7

91 7 18
                                    


Sahil'e geldiğimize araba durdu.

Arabadan indim ve odama doğru gitmeye başladım.

Bana seslenilmesiyle durdum...

Chishiya:Mitsumi!

Arkama döndüm ve Chishiya'ya baktım.

Chishiya yanıma gelmeye başladı.

Chishiya:Ne yapacaksın?

Mitsumi:Ha? Uyuyacağım işte ne yapayım..?

Chishiya:Yüzünde kan lekeleri kaldı, temizlemelisin.

Mitsumi:Sonra temizleri-

Chishiya:Ne kadar pissin Mitsumi! Gel...

Dedi ve odamın kapısını açıp beni odama sürüklemeye başladı.

Mitsumi:Ben de odama geliyordum zaten!?

Chishiya hiç umursamadan eline bir ıslak mendil paketi aldı.

Mitsumi:Buna hiç gerek yok. Ovalasam çıkar. Kurumuştur.

Chishiya:Bardak mısın sen?

Bu dediğiyle duraksadım.

Chishiya elindeki mendille yanağımdaki kanı silmeye başladı.

Bir süre sonra kafamı geriye çekip konuşmaya başladım.

Mitsumi:Bakıcımmışsın gibi hissettiriyorsun Chishiya.

Ve o hiç umursamadan mendili geri yüzüme yaklaştırınca elini tutup ayağa kalktım.

Mitsumi:Sağol ama şuan uyumaktan daha önemli bir şey yok. Pis olarak da mutluyum ve yaşayabiliyorum!

Dedim ve kendimi yatağıma atıp yorganla yüzümü kapatacak şekilde yattım.







***

Uyanmama sebep olan kapı yumruklama sesiyle ayağa kalktım ve kapımı araladım.

Karşımda bir adet Niragi duruyordu.

Mitsumi:Konuşacak mısın?

Niragi:Şapkacı çağırıyor.

Dediğiyle onun peşinden gitmeye başladım.

Dünden bugün saat öğlen iki buçuğa kadar yattığıma inanamıyordum.

Kapının önüne geldiğimizde meraktan çatlamama o kadar az kalmıştı ki!

Niragi kapıyı açtı ve içeriye girdik.

Karşımdaki Arisu'ya donukça bakmaya başladım.

Bu Sahil'de ne yapıyordu?







***

Şapkacı Arisu'yla bayağı konuşmuştu.

Mitsumi:Benim bir işim yoksa gidebilir miyim?

Şapkacı:Bir şey mi oldu Mitsumi?

Mitsumi:Biraz kötü hissediyorum.

Aslında gayet iyi hissediyordum.

Sadece bu bayıcı ve bana ihtiyaçları olmayan bir sohbet ortamında kalmak istemiyordum.

Şapkacı kafasını onaylarcasına salladı.

Tam gitmeye yeltenmişken The Last Boss boynuma katanasıyla ufak bir çizik attı.

Sonra Niragi yanıma geldi ve konuşmaya başladı...

Niragi:Biz burada boşuna durmuyoruz. Kalacaksın!

Sonra boynumdan yavaşça akan kanı yaladı.

Manyak herif...

Mitsumi:Buna siz mi karar verir oldunuz?

Dedim alaycı bir ses tonuyla.

Sonra da oradan çıktım.

Boynumdan kan akmaması için boynumu tutarak yürüyordum.

Aptallar.







***

Boynuma yara bandı yapıştırmıştım kanamaması için.

İki saat sonra çıkarırdım herhalde.

Odama bir anda birinin dalmasıyla o yöne doğru döndüm.

Kuina...

Kuina:Olanları duydum.

Dedi nefes nefese.

Mitsumi:Ne olmuş da benim haberim yok yine?

Kuina:Boyunun nasıl? İyi misin?

Mitsumi:Ha... Ufak bir çizik. Ne abarttın Kuina? Bir de nefes nefese kalmışsın.

Dedim ve biraz güldüm.

Kuina odamdan çıkıp yanında geri biriyle geldi.

Arisu...

Kuina:Bu söyledi bana.

Mitsumi:Arisu?

Arisu:Bakma bana öyle.

Dedi ve kafasını eğdi.

Nereden geldi bu böyle Sahil'e!?

Gelmeseydi keşke!

Mitsumi:Arisu... Senin kafanı şu duvara sürtmemi istemiyorsan git buradan!

Arisu:Bir de psikiyatrist olacaksın!

Dediğiyle kafasını zorla kaldırıp yanağına ufak bir tokat attım.

Mitsumi:Ha? Ne dedin Arisu'cuğum canım benim?

Ve gülümsedim.

O da gülümsedi ve odamdan çıktı.

Kuina:O kim?

Mitsumi:Kuzenim!

Kuina:Ee tamam o zaman, ben gideyim artık değil mi?

Ve Kuina'da gidince yine tek kaldım.

Çok şükür tek kalmıştım.

Ama bir süre sonra tek başıma sıkıldığım için çatı katına çıkmak geldi aklıma.

Chishiya genelde orada oluyordu.

En azından başımı ağrıtabilecek bir diyalog kurmuyorduk.



Şimdilik bu kadardı... Umarım beğenirsiniz. Bir yazım yanlışım varsa lütfen kusuruma bakmayın, söyleyin düzeltirim. İyi okumalar, iyi günler...

𝐁𝐋𝐎𝐎𝐃 // ⍟𝐒𝐇𝐔𝐍𝐓𝐀𝐑𝐎 𝐂𝐇𝐈𝐒𝐇𝐈𝐘𝐀⍟Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin