2

12 2 0
                                    

Tekrar bir bekleyiş sarmıştı bedenimi .Yoktu , gelmiyordu. Okulda da görmemiştim. yine yağmurlu bir güne uyandığımız da hava ile modumun aynı olması bir tık canımı sıkmıştı. Bu gün izinliydim . İzinli olan bir insanın rahatlığını taşımıyordum .beynimde dönüp duran o soru buna izin vermiyordu " ya bu gün gelirse?" 
Okulun kütüphanesine girdiğimde gördüğüm manzara daha çok canımı sıkmıştı. Her yer doluydu . Bazı sandalyeler boştu ama tanımadığım birinin masasına oturmak istemiyordum. Boş gördüğüm uzun bir masanın en sonundaki yere oturdum . Herkes ders çalışıyordu. Kitaplarımı çıkarıp bende çalışmaya başlayacaktım ki telefonumu mesaj gelinceye kadar. Bildirim sesinden dolayı bir kaç kişi bana bakmıştı. Umursamadan telefonumu sessize alıp mesajlara baktım . Evdekiler ile olan gruptandı.

Ivan ;
Akşam parti var. Sizde gelsenize .hem tatilsiniz "

Evet biz tatildik Ivan. Erdem'in gitmeyeceğini düşünüyordum ki

Erdem;
Ben gelirim, çok özledim partilemeyi ?"

Salağa bak hayatında kaç partiye gitmiş acaba en son gittiği parti mezuniyet partisiydi, ondada yarısında onun  zoruyla eve dönmüştük . Uçaktan indiğimizde artık eski Erdem olmıycam derken bunları kastettiğini hiç düşünmemiştim. mecburi olarak

" tamam bende geliyorum ama fazla durmam"  yazmıştım .telefonumu kenara bırakıp tekrardan ders çalışmaya başlamıştım.

Yavaş yavaş derse adapte olmuştum ki bir ses beni böldü.

"disculpe,Podemos cambiar de lugar?. Necesito cargar mi teléfono. ( Afedersiniz, yer değiştirebilirmiyiz? Telefonumu şarj etmem gerekiyor da . ) Cümlemi bitirip kafamı kaldırırken
" Sorry but-" diye kalmıştım .zaman durmuştu sanki  tam karşımda bana bakıyordu . Ne diyordu ?ne demişti ki .beni hatırlıyormuydu? Gözleri yüzümü süzdükten sonra dudakları kıvrıldı.
" Sen kafede ki çocuksun " tanımıştı ne demem gerektiğini bilmiyordum.
" Evet" dedim sırıtarak.
" Afedersin ama yer değiştirebilirmiyiz telefonumu şarja takmam gerekiyor da . "teléfono" demişti, anlamam gerekirdi .hızla toplanıp karşı sandalyeye geçtim . O da benim yerime geçmişti. Yine elinde kafede ki defteri vardı. Defterini masaya bırakıp telefonunu şarja takarken elimi uzatıp
" Ben Berkay" dedim bir süre elime bakmış ve elimi tutarak
" Bende Leya "demişti . Leya ne kadar da güzel bir isim . büyük ve kemikli elimin arasında onun eli küçücük kalmıştı. O yumuşak elini bırakmak istemesem de ayırmak zorunda kalmıştım.
Konuşmak istiyordum o naif sesini daha fazla duymak istiyordum. Masada oturanların bir kaçı bize bakarken o da bakışlarını onlarda gezdirmişti. Neden bakıyorlardı ki. Benim bilmediğim bir şey mi vardı. onu daha fazla tanımak istiyordum .
" Burada okuyorsun demek ." Eğdiği başını kaldırıp
" Evet" dedi kısa cevap vermesi üzmüştü beni.
" Güzel , Türk biriyle karşılaştığım için mutluyum ,bilirsin burada beni anlayan fazla kimse yok ve sen  beni anlıyorsun" saçma, gereksiz ve uzun bir cümle kurmuştum. O ise sadece gülmüştü .bu demek oluyordu ki  gerçekten saçma konuşmuştum.
" Evet burada Türk biriyle karşılaşmak zor . Yıllardır Türkçe konuşmadığım için unutmak üzereydim."
" Annenle Türkçe konuşmuyormusun ? " Gülümsemesi solmuştu .
" Benim annem yok " dedi bu cümle yetmişti bana zaten .ancak kağıtta annemi mutlu etmek istiyorum yazıyordu ne kadar düşünsem de  Sormamıştım nedenini, boşanmış veya farklı bir şey olmuş olabilirdi. ikisi de kötüydü. Konuyu dağıtmak için defteri göstererek
" çizim yapıyorsun galiba " diye sordum
" Evet kendi çapımda bir şeyler yapıyorum öyle" dedi .
" Bakabilirmiyim sorun olmıycaksa" defteri önüme itip
" Tabi ki bakabilirsin" dedi. Kapağı kaldırdığımda  defterin sayfalarının kapağa bantlı olduğunu gördüm .bandın üzerinde parmağımı gezdirince
" O taraf saçma çirkin resimlerle dolu defter ziyan olmasın diye bantladım."  Kendisini açıkladığında kalbim hoşnut olmuştu ne kadar ince düşünceliydi .ama ben o bantlı kısmı bile merak etmiştim. Sayfayı çevirdiğim de bir akarsu resmi karşılamıştı beni, kenarına o güzel yazı ile  not düşülmüştü . "Ebro" ne demek olduğunu sormadım ama aklıma kazımıştım .ne demek olduğuna sonra bakıcaktım.  Sonraki sayfada şehrin karanlığını çizmişti.
Bir sayfa daha çevirdiğim de gördüğüm şey beni çok etkilemişti bir kelebek çizmişti ancak kelebeğin kanatlarında bir vadi vardı .suyun rengi mavinin her tonunu taşıyordu kenarda yine bir not vardı. (Soy imposible "valle de mariposas")
( İmkansızım, kelebekler vadisi) kafamı kaldırıp yazıyı gösterdim.
" Burada ne yazıyor ? Yazıya baktığında gülümseyerek burası "Türkiye'de bir yer tahmin et . " Resime tekrar baktığımda ne kadar düşünsem de  bulamamıştım .
"Bilmiyorum ." Dediğimde
" O zaman sen bulana kadar bu bir sır"  demişti gülümseyerek. Dediği cümlede sadece şu dikkatimi çekmişti sen bulana kadar ,demek ki tekrar buluşmak istiyordu. Gülümseyerek diğer sayfayı açtığımda mor bir çiçek karşıladı beni . Yine her şey en detayına kadar çizilmişti .
" Bu papatya mı? " Gülerekten cevap vermişti
" Hayır o Aster"
" Aster mi ? İlk defa duyuyorum bu bildiğin mor papatya ."
Küçük bir kıkırtı çıkınca ağzından yan masadakiler yine bize bakmıştı. ama umrumda değildi .ona gülmek çok yakışıyordu .
" Aster  çiçeğini çok severim. O papatya gibi değil .tüm yaprakların çiçeklerin solduğu sonbahar da o çiçek açıyor o yüzden ona sonbaharın çiçeği de deniyor . "
" Çok güzel kesin evinde saksıda büyütüyorsundur"
" Hayır" dedi şaşırmıştım .
" Almak çok istesem de cesaret edemedim çünkü Türüne göre 2 ye ayrılıyor bağzısı uzun bir süre solmuyor bağzısıda son baharda açtıktan sonra diğer çiçekler gibi dayanamayıp hemen soluyor . Tıpkı" diye durdu ve devam etti
" Tıpkı insanlar gibi.  O yüzden evimde solmasını istemediğim için almadım. Sanki gözümün önünde biri ölüyormuş gibi hissetmek istemedim. Bende resmini çizmeye karar verdim" gülmesine karşılık verdim .diğer sayfayı çevirdiğimde bizim kafede çizdiği resmi gördüm .yine gözüm kendim olduğumu düşündüğüm slüete gidince nereye baktığı fark etmişti.
" Anladın demek . üzgünüm izin almam gerekirdi."
"Hayır hayır sorun değil çok güzel çizmissin "
" Gerçekten mi ? "
" Evet " sayfayı çevirdiğimde çizim olsa da tüyleri yumuşak olduğu belli olan sevimli bir mirketle karşılaşmıştım . çizim komik gelmişti . sanki birisini anımsatıyordu .gülmemek için dudaklarımı ısırmıştım .

ASTERWhere stories live. Discover now