11.BÖLÜM: KRALİÇE VE PRENSES

18 13 0
                                    


Artık her şeyi Sena, Serhat ve Berk'te biliyordu. Hep birlikte toplanmıştık ve yanımızda bir boy aynası vardı. Derin bir nefes aldım. "Kızıl Krallık. Ben Kızıl Krallığın prensesi Alisa." Aynada bir anda bir krallık belirdi. Aynaya dokunduğumda kolum içeriye geçiyordu.

Diğerlerine baktım. Hepimiz ayaktaydık. "Aynanda." Sakin olmaya çalışıyordum. Hepsi onay verdi ve geçitten geçtik. Burası yıkılmış krallıktı ama gördüğümden daha renkli ve güzeldi. Ayrıca kalabalıktı.

Saraya doğru yürümeye başladık. İçeriye girdiğimizde bizi bir hizmetli karşıladı. "Siz kimsiniz? Neden bu saraydasınız? Buraya ait değil gibi görünüyorsunuz." Öne çıktım. "Biz zaten buralı değiliz."

"O zaman defolun!"

"Victoria ile görüşmeliyiz!"

"Prenses Victoria'yı göremezsiniz. Buralı değilsiniz!" Bu hizmetli sinirimi bozuyordu. "Moli!" Victoria sonunda gelebilmişti. "Sen prenses Alisa'yla nasıl böyle konuşursun!" Moli denen hizmetli yutkundu ve bana döndü. "Affedin beni prenses Alisa. Çok özür dilerim. Beni bağışlayın. Ben Moli. Kişisel hizmetliniz. Dönmenize çok sevindik." Bir kaşım havaya kalkmıştı. Az önceki halinden eser yoktu.

"Victoria. Umarım her şeyi açıklarsın. Bir de yanımda arkadaşlarımı da getirdim. Sorun olur mu?" Sadece gülümsedi. "Hayır tabii ki. Burası senin evin. Arkadaşların da sen de burada kalacaksınız tabii." Kalacaksınız?

"Zehra bir prensesse bende mi oluyorum?" Bu soru Nehir'den gelmişti. "Nehir! Bulmuşsunuz birbirinizi! Tabii ki oluyorsun! Burası sizin sarayınız!" Çok heyecanlanmıştı. Nehir ve ben zaten heyecanlıydık.

"Victoria bu Ege, o Elena, diğeri Sena, onun yanındaki Serhat ve en arkadaki Berk." Victoria hepsini selamladı. "Burada bu isimleri kullanamazsınız. Bu yüzden yarına kadar isim düşünün. Alisa ve Adel hariç." Ben Alisa isem Adel Nehir oluyordu. İsmi gibi Nehir narindi. Hepimize odalarımız gösterilmişti.

"Victoria? Artık burada mı yaşayacağız biz?" Yüzüme baktı. "Evet sevgili Alisa. Bak. Oradaki babaannen ve anneannen gerçek değildi. Bunu biliyorsun. Burası asıl yuvan. Ayrıca yokluğunuz anlaşılmayacak. Sizin uzaklarda olduğunuzu düşünecekler." Bu zor olacaktı. Buraya alışmak çok zor olacaktı.

"Peki istediğimizde oraya gidebilecek miyiz?" Başıyla onayladı beni. "Her zaman değil." Olsun gidebilecektik. Diğerlerine bakmaya karar verdim. Serhat, Sena, Elena ve Berk birlikte tartışıyordu. Ege yalnızdı. Bende onun yanına gittim.

"Girebilir miyim?" Onay alınca içeriye girdim. "Yardıma ihtiyacın var mı?" Düşünüyormuş gibi yaptı. "Kitap karakterleriyle dolu kafana ihtiyacım var galiba." Kıkırdadım. "Hemen bulayım isim sana. John. Yok. Sirius? Hayır! Buldum! Alex olsun." Bu ismi beğenmişti ama ismini değişmek istemiyordu.

"Zor olacak ama alışacağız." Onu yalnız bırakıp odama geçtim. Yatağımda uzanırken bir ses duydum. "Miyav!" Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. "Yıldız!" Yıldız tam karşımda duruyordu. Hemen onu kucağıma alıp sevmeye başladım. "Buraya nasıl geldin bilmiyorum ama iyi ki geldin." Yıldız'ı o kadar çok seviyordum ki anlatamam.

"Efendim. Herkes sizi bekliyor." Moli bu haberi verince Yıldız'ı kenara bıraktım ve Moli'yi takip ettim. Kocaman bir salona gelmiştik. İçeride lüks koltuklar, koltuklarla uyumlu lüks bir sehpa, altın kaplama avize, kocaman bir televizyon ve daha fazlası. Büyülenmiş gibi etrafa bakıyordum.

"Alisa böyle gel." Victoria'nın sesiyle kendime geldim ve gösterdiği yere oturdum. "İsimlerinizi umarım belirlemişsinizdir. Önce sen söyle. Sonra sırayla söyleyin. Yeni isminizi söylemeden önce şimdiki isminizi de söyleyin. Sen başla." Eliyle Ege'yi gösterdi. "Ege Ediz Durmaz. Alex." Sırayla devam etti. "Elena Gümüş, Ella."

FISILTILAR VE KORKULAR -tamamlandı-Where stories live. Discover now