Ağlama artık.

556 97 30
                                    

Bang Christopher Chan

Evlerin arasındaki mesafe çok olmadığı için beş dakika içinde Seungmin'in evinin önünde olduk.

Ben kenarda durduğum için kapıdan gözükmüyordum. Kapıyı çaldım ve birkaç saniye sonra kapı açıldı.

"Hiç gelmeyeceksiniz sandım. Sevgili oldunuz diye beni unuttunuz mu? Bu kadar çabuk mu yaa..."

"Hey hyung sus sus, şey sana bir sürprizimiz var."

"Evleniyor musunuz? Hayır çok erken. Biz daha büyüğüz sizden sıranızı bekleyin."

"Hyungg..."

"Seungmin sussana be adam. Sana bir daha sürpriz yaparsam var ya..."

"Off ne sürprizi ya. Zaten mutsuzum."

Kapının önüne geçtim ve konuştum.

"Neden mutsuzsun?"

Seungmin beni gördüğünde dona kaldı. Şaşırtması gayet normal ama o sadece donmuş bir şekilde yüzüme bakıyordu.

Şükür çözüldü. Bana sıkıca sarıldı ve göz yaşlarını akıttı.

"Sen, sen nasıl çıktın."

"Minho, John hyung ve Sua sayesinde."

Geri çekilip yaşlı gözleriyle bana baktı.

"Sua kim?"

Gözüme fazla tatlı geldiği için onu kendime çekip tekrar sarıldım.

"Hepsini anlayacağım Seungmin ama. şimdi degil. Şu an daha önemli işlerim var, sana sarılmak gibi."

"Chris ben seni çok özledim. Çok fazla."

"Ben de Seungmin ben de."

Hyunjin konuştu.

"Şey acaba içeri mi geçsek ne yapsak? Kapının önünde mi kalacağız hep hm?"

Seungmin onaylayıp beni elimden tutup içeri soktu.

Koltuğa oturdu ve beni de yanına çağırdı.

Oturduğum gibi bana yine sarıldı ve ağlamaya başladı.

"Seungmin yeter. Ağlama artık."

"Sanane ağlicam. Ağlamak istiyorum belki. Zaten bu ikisi beni hep tek bıraktı. Bana ilgi gösterebilecek birini buldum bırakmak istemiyorum... Şey bana ilgi göstersin dimi."

Yine bana dolmuş gözlerle bakarak sordu soruyu. Sanırım bunu yaptığı zaman her şeyi onaylayabilirim.

"Tabi ki seninle ilgileneceğim... Ben seni seviyorum Seungmin."

"Ne? Sen ciddi misin? Ahh yaşasın ben platonik olmayacağım. Sen ciddisin ama değil mi, beni gerçekten seviyorsun?"

"Evet seni gerçekten seviyorum."

"Ben de seni seviyorum Chris, hem de çok seviyorum. En başından beri seviyorum hem de."

Yine ve yine sarıldık.

"Tamam sonra konuşuruz bu konuyu. Şimdi bana nasıl çıktığını ve Sua'nın kim olduğunu anlat.

Yaklaşık on dakika sadece onun gözlerinin içine bakarak her şeyi anlattım.

"Moonbin iyi mi peki? Biliyor musunuz?"

"Hayır bilmiyorum ama yarın kaldığı hastaneye gideceğim."

"Ben de geleceğim."

"Gel tabi."

"Bir de galiba ben Felix'i tanıyorum."

"Gerçekten mi? Nerden peki?"

"Aynı üniversitedeyiz. İsmi ve soy isim aynı ama bize hiç babasının durumundan bahsetmedi."

"Olabilir. Ondan uzaklaşmanızdan korkmuştur belki."

"Haklısın."

"He bu arada buralarda kafe ya da bar tarzı bir yer var mı?"

"Kafe biraz daha uzak ama bar var. Neden sordun?"

"Çalışmak için. İçki karıştırmayı biliyorum. O yüzden bar daha kolay olur benim için."

"Şey bana kızmazsan bir şey diyeceğim."

"Neden kızayım söyle hadi."

"Biz sevgili değiliz biliyorum ama..."

"Seungmin ben seni seviyorum, sen de beni. O yüzden ne zaman ilişkin olsun istiyorsan o zaman çıkarız."

"Şimdi?"

"Peki şimdi. Artık sevgilimsin."

"Tuhaf oldu ama neyse. Heh şey diyecektim. O bara çok fazla güzel ve yakışıklı erkekler geliyor. Bak kıskanmak olarak algılama ama gerçekten hepsi çok güzel."

"Hmm anladım. Bunu bana neden söylüyorsun peki?"

"Hani sen de orada çalışmaya başlayacaksın ya ondan dedim."

"Tamam çalışıcam ama dediğim gibi ben orda çalışacağım. Yani oradaki kızların güzel, erkeklerin yakışıklı olması beni niye ilgilendirsin. Ayrıca benim sevgilim zaten çok ama çok güzel ben orda çalışmasam bile onlara bakmam."

"Chris daha az önce sevgili olduk kalbimi bu kadar hızlandırma. İlerleyen zamanlarda kalp hastası olmak istemiyorum."

"Bir şey olmaz. Evet yeniyiz ama ben seni yıllardır tanıyormuşum gibi hissediyorum. Zamanla daha çok tanırız birbirinizi olur mu?"

"Olurr."

Hyunjin söze girdi.

"Hey bizi unuttunuz."

Hyunjin ve Jeongin'e dönerek konuştum.

"Evet Jeongin anlat bakalım."

"Neyi abi?"

"Hyunjin'le aranda olan meseleyi."

"He o... Şey ya, şey oldu sonra şey dedi şey olduk."

Seungmin konuştu.

"Aslında şeyleri kaldırıp yerine olayı koysa doğru söylüyor."

"Jeongin abicim hadi anlat. Sinirlenmek istemiyorum."

"Abi şey ya. Biz birbirimizi sevdiğimiz için, öyle olalım dedik."

"Hmm öyle mi? Hyunjin sen? Sen de seviyorum musun?"

"Seviyorum."

"Anlıyorum. Peki bunu neden daha önce söylemedin bana Jeongin."

"Çok yeni çünkü."

"Bu bir bahane değil. İllaki ondan hoşlandığın bir dönem vardı ve o zaman da bana soyleyebilirdin ama söylemedin. Neden?"

Sona doğru sesim biraz gür çıktığı için Jeongin'in gerildiği anlaşılıyordu.

"Yanıma gel."

"Abi..."

"Gel dedim Jeongin."

Kalkıp yanıma geldi ve oturdu. Kardeşime sarılıp kulağına fısıldadım.

"Jeongin benim senden başka kimsem yok senin de benden. O yüzden korkuyorum bebeğim, zarar görmenden , üzülmenden korkuyorum. Lütfen anla beni."

"Seni tabi ki anlıyorum abi. Beni üzeceğini düşünmüyorum ama öyle bir şey olursa arkamda abim olduğunu biliyorum."

"Seni seviyorum Jeongin."

"Ben de abim."

~~~~~~~~~~~~~~~~

İyi okumalar...
Vote ve yorum güzel olur sanki hm...

🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓

42 / chanminWhere stories live. Discover now