0.4

212 28 56
                                    

Sıkıntıdan hocayı dinlemeyi bırakmıştı Yamaguchi. Zaten aklından çıkmayan bir yabancı vardı.

Saati kontrol etmekle ve deftere karalama yapmakla geçen dakikalar sonrası teneffüs olmuştu.

Gerindi.

"Ahhh sonundaa."

Dün gece rahat uyuyamadığı için uykusunu alamamıştı. Teneffüslerde uyumak istiyordu ama mümkün gözükmüyordu. Çünkü Shoyo gibi bir arkadaşa sahipti...

Ön çaprazında oturan Shoyo, Yamaguchi'ye döndü.

"Yamaguchiii. Hadi bahçeye çıkalım."

"Uhh... Aslında çok uykum var. Bu teneffüs uyusa-"

"YALAN SÖYLEME. Hadiii gidiyoruz, kalk."

Zorla da olsa kolundan çekiştirilerek kaldırıldı sırasından.

Tüm teneffüsleri bu şekilde geçmişti. Aslında bahçeye çıkmak Kei'yi görebilmek için güzel bir bahaneydi ama Kei'yi pek görememişti. Gördüğü zamanda da Kei kendi hâlinde takılıyor oluyordu.

"Tanrım, bir çocuk bu kadar mı asosyal olur... Veya hiç mi arkadaşı olmaz..? Çok sıkıcı."

Eğer Kei ile konuşabilseydi onunla bahçeye çıkmayı isterdi. Büyük ihtimalle Kei istemeyecekti ama sınıfta da oturabilirlerdi. Yine de Kei ile konuşma imkanı bulabileceğini sanmıyordu.

Okul çıkışı vakti geldiği zaman derin bir oh çekti. Bugün fazla yorulmuş hissediyordu.

Çantasını sırtına geçirdi ve merdivenleri indi. Hocaları bugün erken bırakmıştı neyse ki. Ama bu durakta beklemesine engel olmayacaktı maalesef.

Durağa geldiğinde durağın boş olması onu mutlu etti. Fazla yer kaplamamak için çantasını yere koydu ve banka öyle oturdu. En azından bir başkası onu rahatsız etmeyecekti çünkü birkaç dakika da olsa uyumayı planlıyordu.

Gözlerini kapattı ve hafif esen rüzgar ile daha iyi uykuya daldı. Hava sıcak olmasına rağmen havanın esmesi bir nimetti onun için.

Kaç dakika geçtiğini bilmiyordu ama yavaş yavaş gözleri açıldı. Derin uyumuş olduğunu hissediyordu ama tek derdi bu değildi.

Derdi otobüsü kaçırıp kaçırmamasıydı.

Gözünü açar açmaz hızlıca saati kontrol etti.

"Oh... Otobüs daha gelmemiş..." diye mırıldandı. Ardından otobüsün geleceği yere bakmak için kafasını çevirdiğinde yanında birini gördü. O kişinin varlığını asla hissetmemişti.

"HA!?"

"Ha?"

Karşısındaki kişi de bunu beklemiyordu anlaşılan. Çünkü kedi sevmek için yere eğilmişti ve Yamaguchi'nin tepkisi ile yerinden sıçradığı belli olabiliyordu. Ayrıca Yamaguchi'nin tepkisi yüzünden yabancının sevdiği kedi de kaçmıştı.

Kedinin kaçması sebebiyle ve aniden gelen tepki yüzünden kafasını kaldırdı. Eğilmenin etkisi ile gözlüğü kaymıştı, parmağı ile düzeltti. Bunun ardından anlamsızca kısılan gözlerini Yamaguchi'ye çevirdi.

"Sen miydin? Korkuttun."

Yamaguchi'nin istediği olmuştu. Kei ile konuşabilecekti ama bunun bu şekilde gerçekleşmesini istemezdi.

"Özür dilerim, sen de beni korkuttun..."

Kei kafasını önüne eğip kıkırdadı. Ardından tekrar ciddi ifadesiyle Yamaguchi'ye baktı.

"Ben de özür dilerim o halde."

Belli belirsiz tebessümü ile ve sesindeki ton ile şaka yaptığı belli olabiliyordu. Aldırış etmedi yine de, alışkındı onun bu hallerine.

"1. sınıftan Tsukishima Kei ben. Ya sen?"

"SONUNDA TADASHI, BUNU DA BERBAT ETME ÇÜNKÜ BU ONUNLA ARKADAŞ OLABİLMEK İÇİN TEK ŞANSIN."

"Beni tanımıyor musun?"

"AFERİN SANA TADASHI, AFERİİN."

Kei'nin ifadesi değişirken Yamaguchi stres yapmıştı. Ağızının ayarı yoktu cidden. Konuyu toparlamaya çalıştı.

"Yani öyle derken birkaç defa karşılaştık, ismimi biliyorsun sanıyordum-"

Kei'nin ifadesi yumuşadı. Gözlüğünü düzeltti.

"Karşılaştık mı?"

!!!-

İlk konuşmaya çalıştıkları güne gitmişlerdi sanki. Kei onu yine tanımamıştı. Ama bu sefer geri adım atmayacaktı. Birkaç sene daha bekleyemezdi sonuçta.

"Evet, karşılaştık. Ama sorun yok, ben 1. sınıflardan Yamaguchi Tadashi."

Kei belli belirsiz kafasını anladım dermişçesine salladı.

"Ooh, pekala. Memnun oldum."

"Ben de memn-"

Lafına devam etmedi. Çünkü Kei onu dinlemeden kulaklığını takmıştı.

Onunla kimsenin neden takılmadığı belli oluyordu. Demek ki Kei kimse ile takılmıyormuş.

"Bu kadar mıydı yani..?" diye mırıldanırken Kei gülmesini tutmaya çalışıyordu, ama başaramamıştı ki güldüğünü belli eden bir ses çıkarmıştı.

"Seni duyabiliyorum Yamaguchi."

Bir şey demedi. Zaten bir şey demeye kalmadan Kei çantasını yerden alıp ayaklandı.

Kafa karışıklığı ile ona baktı Yamaguchi.

"Daha otobüs gelmedi ki?"

"Huh? Aah, otobüsle gitmeyeceğim."

Saatini kontrol etti. Yamaguchi'nin afallamışlığı ise yüzünden okunuyordu.

"Seni uyuyor görünce otobüsü kaçırma diye oturmuştum, çok geçmeden uyandın ama."

Ağızından "NE?" ifadesini (yine) kaçıracakken bu sefer kendini tuttu.

Kei ise Yamaguchi'den bir cevap almayınca ters bir tepki alacağını sanarak dudağının içini kemirmeye başladı. Belki de söylememeliydi.

"Neden kedi sevmek için oturdum demedim ki? Ughh..."

"Uhh, her neyse. Gittim ben, görüşürüz-?"

Cevap beklemeden arkasını döndü ve yürümeye başladı.

Yamaguchi ise şaşkınlıktan yeni konuşabilecek duruma gelmişti. Arkasından ne kadar duymayacak olsa da mırıldandı.

"Görüşeceğiz zaten."

Ya da o öyle sanmıştı.

Kei'nin ifadesini göremese de sesinden gülümsediği belliydi.

"Seni duyabiliyorum Yamaguchi."

the music lovers | TsukiYamaWhere stories live. Discover now