Bölüm 10

1.7K 211 178
                                    

Hyunjin'in odasından çıkmış ve kendi odama gelmiştim. Bir süre duvara bakarak olanları sorguladım. Ben ne yapıyordum ki? Tanımadığım bir adamı kalbimde her şeyim yapmaya çabalamak ne kadar mantıklıydı? Lee Minho benim için neydi? O nasıl biriydi? Hyunjin'e bu kadar abartı ne yapmış olabilirdi?

Her ne yaptıysa Hyunjin gibi fazla duygusal olmayan birinin bile koskoca iki sene terapiye gideceği kadar ağır bir şeydi. Kendimi de suçluyordum çünkü Hyun benim en yakın arkadaşım ve nasıl bundan haberim olmazdı ki?

Ben bunları düşünüp gözlerim dolarken kapımın çalınmadan açıldığını duyup yerimden sıçradım. Yatağımda aniden doğrulup kapıya baktığımda Minho'yu gördüm. Tanımadan sevdiğim adamı. Aslında onu içimde bu kadar büyüttüğümün farkında bile değildim.

Yüzüme birkaç saniye Hyunjin'le ne konuştuğumuzu sorgular gibi bakıp hemen kendini düzeltti ve hızlıca yanıma geldi. Korktuğu bir şey mi vardı? Neden korktuğunu anlamadan o sorgulayan ifadeden fazlasıyla korkmuştum. Bu adam birden beni germeye başlamıştı ve bu kendimi kötü hissetmeme sebep oldu.

Yanıma oturdu ve yüzümü derinlemesine inceledi. "İyi misin küçük sincap? Hyunjin sana ne anlattı? Her ne söylediyse inanma çünkü onun hassas noktası gibi bir şeyim. Konu ben olunca kolay yalan söyler." Manipülatif cümlelerle beni etkileyebileceğini hiç sanmıyordum çünkü babam bana bunlara inanmamam gerektiğini küçük yaşta öğretmişti. Yüzüne bakmaya ve onun neden bu kadar tedirgin olduğunu anlamaya çalışırken devam etti. "Bana öyle bakma Jisung. Anlat hadi Hyunjin ne söyledi sana?"

Gözlerimi bir saniye bile kaçırmadan ona bakmaya devam ettim. Şimdi de ağzımdan laf mı almaya çalışıyordu? Ben fazla kuşkulu davranıyor olabilir miydim? En sonunda duruşumu düzeltip "Bunun onunla benim aramda kalması daha iyi olur Minho. Sonuçta onu senden iyi tanıyorum ve bana yalan söylemeyeceğine eminim. Sen neden bunu bu kadar merak ettin? Sonuçta onun eskisisin. Seni neden düşünsün ki? Bak, onun hayatında başkası varmış ve bu bizi ilgilendirmez. Onun hakkında böyle büyük ve gereksiz yalanları söyleyen sensin ve bunu yapma. O benim en yakın arkadaşım ve onun iyiliği için canımı bile veririm Minho. Beni anla ve sen de onu unut. Çünkü bence düşünen sensin."

Sanırım fazla üstüne gitmiştim ama onunla bu konuşmayı ne kadar çabuk yapsam o kadar iyiydi.

Şok olmuş ve aptal gözlerle bana bakarken güldü ve sırtım yatağa gelene kadar üstüme eğildi. Elleriyle beni hapsetmişken gülümsemesi silindi ve gözleri gözlerimden ayrılıp yüzümde gezindi. Gergin gözlerime bir süre daha bakıp dudaklarıma odaklandı. Daha çok yaklaşıp hafif ve neredeyse hissedilmeyecek kadar yavaş bir şekilde dudaklarını dudaklarıma dokundurdu.

"Eğer onu unutamasaydım sana tutulur muydum benim küçük ve korkak sincabım? Seni o kadar çok istiyorum ki aklın almaz ve sen bana Hyunjin mi diyorsun? O aptal takıntılı adam umrumda değil. Cidden hayatımın içinden ne zaman çıkacak acaba?" Geri çekildi ve bu sefer kulağıma eğilip "Ondan alacağımı aldım zaten Jisung. İşim biteli uzun zaman oluyor ve şu an tek düşündüğüm şey sen ve bu korkak vücudun. Beni baştan çıkarmak için hem hiçbir şey hem de elinden gelen her şeyi yapıyorsun Han Jisung. Başarılısınız bu işte bayım."

Bu adam beni deli ediyor sanırım. Her ne kadar kendime Hyunjin'in sözlerini hatırlatsam da ona karşı koymak çok zor oluyor. Neyin ne olduğunu bilmeden ve ona tanımadan güvenmemeye kararlıyım ama bu konuda biraz zorlanacağım gibi...

