cat|11

566 83 26
                                    


"Hayır diyorum Jeongin." derken elindeki kutuya kurabiyelerden koymaya devam ediyordu. Çilekli jöleli gibi görünen kurabiyeyi işaret edip "Şundan koyabilir misin? Hyunjin çok seviyor onu." dedim.

"Başka bir şey istiyor musun?"

Dudaklarımı büzüp "İstediğim şeyi biliyorsun hyung?" dedim.

"Jeongin manyak mısın ya? Kedini mutlu etmek için kedi almamı istiyorsun? Oyuncak alıyoruz sanki.." diye söylenirken elindeki Hyunjin için aldığım kurabiyeleri paketliyordu.

Yuna Minho'ya göz devirip yanıma oturdu. "Gergin bu aralar ama merak etme ikna etmek kolay olacak." diye fısıldadı.

"Nasıl kolay olacak Yuna görmüyor musun? Sanki kedi alalım değil de kedi keselim demişim gibi davranıyor." dedim.

"Ya Jeongin Minho'nun kedilere olan düşkünlüğünü bilmiyormuş gibi davranma. Kedi çocuğu görse kendisi alalım der. Hyunjin'i bile size geldiğimiz gün kaçıracak sandım." dedi hafif kıkırtılarının arasında.

Minho hyung kurabiye paketini masanın üzerine bırakıp öldürücü bakışlarını üzerimizde gezdirdikten sonra bana dönüp "Hadi Jeongin gidebilirsin, beklemeyiz, bir daha gelme. Hyunjin' e selamlar." deyip aşırı kibar bir şekilde beni kovmuştu.

El sallayıp pastaneden ayrılıp Chan hyungun ofisine doğru ilerledim. Daha ofise girmeden Hyunjin kapıyı açtı. Çantasını sırtına takmış bana doğru geliyordu.

Chan hyunga kapıdan görüşürüz dedikten sonra Hyunjin'in elini tuttum ve arabaya doğru yöneldik. Hyunjin oldukça heyecanlı görünüyordu. Sonradan fark ettiğim elindeki peluş oyuncağın Hyunjin'in olmadığını bildiğim için hemen arka koltukta oturan Hyunjin'e dönüp peluşun nereden geldiğini sordum.

"Bugün öğle yemeğinde Chan hyung işleri olduğu için Minho hyungu aradı beni yemeğe götürmesi için yemekten gelirken de Minho hyung aldı bu peluşu." dedi en sonunda elindeki peluşu sallayıp gösterirken.

"Ya demek öyle, Minho'ya bak sen." dedim söylenirken. Bu iş sanırım o kadar da zor değildi. Hyunjin'i arabada bırakıp arabadan indim. Kedi çocuk yurdunu arayıp Hyunjin'in arkadaşıyla vakit geçirmesi için Felix'i misafir edip edemeyeceğimizi sordum. Kesin olarak evet demeseler de oraya gidip Felix'i görmem ve onunla konuşmam gerektiğini söylemişlerdi.

Arabaya tekrar binip konuşmaları Hyunjin'e anlattığımda o kadar sevinmişti ki ellerini birbirine çırpmaktan avuç içleri kızarmıştı. Kemerini çözüp arkadan yanağıma uzanıp kocaman bir öpücük bırakmıştı yanağıma.

"Sana güveniyordum." derken yerine geri oturmuştu.

"Bana güvendiğin için teşekkür ederim, şimdi kemerini tak bakalım."

Hyunjin sözümü hemen dinlemiş usluca yerine oturup kemerini takmıştı. Yanındaki poşette sevdiği kurabiyelerden olduğunu söylediğimde ise paketi kucağına alıp sessizce bir kaç kurabiye yemiş yol boyunca sakince yolu izlemişti.

Hyunjin ve Felix birlikte vakit geçirmeleri için bir odaya götürmüşlerdi ben ise kurum müdürünün odasındaydım.

"Hyunjin'i sahipleneli daha çok uzun bir süre olmadan Felix'i de mi sahiplenmek istiyorsunuz? Bunun mümkün olmadığını ilk konuşmamızda söylemiş olmam lazım Bay Yang." dedi ellerini masanın üzerinde birleştirerek. Benim aksime oldukça dik oturuyordu.

"Evet söylemiştiniz ve bunu mümkün olmadığını biliyorum, bununla ilgili sorun çıkarmak değil amacım. Dürüst olmak gerekirse Hyunjin'le Felix sanırım yakın arkadaşlarmış ve Hyunjin Felix'i çok özlediği için sürekli onu düşünüp üzülüyor hatta bazen ağlıyor." duraksadım ve önümdeki su şişesini açıp bir kaç yudum su içerek boğazımdaki kuruluğu geçirdim.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 15, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

felinophile, catboy | hyuninWhere stories live. Discover now