Ağır sevda, 5

385 70 49
                                    

Soğuktu, her yer ıslanmış, ağaçların yapraklarından yağmur damlaları düşüyordu. Bu durum elbette soğuk mermerde oturan genç adam için hiç önemli değildi. Bacaklarını ayırmış, dizlerindeki kollarını aşağı sallandırmış, öylece boş sokağı izliyordu. Sessizdi etraf, akşam olduğu için evlerin lambalarından başka ışık yoktu. İlerde, sokak lambası yanıyordu ama belli ki yağmur yüzünden kendini kapatmıştı.

Seokjin derin bir nefes alıp, ıslak saçlarını arkaya doğru attı. Oturduğu yerden kalkıp, sırtını duvara yasladı. Taehyung birazdan sokaktan içeri girer, eskisi gibi kendine ürkek adımlarla yaklaşırdı. Seviyordu, bu çocuğun her hareketini seviyordu. Üstündeki sorumluluğu, daha doğrusu ikisinin de üzerinde sorumluluk vardı.

Birkaç dakika sonra yavru ceylanı sokaktan giriş yapmıştı. Elleri ceplerinde, yağmurluğuyla kapatmıştı kafasını. Seokjin cebinden bir sigara çıkartıp yaktı. Yağmurdan ıslanıyor olmak, sigara içmesine engel değildi. "Islanma demiştim," taehyung'un boğuk sesi ortama düştüğünde seokjin yandan bir gülüş bıraktı ortalarına.

"Ne zaman dediğini yaptım?" Taehyung onun gözlerine yırtıcı bir sinirle baktı. Seokjin onun gözlerindeki o ateşi, o harlanan ateşi her zaman çok seviyordu. "Haklısın, ne zaman önemsedin ki dediklerimi?" Sinirlendirmişti onu, gerçekten bazen çileden çıkarana kadar delirtiyordu. Taehyung bu gece kavga etmek istemedi. Sessizce yanından geçeceği sırada, Seokjin bedenini önüne attı.

Boy farkları çok yoktu lakin yine de aralarında az bile olsa bir uzaklık vardı. Taehyung hafif alttan onun koyu irislerine bakarken, yutkundu. Siyah saçları ıslandığı için alnına düşmüş, beyaz teninden yağmur damlaları akıyordu. "Uykum var, çekil." Sert sesi keyif vermişti karşısındaki adama. Dehşet bir haz veriyordu ona, aralarındaki bu durum.

Seokjin elini çocuğun beline atıp, bedenine çektiğinde, merdivenlerden içeri girmişlerdi. Hala kapının önündelerdi ama şimdi kimse onları göremezdi. Seokjin burnunun ucundaki, burna birbirini sürttü. Dudaklarına bırakılan çekingen nefes, ıslak dudaklarında hayat bulurken, seokjin hayattan kopmuştu. Taehyung'un avuçları, ıslak gömleğinin üzerinden bedenine sıcaklık yayıyordu.

"Seni bekleyen birine yaptığın büyük saygısızlık," Taehyung derin bir nefes alıp kollarından kurtulmaya çalışsa bile oldukça zordu. "Biri görecek gitsene artık." Seokjin umursamazca silkti omuzlarını, diğer elindeki sigaradan derin bir nefes alıp, kolları arasındaki çocuğa uzattı. Taehyung kendi sigarasından başka kimsenin sigarasını içmezdi ama biliyordu, seokjin bunu bile sorun edebilirdi.

Elinden alıp sigarayı içerken, kaçmaktan vazgeçmişti. Bu adamdan kaçma ihtimali düşüktü, bu yüzden çok uzatmadı. "Silah boş değil mi?" Seokjin onun yüzünü izlerken, dudaklarını yaladı. "Dolu," Taehyung hızla gözlerini ona çevirirken, dehşete düşmüştü. "Delirdin mi sen?" Bu adamın derdi neydi tam olarak? Katil olmak mı yoksa kendine zarar vermek mi?

Seokjin sinirli çocuğun çenesini sıkıp, çekiştirdi. "Endişelenme diyorum yavrum sana, güven bana." Taehyung yüzünü buruşturarak çenesini çekti. "Siktir git ya, en son yüzümü dansözlerin yüzüne bastırmıştın. Şerefsiz." Seokjin keyifle gülüp, çocuğu kolları arasında daha çok sıkıştırdı. Şimdi yüzleri birbirine oldukça yakındı.

"Beni sinir etme o zaman," taehyung burnunun dikine gidip, iyice dibine girdi. Bu aptal adamın kendine karşı koyamayacağını biliyordu. "Sen yapıyorsun her şeyi, diyorum sana karşı hiçbir şey hissetmiyorum." Seokjin gözlerine uzunca baktığında, bunu görebiliyordu. Canı elbette yanıyordu ama umursamıyormuş gibi davranıyordu.

Hafif yaklaşıp, ıslak boynuna doğru sokuldu. Taehyung'un kolları arasında titrediğini hissettiğinde, ilk defa böyle yakın oldukları için olduğunu biliyordu. Yoksa gözlerinden bile belliydi kendini sevmediği, yine de ona yakın durmak hoşuna gidiyordu. "Biraz böyle kalalım, yağmur dinsin gideceğim." Taehyung derin bir nefes alırken, itiraz edecekti ama sustu.

"Silahtan kurtul," Seokjin bir şey demeden sarılmaya devam etti. Birkaç dakika sonra, ne yazık ki yağmur dinmişti. Seokjin sözünün arkasında durup, hafif çekildi genç çocuktan. "Bundan sonra perdeni kapatma, seni uyurken izlemeyi seviyorum." Taehyung dudaklarını yalayıp, kollarını birbirine bağladı.

"Başkaları da izleyebilir biliyorsun değil mi?" Seokjin sesli bir kahkaha attığında, taehyung onun yüzündeki eşsiz ifadeye bakıyordu. Gülerken daha seksi birine dönüşüyordu. Özellikle takım elbiseli, ıslak Seokjin bambaşka bir mevzuydu. Yine de bu durum ona sinir olmasına, uzak durmasına engel değildi. Onu, o anlamda sevmek istemiyordu.

"Benim tarafımdaki, seni gören tüm evler, yaşlı insanlarla ve onların bacağım kadar boyları olan velet torunlarıyla dolu." Taehyung onunla baş edemeyeceğini anladığında, sinirle kafasını sallayıp, yanından geçerken, omzuna çarpıp merdivenlerden çekilmesine neden olmuştu. Seokjin şimdi eşiğin dibinde, içeri giren Taehyung'u izliyordu.

"Yarın görüşürüz yavru ceylan," Taehyung kapıyı sertçe suratına kapatıp, cama vurup seslendi dışardaki adama. Böyle demesine sinir oluyordu. "Siktir git seokjin!" Kapının önündeki adamın gülüşlerini duyduğunda taehyung hafif bir şekilde tebessüm edip, evine girmişti. Aralarındaki oluşan yakınlık sırf şakasına yavşaklık yapan adam yüzünden artmıştı elbette.

Yine de taehyung, bu gece perdesini kapatmamıştı.

Sadece canı istememişti. Bunun o keko herifle hiçbir alakası yoktu.

Desiderio ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin