8

1.6K 76 12
                                    

Bugün sınavım olduğu için erkenden kalkmıştım. Akşam Eren partileyelim falan demişti ama hiç birşey dememiştim o konu hakkında. O zaman ki ruh halime bağlı kabul ederdim. Şimdide kahvaltı yapmış mutfağı toplamıştım, evde tektim her zaman ki gibi. Odama çıkıp ne giyebileceğime baktım. Bugün hava çok sıcaktı elbise giyebilirdim. Gözüme çarpan beyaz çiçekli elbiseyi elime aldım. Bu güzeldi. Elbiseyi yatağımın üzerine koyup makyaj masama oturdum. Sade bir makyaj yaptım ve saçlarımın uçlarını dalgalandırdım. Elbiseyi üstüme geçirip ayağıma beyaz airforcelerimi geçirdim.  Çantamı da aldığımda tamamdım.

-

Sınavım bitmiş saatlerdir okulun önünde Eren malının gelmesini bekliyordum. Ama beyefendi hala gelmemişti maalesef. Artık beklemekten sıkılmıştım, zaten bunatlıcı bir hava vardı. Yüzüme vuran güneşten gözlerimi kısıp tekrardan yola baktım geliyor mu diye. Kesin yanaklarım yanmıştı yüzüme vuran güneşten dolayı.

Sınavı sorarsanız idare eder geçmişti. Düşük almazdım ama çokta yüksek alamazdım. Tam ortasıydı işte.

İstesende yüksek alamazsın zaten.

Kes lan sesini aa!

İç sesimle olan tartışmanın ardından önümde beyaz bir araba durmuştu. Araba tanıdık geliyordu ama çıkartamıyordum. Camlardada film olduğu için içerisi görünmüyordu. Açılan camla gözlerim büyümüş şaşkınlığımı gizleyememiştim. Kerem'in ne işi vardı burda? Açtığı cama yaklaştı ve kapımı açtı.

"Binmek için davetiye mi bekliyorsun Yaren'cim?" Kendime gelip arabaya bindim.

"Eren-"

"Eren'in her zaman ki gibi üşengeçliği tuttu." Sinirle soluyup omzumdaki çantayı kucağıma bıraktım. Üstteki aynaya elimi uzattım.

"Kullanabilir miyim?" Arabayı kullanan bakışları saniyelik bana kaydı ve geri önüne döndü.

"Tabii, rahat davran." Aynayı açıp yüzüme baktım. Yanaklarım elma şekeri gibi olmuş çillerimi daha çok belirginleştirmişti. Küçük bir çocuk gibi görünüyordum.

Dudaklarımda ki lipgloss yetersiz geldiği için tazeleme gereği duymuştum. Tamda o sırada kırmızı ışıklarda olduğumuz için çantamdan glossu çıkardım ve dudaklarımda gezdirdim ardından glossu çantama atıp saçlarımı düzeltirken arkadan korna sesleri gelmeye başlamıştı. Kerem'e döndüğümde dirseğini cama yaslamış bana daldığını fark ettim. Işıklara baktığımda yeşil ışık yanıyordu. Kendimi tutamayıp gülümsedim, elimi Kerem'e doğru salladığımda kendine geldi ve arabayı sürmeye devam etti. Bense hala gülüyordum. Şapşal çocum yaa...

-

Eren gine bir şekilde annemlerden gitmem için zorla izin almıştı. Annem ve babamlık sıkıntı yoktu, gitmek istemeyen bendim. En sonunda doğru düzgün dışarı çıkmadığım için onlarda baskı yapmışlardı. Şuanda odamdaki boy aynasından kendime bakıyordum. Üzerime giydiğim siyah dar elbise sanki benim için tasarlanmıştı. Aldığımda üzerimde bu kadar şık durcağını düşünmemiştim. Makyajım her şeyim tamdı ama ben hala aynadan kendime bakıyordum. Ayağımdaki siyah bilekten bağlamalı ayakkabılar kısa boyumu uzatmıştı.

Güzelsin güzel.

Ben her zaman güzelim iç ses.

Çantamıda alıp odadan çıktım. Eren aşağıda kapının önünde bekliyordu beni. Arabaya bindiğimde birbirimizi süzüyorduk. Üstündeki siyah gömleği ve altındaki siyah kumaş pantalonuyla çok şık olmuştu. Kimin kardeşiydi. Arabayı kullanmaya başladığında sessizliği kimse bozmuyordu. Bende sessizlikten rahatsız olmuş şarkı açmıştım.

Gidene kadar şarkı dışında arabayı bir ses kaplamamıştı. Ama şık bir mekana gelmiştik. Eren gözüne ilk kestirdiği bir yere arabayı park edip indi. Bende arkasından indiğimde kapıları kilitledi. Yanıma gelip koluma girdi.

"Sen çok güzel olmuşsun kız, valla katliam çıkartabilirim içerde." Kıkırdadım konuşurken bir yandanda içeri girmiştik. Herkes kendi kafasına göre takılıyordu. Kimisi dans ediyor kimisi ise masada eşlik ediyordu şarkılara.

"Sende çok yakışıklı olmuşsun eromm."
Gülümsediğinde yanağındaki gamzesi belirdi. Benim gamzem yoktu bu haksızlık!

Ben etrafa bakınırken Eren kolumu bırakmıştı. Nedenini öğrenmek için baktığımda masaya geldiğimizi gördüm. Onlar Barış'la selamlaşırken gözüm beni dikkatle süzen Kerem'e kaydı. O da çok şık olmuştu. Yukarda Allah var şimdi. Yanıma gelen Barış'a dönüp gülümsedim.

"Naber?" Elimi uzatıcakken o sarılma gereği duymuştu. Sarılırken konuşmaya başladım.

"İyi sen?" O da bende ayrılıp tam karşımda durdu.

"İyi. Çok güzel olmuşsunuz leydim." Elimden tutup etrafımda döndürdüğünde, gülümsemem genişledi. Sempatik çocuktu.

"Teşekkür ederim.." ikimizde güldüğümüzde elimi elinden çektim. Yunus'un karşısına geçtiğimde elimi uzatmadım sarıldım. O da karşılık verdi.

"Hoşgeldin küçük yenge." Sarılırken yüzlerimizi sabitledim.

"Ne diyorsun Yunus?" Pot kırdık gibi bakıp kulağıma yaklaştı.

"Yengem değil misin?" Göz kırpıp yerine oturduğunda tek selamlaşmadığım Kerem kalmıştı. O da karşıma geldiğinde ne yapacağımı şaşırmıştım. Hiç beklemediğim bir şekilde ellerini belime koyup sarıldığında kokusu burnuma dolmuştu. Çok güzel kokuyordu vicdansız!

Diğerki bölüm bombaa hocamm.

Beklemede kalınn.

Esinti // Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin