Saldırı

826 99 25
                                    

"Jungkook sana diyorum?"dedi yoongi elini bir süredir taehyung hakkında düşüncelere dalmış oğlanın gözünün hizasında sallarken.

Jungkook gözlerinin önünde sallanan bir el görünce gözlerini kırpıştırdı, "N-ne?"dedi irkilip yoongiye anlamaz şekilde bakarak.

"Biz diyorum, jiminle ikimiz diyorum, denemeye karar verdik diyorum"dedi yoongi teker teker,Kelimeleri bastırarak. Jungkook ağır ağır başını salladı "iyiymiş"dedi yine dalgınca yere bakıp esneyerek. Jimin hemen ilgisiz jungkookun kolunu cimcikledi " Aloo! Jungkook! İnsan bir sevinir tebrik eder kaç yıldır bu anı bekliyorum iyiymiş ne?"dedi jimin memnuyetsiz bir sesle. Jungkook oflayıp ayağa kalktı " Halay mı çekeyim jimin? İyi yapmışsınız,tebrikler. Neyse, ben buralardayım."dedi jungkook sonradan sakinleşen sesiyle. Yoongiyle jiminin sonunda birleştiğine elbette çok sevinmişti ama şuanlık aklını meşgul eden şeyler vardı, belki sorunlarını halledebilirse onları bol bol tebrik edecek ve hatta kesinlikle yoonginin rezil anılarını jimine anlatacaktı.

Genç çocuk hala taehyungun dediklerini unutamıyordu, istemsizce gerçekten bir an olsun onun insan olmasını istemişti. Sürekli onu düşünüyor, nasıl insan olabileceğini kafasında farklı şekillerde kuruyordu.

"Fazla uzaklaşma lan! Dikkat et!"

Jungkook yoonginin dediklerini duymazdan gelip ağaçların içine girdi. Son yaşanan şeylerden sonra yoongi tek başına nasıl izin verdiğini bilmesede sorgulamamıştı. Taehyung ile en son sabah görüşmüşlerdi, yani bu 8 saat önce demekti. Artık duygularının değiştiğinin elbette farkındaydı, sürekli onu görmek istiyor, artık insan olabilmesi için ne denenmesi gerektiğini not bile alıyordu.

Havaysa kararmış, gökyüzündeki yıldızlarla birlikte daha çok parlayan dolunay ona ışık kaynağı olarak yetiyordu.

"Neden sürekli onu görmek istiyorum ki?"dedi jungkook kaşlarını çatarak. Sahiden de nedensizce bir tarafı onun yanında olmak, yine onunla kalmak istiyordu. Yüzünü kendi tahminlerince sesine göre tahmin ediyor ve birlikte çıktıklarını hayal ediyordu. Sürekli ergen gibi hayal kurması kendisine gülmesine neden olsada pek takmıyordu. Kafasındaki düşünceleri zaten bir tek kendisi biliyordu. Her fırsatta kokusu güzel, tavşan görünümlü genç çoçuğu nedensizce merakına yenip düşüp dinleyen ve izleyen aslan taehyung değil. Jungkookun aklına gelen şeyle ağlayacak gibi oldu. Yarın gidiyordular.

Jungkook tesadüfen belki taehyungu hızlı bulabilmek adına yürüyüşlerini hızlandırdı ve rastgele toprak yollara girmeye başladı. Taehyungu bulması gerekiyordu. Yürürken tabiki yine olduğu gibi bir anda karşısına sağ çalılıkların ardından neye benzediğini seçemediğ bir hayvan çıkmıştı. Jungkook gözlerini açarak hemen yerinde durdu ve korkuyla sık nefesler almaya başladı. "Hay, sizde hep beni mi bulursunuz" dedi hızlı hızlı geriye giderken. Yırtıcı ona doğru hırlayıp yaklaşıyor, keskin dişlerini ortaya seriyordu.

Jungkook cidden artık alışmış gibiydi, sürekli sürekli bir hayvanla karşılaşıp duruyordu. Ama bu yinede de deli gibi korkmasına engel değildi. Şimdiden gerginlikten midesi bulanıyor, kalbi korkuyla çarpıyor ve hızlı hızlı nefesler almasına neden oluyordu.

Jungkook tam arkasını dönüp koşacakken yırtıcı ondan hızlı davranmış ve iki ön bacağını jungkookun göğsüne atarak üstüne atlamıştı. Jungkook korkuyla bağırıp yırtıcının üstüne atlamasıyla yere sırt üstü düştü. Kamp alanından çok olmasa da uzaklaşmıştı ve kendi aralarında kahkaha atan gençler onu duyacak gibi gözükmüyordu.

"Sikeyim! Ahhh!"

Jungkook acı dolu bağırışlarla kolunu ısıran az çok görebildiği gri kürklü yapılı hayvanın boğazından tutup sıkmaya başladı, belki nefessizlikten ölür umuduyla tek eliyle hayvanın boğazını daha da sıkarken. Kolu ne kadar çok acısa da geriye ittirmedi çünkü yırtıcı dişleriyle sinirlerini yırtabilir, aşırı kan kaybetmesine neden olabilirdi hayvanın keskin dişleri . Yırtıcı az da olsa nefes alamadığı için hızla başını geri çekti ve pençesini jungkookun göğsüne sapladı.

FOREST LORD Where stories live. Discover now