Hızlıca kendime gelip onu üzerimden ittim ve kapıya doğru ilerledim. Kapıya ulaştığımda kapının koluna parmaklarımı sıkıca sarıp birkaç saniye sakinleşmeyi bekledim. İyi hissetmeye başlayınca kapıyı açtım ve dışarıyı gösterdim. Sakin ve kararlı bir sesle "Bir süre ayrı kalalım Lee Minho. Çık odamdan." dedim.

Her zamanki gibi alaya alıp gülmesini bekledim ama bunu yapmadı hatta aksine korkutucu bakışlarıyla ve dik omuzlarıyla odamdan çıktı. Odasına girerken sessizce demiş olmasına rağmen "Evimden defol git o zaman küçük oğlan!" dediğini duydum. Bu alabileceğim en rahatsız edici ve kırıcı sözdü benim için.

Hemen odasına daldım ve bütün evdekileri ayaklandıracak ve belki de hayatıma mâl olacak o hamleyi yaptım. O anki sinirimle gelişine bir tokat yapıştırdım ve yüksek sesle bağırdım. O kadar sinirlenmiştim ve kırılmıştım ki elime ne geldiğini bilmeden yere fırlatıyordum. Bir yandan gözlerimin dolduğunu hissediyordum.

"Defol git ha! Defolup gidiyorum şimdi Lee Minho! Hatta Hyunjin'i de alıyorum yanımda. Ona ne yaptın bilmiyorum ama kimseyi üzme artık. Ben de o da gidecek işte kurtul sen de." Bana tepkisizce bakarken bir anda beni çekip kollarımı beline doladı. Dudaklarını başımın üstünde hissettim ve aynı zamanda arkamdan gelen ayak seslerini. Tüm evi korkutmuştum.

Ellerimi göğsüne dayadım ve kendimi sertçe ittim. Artık kurumuş olan gözlerimle odama hızla girdim ve bir çanta hazırlayıp Hyunjin'in odasına girdim. O da bana ifadesizce bakarken çantasını topladım. En son kolundan tutup onu odadan çıkarmaya çalıştım ama kımıldamadı. Bir kez daha denediğimde kolunu benden kurtardı.

"Hyun ne yapıyorsun? Gelsene işte benimle. Kurtul işte bu evden. Ben sana ev tutarım, param var Hyun lütfen gel! Neden gelmiyorsun kardeşim cidden ev tutacağım birlikte yaşarız bir süre sonra sen işe girersin hallolur." Ben ikna cümleleri kurmaya devam ederken bir yandan da kolunu çekiştiriyordum ama asla kımıldamıyordu. Sadece ağlıyordu.

Kolunu kurtarıp fısıldayarak "Gelemem Jisung. Özür dilerim kardeşim gelemem. Sana anlatamam ama gelemem de. Sen git, bırak beni boşver. Ben iyiyim burda. Sen git kardeşim, kurtar kendini. Hemen git burdan Jisung!" dedi.

Nedenini daha fazla sorgulamaya vaktin olmadan koşarak evden çıktım ve ana yolda karşıma çıkan ilk taksiye binip bi otele doğru ilerledim.

Bu sinir krizimi yersiz bulmuş olabilirsiniz ama ben hiç güven hissetmeden o evde daha fazla duramazdım. Ayrıca son sözleri sevenin sevdiğine söyleyemeyeceği şeylerdi.

Beni evinden kovması kırmızı çizgimdi çünkü ben belki bin kere Baba dediğim adam tarafından evimden edilmiştim. Beni sevdiğini söyleyen ve bir senedir az çok bu konudaki hassasiyetimi bilen birinin bana bunu yapmasına göz yummayacaktım. Onu affetmem zaman alacaktı ve fazla param da yoktu ama param bitince belki Chan'ın evinde kısa süreliğine kalabilirdim. Beni evine alması için dua edecektim ve o adamın evine dönmemek için elimden geleni yapacaktım.

Hyunjin'i de oradan çıkaracaktım. O neden benimle gelmemişti ki? Yine Hyunjin ve yine bir sıkıntı. Ne olursa olsun o benim kardeşim ve onu mutlu edeceğim.

(Geçiş bölümü gibi bir şey oldu bu çok özenmeden yazılmıştır. İki kişi yazdığımız için yazma şekilleri farklılık gösterir. Sürekli bölüm atmamamızın sebebi ise bizim zar zor iletişime geçiyor olmamızdır bilginize.)

Sunset Pain {Minsung}Donde viven las historias. Descúbrelo ahora