sıkıntılı bir sabah, 19

255 40 39
                                    

Seokjin: Babanın siniri geçti mi?

Yoksa hala aynı mı?

Taehyung: Anneme anlatmadı. Eve geldiğimizden beri de odasından çıkmadı.

Gerçi iyi ki çıkmıyor. Utancımdan yüzüne bakamam.

Seokjin: Nerden nasıl öğrendi? Hangi it oğlu it haber verdi ya sabır.

Taehyung: Ne önemi var ki? Öğrenmiş işte. Sabah olanlar aklımdan çıkmıyor.

Yüzümüze tükürdü resmen ya, ölmek istedim.

Seokjin: Ben de bizi kabullenmedi sanıp birde artislik yaptım boş boş.

Meğersem adam silah satışı yaptığımızı öğrenmiş.

Taehyung: Resmen, bizim gibi aileleri hak etmiyorsunuz siz dedi.

Sizi okuttuk büyüttük bunun için mi dedi. Babam ilk kez bana böyle baktı ve çok kötü hissediyorum.

Seokjin: Kurban olduğum, sakin ol biraz tamam mı? Hepsini halledeceğiz.

Taehyung: Seokjin sen nasılsın peki? Babam bizi sevdiğinden, bize bir şey olacak korkusundan öyle ağır konuştu. Yoksa biliyorsun, sever o bizi.

Seokjin: Haklı, kardeşim uyuşturucu yüzünden öldü. Ona rağmen akıllanmamış olmam, onu da sinirlendirmiş. Kızamıyorum veya kırılamıyorum.

Bok yoluna gidersiniz dediği yerde kendime geldim adeta. Hataydı Taehyung en başından beri.

Taehyung: Gerçekten bırakacak mıyız?

Seokjin: Babanı duydun. Bu işe devam edersem seni benden uzak tutacak. İnan, hiçbir şey senden daha önemli değil.

Bu hayatta senden daha önemli hiçbir şeyim yok benim.

Ayrıca ölmek veya ölmeni istemiyorum. Sana zarar gelecek hiçbir şeyi istemiyorum hayatımda.

Taehyung: Seni çok seviyorum. Pencereye çıksana. Seni şimdiden çok özledim.

Seokjin: Geliyorum gülüm.

Taehyung gözyaşlarını sildikten sonra yatağından kalktı. İlerdeki pencereye yaklaşıp, perdesini sonuna kadar çekip camı açtı. Seokjin'in de çoktan penceresini açtığını görmüştü. Kollarını pervaza yaslayıp, sevgilisinin gözlerine baktı. Aralarında koca bir sokak vardı ama Taehyung onun yorgun bakışlarını görebiliyordu.

"İyi durmuyorsun." Sesi boş sokakta yankılandı. Seokjin onun kızarmış gözlerini gördüğünde adeta içine bir ateş düşmüştü. "Gülüm ağladın mı sen?" Taehyung onun sadece kendisini düşünüyor olmasına, yeniden gözlerini doldurmuştu. Sadece yanına gelmesini istiyordu.

"Şu an sadece yanıma gelmeni istiyorum. Sana sarılarak uyumak istiyorum." Biliyordu ki bu imkansızdı. Babası daha sabah uyarmıştı ikisini. Bu işten ayrılmadıkları sürece oğlumun yanına yaklaşamazsın demişti. "Biliyorum ki gelemezsin ama istiyorum işte." Seokjin derin bir nefes aldı.

Bebeğinin kendisine ne kadar ihtiyacı olduğunu görebiliyordu. Hızlıca pencereden uzaklaşıp içeri giderken, Taehyung arkasından seslenmişti. Nereye gittiğini anlamadığı sevgilisinin ardından bakarken, kapıdan çıktığını görmüştü.

"Kapıyı aç bana," Taehyung şokla ona bakarken, Seokjin oldukça ciddiydi. "Delirdin mi? Babam evde!" Seokjin karışan saçlarını düzeltip, omuzlarını silkti. "Odasında demedin mi? Sessizce açıp odana al beni." Taehyung'un içini dehşet bir mutluluk kaplamıştı. Hızla odasından çıktığında, merdivenleri yavaşça indi.

Sessizce kapıyı açtığı gibi, Seokjin içeri girmişti. Babasının odasından çıkmaması için dua ediyordu. Taehyung, Seokjin'in elini tutup yavaşça merdivenleri çıkarttı. Olabildiğince sessiz olmak istiyordu. Sonunda odaya geldiklerinde, kapısını kilitledi. Ardında yavaşça arkasını dönüp, Seokjin'in boynuna kollarını doladı.

"Sen delisin." Umrunda değildi. Yavrusu dışında gerçekten kimseyi önemsemiyordu. Elleriyle saçlarını okşayıp, boynuna bir öpücük bıraktı. "Senin delinim, delirttin beni." Taehyung daha sıkı sarılıp, boynuna sokuldu. Sıcak teniyle harmanlanan parfümü, kendinden geçmesine yetmişti.

Seokjin biraz uzaklaşıp, yüzünü elleri arasına aldı. Kızaran gözlerinin üzerine öpücük bıraktı. "Sıcacıksın," kesik sesi Taehyung'un yutkunmasına yetmişti. Seokjin'in bedenine bu kadar yakın olmak, onu her zaman daha çok heyecanlandırıyordu.

"Seokjin," kendi sesini bile duyamadı. Ondan gelecek her temasa çoktan kapılmıştı. Seokjin ise dudaklarına değen nefesle gözlerini kapadı. "Söyle gülüm," dedikten sonra dudaklarına öpücük bıraktı. Taehyung'un sıcacık nefesinin çıktığı, yumuşak dudakları öpmek hep çok hoşuna gidiyordu.

"Seni seviyorum." Seokjin de onu çok seviyordu. "Ben de seni seviyorum yavrum benim." Bu sefer uzunca öpmek istedi. Dudaklarını öpmeye başladığı gibi, Taehyung kucağına çıkmıştı. Elbette ilerisini yaşayamayacaklardı ama onu öpmek istiyordu. Seokjin kalçasından tutup, kendine daha çok çekti.

Taehyung'un dudaklarını öyle bir öpüyordu ki, ıslak ses odada yankılanıyordu. "Taehyung duralım," nefes nefese kalmıştı ikisi de. Taehyung durmak istemedi. Tekrar dudaklarına kapandığında, kendini yatakta ve üzerinde Seokjin ile bulmuştu. Tabii asla dudakları ayrılmamıştı.

Seokjin daha sert ve baskılı öpüyordu. Taehyung'un tüm tadını almıştı. "Güzelim, babana bu durumda yakalanmayalım." Kızarmış ve şişmiş dudaklarına sert bir öpücük bıraktı. "Sonrasında söz sana daha iyisini yaşatacağım. Dur desen bile durmayacağım." Taehyung alt dudağını ısırıp, kafasını salladı.

"Şimdi bana sarılıp uyu." Taehyung yatağına uzanan Seokjin'in göğsüne sindi. Az önce yaşanan şeylerden dolayı uyuyamayacaktı. Yine de sesini çıkarmadı. Ona iyi gelen tek kişiyi kaybedemezdi. Seokjin'i geleceğinde, hayatının her yerinde görmek istiyordu.

Bunun için her şeyi yapmaya hazırdı.

Desiderio ✓Where stories live. Discover now