4 | Yalnız Çocuk

89 15 26
                                    

• • •




Neler oluyordu, bu histe neydi?

Ben, ben gülüyordum. Hemde kahkahalarla. Kendimi mi çimdiklemeliydim? Yabancıydı bu his, gülmek, eğlenmek. Bunları hiç yaşamamıştım ki nerden bileyim? Dümdüz bir hayatım vardı, sadece canımın acıdığını hissetmekle geçen. Şuan ise yaklaşık bir saat önce tanıştığım bu çocukla birlikte şakalaşıp gülüşüyordum.

"Nasıl bir çocuksun sen?"

Gülüşlerimin arasında ağzımdan kaçan bu sözcükler olmuştu. Ben bunları düşünüyordum aslında, nasıl ağzımdan kaçıvermişti? Onunda yüzünde hâlâ duruyordu tebessümü, anlık şaşkınlıkla kesmeme rağmen onu görünce bende gülmeye devam etmiştim. Ben nasıl bakıyordum ona bilmiyordum ama o bana öyle bakıyordu ki, içimi ısıtmakla kalmıyordu, güvende hissettiyordu, huzur veriyordu. Sadece kendine odaklanmamı sağlıyordu. Beni kendine bağlıyordu. Eser kalmamıştı, sınıfta herkesin korkmasına sebep olan, soğuk bakışları şuan merhamet doluydu. Aykırı tavrı şuan o kadar uysaldı ki.

Herkes benden nefret ediyordu, o ise herkesten nefret ediyordu.

~~~


"Nasıl bir çocuğum.. hmmm..."

Yüzüne sevimli bir ifade takınıp parmağını ağzının kenarına yerleştirdi. Koyu kahve gözleri gittiği uzaklardan çekildi ve bana tekrar sabitlendi.

"Ben dümdüz bir çocuğum. Göründüğünden fazlası olmayan dümdüz bir çocuk."

Duraksadı yerinde. Tekrar gözlerini dikti, gökyüzüne. İç geçirir gibiydi ama sessiz bir iç geçirmeydi bu. Gizliyordu bazı şeyleri. Belliydi. Göstermediği veya gösteremediği şeyleri görebiliyordum. Göründüğünden fazlasıydı. Ve eminim ki o da görebiliyordu, tıpkı benim gibi.

"Beni boşver de sen nasıl bir çocuksun? Bu daha önemli."

Bu sefer ben diktim gözlerimi. Önemli miydim gerçekten? İlk defa biri beni merak etmişti, hakkımda soru sormuştu. Yine ve yine. Fakat şuan takılmam gereken bu değil ne söylemem gerektiğiydi. Cevaplanması zor bir soruydu. Daha önce düşünmemiştim, kim olduğum, nasıl biri olduğum hakkında. Genelde neden doğduğumu sorgulardım.

"Ben mi..."

Duraksadım, kocaman gülümsemesini bana bahşettikten sonra kafa sallamasıyla da devam ettim.

"Ben yalnız bir çocuğum."

Tekrar duraksadım. Yutkundum hızlıca. İlk defa birine kendimi bu denli açıyordum. Bu bile fazlaydı benim için. O nedenle vücudumun verdiği reaksiyonlar garipti, terlemeye başlamıştım bile. Ne demem gerekiyordu, bilmiyordum.

"Yapayalnız. Hayattan zevk almayı uzun zaman önce bırakmış, sadece kurtarıcısını bekleyen bir çocuğum."

Konuşmadı. Hatta eğdiği kafasını kaldıramadı bile. Olamaz. Bana acımış mıydı? Daha henüz tanıştığım birinin bana acımasını istemezdim elbette. Apaçık acınacak halde olmama rağmen istemezdim bunu. O da yüzüme vurmazdı zaten.

" Söyle bakalım Yalnız Çocuk ne yapmaktan hoşlanırsın? Neler mutlu eder seni?"

Senden hoşlanırım, sen mutlu edersin beni.

İçimden geçirdim. Doğru cevap buydu. Ama bunu sadece içimden söyleyebilirdim. Aksi halde kurduğum bu mucize arkadaşlık başıma patlayabilirdi. Onu tam anlamıyla tanımalıydım.

Lost | Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin