15.

1.4K 26 2
                                    

Duru delirmeden önce onu sakinleştirip otelin yolunu tutmuştuk bile. Hiçbirimiz konuşmuyor, yalnızca Duru arada sırtıma vurup bir şeyler diyordu. Hah.

Üçümüz yan yana yürürken Oğuz kıpkırmızı kesilmişti ve hanım arkadaşıysa başını yerden kaldırmıyordu. Üçümüz diyorum çünkü Duru biraz zorluk çıkarınca omzuma atmıştım onu. Malum elbisesi bana inat kıçında bittiği için tişörtümü çıkarıp beline sarmıştım.

Neyse ki gelen geçen pek yoktu çünkü bu halimizle bizi gören biri polise ihbarda bulunabilirdi.

"Yavuz.."

Oğuz'u susturdum, bu gece daha fazla konuşursa Duru'yu denize atsak kurtaramazdık paçamızı.

"Sonra kardeşim.. sonra."

Birkaç yıl süren yürüyüşümüzden sonra otele aynı şekil girdik. Oğuz ve hanım arkadaşı Oğuz'un odasına doğru ilerlerken Oğuz'a uyarıcı bir bakış attım.

"Seninle yarın görüşeceğiz Oğuz efendi!"

Duru omzumda tepinirken sesinden irkildim. Oğuzhan garibim cidden kaçacak delik aramaya başlamıştı bile. Öhm.

"Ştt Duru, millet uyuyor."

"Sanmam."

İmasına yüzümü buruştururken Oğuzhan'ın hanım arkadaşı tam içeri girecekken az ötesindeki ben sırtımdaki Duru'ya çekinerek baktı.

"İyi geceler."

Kızın sesi mahcup olmuş bir ifadeyle bürünmüş ve sempatikti. Dudaklarımı birbirine bastırarak kıytırık gülümsememi takıldım ve başımı salladım. Duru ise omzumu göçertmek üstüne bilmem kaçıncı tezini yazıyor olmalıydı.

"İndir. Artık. Beni."

Duru'nun kapısının önüne gelip çantasından kartını çıkartıp okuttum.

"Fıstığım bak zaten dayak falan yemişim biraz daha sakin mi olsak acaba?"

İçeri doğru girerken yumrukları kesilmişti. Hoş canımı yaksa bile sesim çıkmazdı ama artık sakinleşmesi için ne yapacağımı şaşırmıştım.

Kapıyı kapayıp yatağa bıraktım onu. Saçları dağılmış, elbisesinin kıvrımlarını düzeltiyordu.

Az sonra kalkıp beni yatağa itti. Doğrulduğumda valizinin başında bir şeyleri didikliyordu. Hala ondan tırstığımdan gıkımı çıkarmadan bekledim. Geri döndüğünde elinde küçük bir kap vardı, tam arkama geçip bağdaş kurdu.

"Dik dur kambur kalma."

Dediğini anında yerine getirdiğimde sırtımdaki nefesini hissettim. Bedenimden tuhaf bir titreşim geçti. Hemen sonra soğuk krem hissiyatıyla bir an irkildim. Duru tek elini omzuma koyup ağırlığını verdi. Minik parmakları yavaş yavaş sırtımda dolanırken iç çektim.

"Acıyor mu?"

"Hayır."

Az sonra işi bitince kalkıp önümde durdu.

"Arkaya git."

Dediğini yapıp yatağın ortasında oturdum. Dizlerinin üstünde üstüme doğru gelirken bana bakmıyordu. İki yana açılmış bacaklarımın ortasında bağdaş kurdu bu sefer. Suratımda zaten geçen yaraların üstüne sürdü bir de. Ardından ruj gibi bir şeyi alıp dudaklarıma yöneldi. Hala biraz alçağımda kaldığından bir anda onu kaldırıp birleştirdiğim bacaklarımın üstüne oturttum. Bu sayede dirseklerini omzuma dayayıp daha rahat sürebilir diye düşünmüştüm.

Duru son derece kayıtsız kalarak beni şaşırtmıştı. Gülü seven dikenine de bal gibi katlanıyor işte sayın seyirciler.

E dikeni var diye kendimizden de sakınacak değiliz herhalde, elimi beline dolayıp kumaşın üstünden okşamaya koyuldum.

Gece Hayatımın Yok Oluşu (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin