Mezarlık

40.8K 1.4K 1K
                                    

►İlk hikayeyle herkese korku dolu gecelere hoş geldiniz diyorum! :D Umarım beğenirsiniz. Git gide hikayelerin çıtası artacak, bunu göz önünde tutun. Birde hikayeleri kendiniz yaşıyormuş gibi, kendinizi karakterlerin yerine koyarak okursanız daha etkili olur bence. Birinci kitaptan farkı bu kitapta BÜTÜN HİKAYELER BANA AİT. :)  İyi okumalar.. ♥

İki arkadaş karanlık sokağın ortasında, çevresine bile hayrı olmayan sıralı sokak lambalarının aydınlatabildiği kadarıyla yolda yürüyorlardı. Rüzgar gitgide hızını arttırırken havlama sesinden geçilmeyen sokak bu gece sessizdi. Tek bir köpeğin bile görünmediği bu saatlerde belki yağmurun yağacağını anlayıp bir yerlere sığınmışlardı. Belki de olacakları hissedip saklanmışlardı...

"Bunu gerçekten yapmak zorunda mıyız ?" Evelyn  karanlık ve ıssız yolda arkadaşı Allison'a dönerek sordu. Gökyüzü daha da karanlığa gömülürken, ay ve yıldızlar sanki daha fazlasını ister gibi gökyüzünden teker teker kayboluyorlardı.

Allison yürümeye devam ederken cevapladı. " Mezarlığa gitmek sandığın kadar korkunç değil. Sadece söğüt ağacını bulmamız gerekiyor." diye açıkladı.

"Söğüt ağacı mı ? " Evelyn şaşkın bir şekilde arkadaşına baktı.

"Peki, sana hikayeyi anlatacağım. " derken ikisi de yürümeyi durdurdular. "Erica adında bir kadının ciddi psikolojik sorunları varmış. Evi gideceğimiz mezarlığa çok yakın ve kendisini artık dayanamayıp mezarlıktaki söğüt ağacına astığı söyleniyor. "

Evelyn'in gözleri şok içinde büyüdü. "Nasıl olur ? Bir insan neden kendisini mezarlıkta asmak ister."

"Kimse bunu açıklayamıyor. Arkasında sadece bir not bırakmış." dedi ve Allison ekledi. "Bu sırrı çözmemiz için o notu bulmam gerek. Ve ben bulacağımızı hissediyorum." derken Evelyn merak dolu gözlerle arkadaşını dinliyordu.

İkisi de bir süre sessiz kalarak tek bir kelime dahi etmediler. Birkaç saniye geçmemişti ki 'Bu aptallık!' diyerek soludu Evelyn. "Mezarlığa gidince ne yapacağız ?" derken düşünüyordu.

"Kendimizi asacak değiliz ya ?" dediğinde Evelyn arkadaşının bu cevabına güldü. "Hayır, sadece bir söğüt ağacı sayesinde bu sırrı nasıl çözebilirsin ?"

"Oraya gidince görürsün." Allison sakin bir şekilde cevap verdi.

Bu sırada tekrar yavaş yavaş yürümeye başlamışlardı fakat Evelyn hala sorularına devam etmekten vazgeçmemişti.

"Neden bu kadar gizemlisin ?" Bu kez Evelyn gerçekten ciddiydi.  Allison bunu fark etmemiş olacak ki sorusuna sadece gülerek cevap verdi.

Yarım saat sonra mezarlığa ulaşan iki arkadaş şimdi  nasıl içeriye gireceklerini düşünüyorlardı. "Duvardan atlamalıyız Evelyn. Başka çaremiz yok, görevli bizi görmemeli. " Söylenenin üzerine Evelyn bir kez daha şaşkına uğradı. Arkadaşının bu kadar rahat davranması onu korkutmuştu.

"Duvar çok yüksek ve her yer çok karanlık." diye sitem ettiğince Allison çoktan duvara tırmanmaya başlamıştı. Tek başına karanlık sokağın ortasında kalmak istemediği için Evelyn'de onun peşinden gitmek zorunda kaldı.

Artık tamamen mezarlığın içinde olan iki arkadaş gözleriyle söğüt ağacını aradılar. Allison 'İşte orada!' diyerek ani hareketle eliyle ağacı gösterdiğinde Evelyn irkildi. Ağacın silueti gökyüzünün karanlığına bulaşmış bir damla su gibiydi. Sanki her saniye dağılmaya, yayılarak büyümeye devam ediyordu. Gövdesi uzuyor, kalın dalları giderek genişleyerek bütün mezarlığı yutuyordu.

Evelyn mezarlığa yürüdüğü sırada söğüt ağacının altındaki mezarda intihar eden kadının yattığını öğrendi ve ayakları geri geri gitmeye başladı. Hedefledikleri yere ulaştıklarında Allison cebinden eski ve üzerinde bazı şeyler yazılı olan bir kağıt çıkardı.  Evelyn sessizce arkadaşını izlerken kalbi göğsünden çıkmak istercesine gümlüyordu. Gecenin bu saatinde mezarlıkta olma fikri kimse için normal karşılanamazdı. Allison kağıtta yazılanları okumaya başlayacağı sırada Evelyn onu durdurdu.

"Neden bunları okuyorsun ? Hani sadece söğüt ağacını bulmamız yeterli olacaktı ?"

"Endişelenme Evelyn. Bu sözleri okuduktan sonra kulağımıza sırrını fısıldayacak." dedikten sonra gözlerini kapadı ve devam etti. Ve şu an ölüm bu sözlerin kılığına girmiş yaklaşıyordu.

"10.9.8...5...3...1 ve 0. Korrest manure perada..." dediği anda ikisinin de vücudu yere yığıldı. Bu sözler havada süzülen bir toz tanesi kadar sessiz, gözleri önünde sallanan bir saat kadar hipnotize edici ve etkiliydi. Allison arkadaşı Evelyn'i seçerek artık üzerindeki lanetten kurtulmuştu.

 Evelyn birkaç dakika sonra gözlerini açtığında kendini ağacın dallarında asılmış olarak buldu. Boynuna dolanan ip ayağının altındaki sandalye sayesinde bedenini ayakta tutuyor ve nefes almasını sağlıyordu. Kalbi ağzına kadar korkuyla dolu olsa da hala atıyordu. Hayattaydı.

Bir süre etrafta arkadaşını aradı. İşte o sırada bir şey gördü. Bakışlarını yeniden hemen ağacın yanındaki mezara çevirdi. İntihar eden kadının ruhu Evelyn'in ölümü için orada bekliyordu! İçindeki nefreti gözlerinden kusuyor gibiydi. Evelyn gördüğü şeyin arkadaşının bahsettiği kadın olduğundan adı gibi emindi. Kadının siluetine baktıkça sanki elleri boğazını sıkıyor, kalbi sıkışıyor, ve ölüm biraz daha yaklaşıyordu.

Gözlerini yumup kurtulmak istedi. Belki az önceki gibi düzelirdi  her şey. Ancak gözlerinin kapaması bunu değiştirmedi, hala bekliyordu. Nasıl olurdu bu ?

Her şey simsiyahtı şimdi. Bütün ağaçlar, çimenler,bulutlar bile.

"Lütfen yardım edin! Allison beni burada bırakma." diye haykırdı. Bacaklarındaki tüm güç tükeniyor, sanki bütün vücudu binlerce kat ağırlaşıyordu.

Birden korkuya kapıldı. Artık yaşamıyordu. Evelyn emindi bundan. Ayaklarının altından kayıp giden sandalye yere düştüğünde hayatı boyunca görebileceği en korkunç iki manzaraya yerdeki su birikintisine bakarken karşılaştı Evelyn.

"Yüzüm...yüzüm..." derken son nefesini alıyordu. Yüzü intihar eden kadınınkiyle aynı, mezarlığın üzerindeki siluetin yüzüyse Evelyn'inki ile aynıydı... Ruhları yer değiştirmiş, Erica amacına ulaşmıştı. Erica'nın ruhunun tekrar canlanması karşılığında Allison lanetten kurtuldu ancak arkadaşını feda etmek zorunda kalmıştı.

Kısa Korku Hikayeleri '2'Where stories live. Discover now