ve talim yapıyorlardı, namjoon'un hızlı ve çevik hareketleri herkesi etkiliyordu, jin "namjoon, namjoon" diyerek tezahürat yaparak elindeki tatlı ile yanlarına geldi.

Namjoon jin'e döndü "ne işin var burada?" dediğinde jin "en sevdiğin tatlıyı yaptım" dediğinde namjoon hızlanmış kalbi ile güldü "teşekkür ederim ama diğerlerinin de canı çeker, getirmeseydin keşke" dediğinde jin güldü "herkese yaptım ki, bak ileride çadırın içinde, gidin ve yiyin" dediğinde askerler teşekkür ederek çadıra doğru gittiler.

Namjoon jin'e baktı "oturalım" diyerek kenarıda ki banka götürdü, ikili gülerek konuşuyordu.

Yoongi kılıcı ile hoseok'a küçük hamleler gösteriyordu, hoseok yavaşça aynısını yapıyordu, yanlış yaparsa yoongi yeniden gösteriyordu, hoseok "kolum yoruldu" dediğinde yoongi gülerek "biraz oturalım" dediğinde hoseok onayladı.

Kenarı oturduklarında hoseok "haddime değil ama çok zayıfsınız, yemek yiyemiyormusunuz?" dediğinde yoongi gülerek "evet, biraz bile yesem doyuyorum, kendimi zorlasam bile olmuyor" dediğinde hoseok "isterseniz iştah açıcı bir karışım yapabilirim" dediğinde yoongi "minnettar olurum" dediğinde hoseok güldü.

Yoongi "sen şifacısın, neden benim yanımda duruyorsun?" diyerek baktığında hoseok "kral min sizi bana emanet etti" dediğinde yoongi "ama sen kılıç bile tutamıyorsun" dediğinde hoseok kollarını bağladı "farkındayım" dediğinde yoongi gülerek karnını tuttu.

Hoseok gülerek diş etlerini sergileyen yakışıklı ve güzel prensine baktı, kalbi sıkışmaya başlamıştı.

/

sope : hanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin