3.Bölüm

273 16 2
                                    

Halis Ağanın ölümü üzerinden 2 hafta geçmişti. Yalı 2 haftadır hiç olmadığı kadar sessizdi. Kimse kimseyle konuşmuyor yemek saatinde dahi masaya inilmiyordu. Herkes yavaş yavaş bu durumu kabullenmeye başlasa da kabullenemeyen iki isim vardı Ferit ve Feryal... Ferit dedesinin ölümünden Feryal'i sorumlu tutuyordu çünkü dedesi fenalaşmadan önce yanında olan oydu ne söylemişti de dedesi fenalaşıp ölmüştü? Ferit hastanede bunun hesabını Feryalden sormak istediyse de buna Tarık engel olmuştu. ''Senin canının yanıyor da Feryalin canı yanmıyor mu sanıyorsun Ferit? Bari şimdi rahat bırak kızı'' diyerek Feryali hastaneden uzaklaştırmıştı. Yalıya geldiklerinden beri ne Feryal ne de Ferit odalarından çıkmadıkları için yüzleşememişlerdi.Seyran ise hem Feritle hem de Feryal ile ilgileniyordu. Yıllardır gelmediği bir ülkeye dedesinin haberiyle gelip onun öldüğünü öğrenmesi ve üzerine kuzeninin bundan ötürü kendisini suçlaması... bu çok zor bir durumdu. Seyran Feryalin psikolojisini hayal dahi edemiyordu.

Seyran mutfağa inip kurabiye tabağı ve kocaman bir bardak süt hazırladıktan sonra Feryalin odasına çıkarttı ve kapıyı çaldı.

"Geel"

Seyran yavaşça kapıyı açtı ve içeriye girdi. Feryal duvarın dibine çökmüş dizlerini karnına çekmiş bir vaziyette oturuyordu. Seyran tepsiyi masaya bırakıp Feryalin yanına oturdu. Feryalin gözleri kıpkırmızıydı gözaltları ise çökmüştü.

"Biliyorum.. yaşadığın şey hiç ama hiç kolay değil ama kaç gün oldu ne sen ne de Ferit odadan dışarıya adımınızı atmadınız yemekte yemiyorsunuz. Bu nereye kadar böyle sürecek?"

"Benim ne Feritin ne de diğer aile üyelerinin yüzüne bakamam"

"Neden bakamazsın? Halis ağayı sen mi öldürdün? Hayır."

"Ama ben sebep oldum söylediğim şeyler yüzünden.. ben bile kendimi affetmiyorken Ferit beni nasıl affetsin? Dayım beni nasıl affetsin ya söyle bana söyle!" 

"Sen affedilecek bir şey yapmadın" dedi bir erkek sesi.

Feryal ve Seyran aynı anda dönüp kapıya baktılar ve kapının aralığnda duran Feriti gördüler. Ferit yavaşça kapıyı açtı ve içeri girip Feryalin diğer yanına çöktü.

"N.. nasıl affedilecek bir şey yapmadım ama sen o gün.."

"Şşt o gün ne dediysem dedim ciddiye alma sen onları.. abimden sonra dedemi de kaybedince bu defa suçlayacak birilerini aradım.. o da sen oldun... ama kimsenin suçu yok. Asıl ben özür dilerim sana kendimi suçlu hissettirdiysem. "

Ferit Feryale sarıldı. Feryal de Ferite.

" Abim ve dedemi arka arkaya kaybedince çok iyi anladım.. "

" Neyi? "

" Sevdiklerinle küste dargında kalmaman gerektiğini.. her an her şey olabiliyor.. "

Bu konuşmayı Seyranın telefon melodisi böldü. Arayan Sunaydı. Seyran telefonu açtı.

"Efendim abla?"

"Seyran ablacım nasılsın? Napıyorsunuz? Yalıdakiler nasıl oldu?"

"Nasıl olsunlar abla işte toparlıyorlar yavaş yavaş.. Sen nasılsın?"

"İyiyim ben iyiyim ben şey için aramıştım ya bu Saffet tutturdu kareoke bara gidelim de kareoke bara gidelim diye bende bununla yalnız bir yere gitmem Seyran biliyorsun beni.. sizde gelsenize bizimle sen Ferit Feryal hem kızın havası değişir geldiğinden beri yüzü gülmedi bir türlü.

"Yani bilmem ki bir sorayım abla kabul ederlerse geliriz tabi"

"İyi tamam ablacım sor bana haber ver gelmeniz lazım bu geceye beni bu manyakla tek göndermezsiniz"

KALBİNE SÜRGÜNWhere stories live. Discover now